Selçukların Kökeni | Selçuk Bey’in Müslüman Olması ve Arslan Yabgu

Selçukluların kökeni nereden geliyor bakalım. Türkler tarih boyunca farklı mekânlarda çeşitli devletler kurmuşlardır. İsimleri başka başka olmasına rağmen bu devletler bir devamlılık göstererek bugüne kadar gelmiştir. Türk tarihi bakımından bu devletlerin en önemlilerinden biri Büyük Selçuklu İmparatorluğu’dur.

Büyük Selçuklu Devleti, Oğuz Türkleri tarafından kuruldu. Devleti kuranlar Oğuz komutanlarından Selçuk Bey’e bağlı olduklarından devlet bu adla anılır. Oğuz kelimesinin Türkçede “ok” kelimesinden geldiği kanaati yaygındır. Türkçede “ok” kelimesi boy karşılığı olarak kullanılmaktadır. “Z” sesi ise çoğul ekidir. Bu durumda “ok-uz:boy-lar” olarak anlaşılmalıdır. Oğuz adına ilk kez Orhun Yazıtları’nda rastlandı.

Oğuzlar daha önce Köktürklerin ve Uygurların hakimiyeti altında yaşamışlardı. Oğuzlar, Uygurların yıkılmasından sonra batıya giderek Seyhun Nehri kıyılarına yerleştiler. Oğuzlar, X. yüzyılda Seyhun Nehri boylarıyla, Hazar Denizi’nin doğusu ve Aral Gölü arasındaki bölgede yaşıyorlardı. Maveraünnehir çevresine yerleştikten sonra hiçbir devlete bağlanmayan Oğuzlar, yabgu unvanı taşıyan bir hükümdarın başkanlığında bir devlet kurdular.

Başkentleri yenikent olan Oğuz Yabgu Devleti’nin en önemli merkezleri Cend, Sugnak, Karaçuk, Kernak, Barçınlıkent ve Sütkent’ti. Yabgunun yardımcısına kül erkin, ordu komutanına subaşı denirdi. Devletin çeşitli kademelerinde görev yapan memurlara da tarhan ismi verilirdi. Oğuzların muntazam bir boy teşkilatı vardı. Bu teşkilata göre Boz-oklar ve Üç-oklar olarak iki ana kola ve yirmi dört boya ayrılıyorlardı. Bu yirmi dört boydan on ikisi Boz-okları, on ikisi de Üçokları meydana getiriyordu.

Büyük Selçuklu Devleti Selçukların Kökeni
24 Oğuz Boyu

Selçuklu hanedanının atası Selçuk Bey, Oğuzların Kınık boyundandır. Selçukluların atası olarak kabul edilen ilk kişi “demir yaylı” unvanını taşıyan Selçuk Bey’in babası Dukak’tır. Dukak Bey, Oğuz Yabgu Devleti’nde üst dereceli bir komutandı. Selçuk, tahminen 900 yıllarında doğmuştu. Babası öldüğünde 17-18 yaşlarında idi. Selçuk da babası gibi Oğuz yabgusunun hizmetine girdi. Yeteneği ve bilgisi sayesinde kısa zamanda kendisini gösterdi ve hızla yükseldi.

Yabgu, onu en sonunda çok önemli bir görev olan subaşılığa getirdi. Selçuk’un başarıları karşısında Oğuz hükümdarının Selçuk’a olan ilgisi gittikçe arttı. Bu durum diğer devlet ileri gelenlerinin kıskançlığına yol açtı. Selçuk aleyhine tavır aldılar ve bu konuda yabgunun hatununu da etkilediler. Bir keresinde Selçuk’un bütün herkesi aşarak yabgunun yanı başında oturması, Selçuk’un Oğuzlar Devleti’nden kopmasının başlangıcı oldu. Aslında bu davranışı bir protokol hatasıydı. Yalnız Selçuk’un bunu ne maksatla yaptığı bilinmemektedir. Yabgunun hatunu, Selçuk’un bu yaptığı saygısızlığın büyük amaçları olabileceği şeklinde yabguyu ikaz etti. Selçuk aleyhtarlarına göre Selçuk Bey, yabgunun yerine göz dikmişti.

Bu durumda Oğuz Yabgu Devleti’nde Selçuk Bey için huzursuz bir ortam doğdu. Gitgide kendinin ve yanındakilerin canının tehlikeye girdiğini gören Selçuk, Oğuzlar Devleti’nden ayrılmaya karar verdi.

Selçuk Bey’in Müslüman Olması ve Cend’e Göç Etmesi

Selçuk Bey gerek kendi hayatının emniyeti gerekse bazı ekonomik sebeplerden dolayı Seyhun Nehri’nin Aral’a yakın sağ kıyısındaki Cend şehrine göç etti. Selçuk  Bey’in liderliğindeki Kınık Türkleri Cend’e geldiklerinde, burası Müslümanların sınır kasabalarından  biri  idi.  Hem  göçebe   hem de yerleşik toplulukların yer aldığı bölgede Maveraünnehir’den gelen Müslümanlar bulunmakta idi. Bölgeye gaza maksadıyla gelen bazı gaziler gayrimüslim unsurlarla  mücadele etmekte idi. Böyle bir ortama gelen Selçuk Bey ve ona bağlı grup 985 ile 992 yılları arasında İslamiyet’i kabul etti.

Büyük Selçuklu Devleti Selçukların Kökeni
Resim 02.05 Selçuk Bey

Selçuk Bey Müslüman olduktan sonra Oğuz Yabgu Devleti’nin vergi memurunu Müslümanların kafirlere vergi vermeyeceğini ileri sürerek kovdu. Bundan sonra gayrımüslimlerle mücadeleye girişen Selçuk Bey, oğlu Mikail’i bu mücadelelerden birinde şehit verdi. Mikail, Selçuklu Devleti’nin kurucuları Tuğrul ve Çağrı Beylerin babasıdır. Onun ölümünden sonra Tuğrul ve Çağrı Beyleri dedeleri Selçuk bizzat kendisi yetiştirdi.

Cend’de başarılarından dolayı itibar bulan ve kuvvetlenen Selçuk Bey etrafında toplananların sayısının artmasıyla kısa zamanda kendisinden yardım istenecek, güç hâline geldi. Nitekim Karahanlılar karşısında zor durumda kalan Samanoğulları, Selçuklulardan yardım istemişti. Selçuk Bey de yardım göndermişti. Samanoğulları, Selçukluların yardımıyla devletlerini geçici de olsa koruyabilmişlerdi. Böylece Selçuklular Buhara yakınlarında Nur kasabasına yerleştirilmişlerdi.

999’da Karahanlılar Samanoğullarına karşı yeniden harekete geçtiler. Selçuk Bey, oğlu Arslan Yabgu’yu Samanoğullarına yardıma gönderdi. Fakat Samanoğulları Devleti yıkılmaktan kurtulamadı. Zira tek rakipleri Karahanlılar değildi. Güneydoğudan gelen daha büyük bir güç olan Gazneliler de ikinci bir rakip olmuşlardı. Gazneli Sultan Mahmut, yaptığı başarılı askerî harekatla Samanoğullarının Horasan topraklarını ele geçirdi. Maveraünnehir toprakları da Karahanlılar tarafından alındı. Samanoğulları Devleti de böylece tarih sahnesinden çekildi.

Selçuk Bey, 1009 tarihinde vefat etti. Öldüğünde Musa, Yusuf, Arslan Yabgu adında üç oğlu sağ idi. İdareye Arslan Yabgu geçti. Zaten Arslan Yabgu, babasının yaşlılık yıllarında ailesinin fiili liderliğini üstlenmişti.

Arslan Yabgu’nun Selçukluların Başına Geçmesi

Selçuk Bey’in ölümünden sonra yerine, oğlu Arslan Yabgu geçti. Onun zamanında Selçuklular 992’den önce göç etmeye başladıkları Maveraünnehir’de yaşamaya devam ettiler. Selçuk Beyin sağlığında ölen oğlu Mikail’in çocukları olan Tuğrul ve Çağrı Beyler, Selçuklu Devleti’nde etkili görevler üstlendiler.

Karahanlı şehzadelerinden Ali Tigin, ağabeyi Yusuf Kadir Han’a karşı ayaklanıp Buhara’yı ele geçirerek hükümdarlığını ilan etti (1021). Ali Tigin’le Arslan Yabgu, Karahanlı ve Gazne tehditlerine karşı iş birliğine girdiler. Bölgedeki bu güç birliği Karahanlı ve Gazne hükümdarlarını bir araya getirdi. Gazneli Mahmut ile Yusuf Kadir Han Semerkant yakınlarında bir araya gelerek Ali Tigin’in kurduğu devletin yıkılması ve Arslan Yabgu tehlikesinin ortadan kaldırılması için anlaştılar. Gazneli Mahmut, Arslan Yabgu’ya bir elçi göndererek Hindistan’daki kâfirler üzerine sefere çıkacağını ve Selçukluların bu konuda kendisine yardımcı olması gerektiğini söyledi. Arslan Yabgu yardım konusunu görüşmek için Gazneli Mahmut’un yanına gitti. Orada hileyle yakalanarak Hindistan’daki Kalincar Kalesi’ne hapsedildi (1025). Tutsaklıktan kurtulamayan Arslan Yabgu 1032 yılında öldü.

Tuğrul ve Çağrı Beyler, babaları ölünce dedeleri Selçuk Bey’in yanında kalmışlardı. Her bakımdan çok iyi yetiştirilen bu iki kardeş zamanla Selçukluların kaderini belirleyen kişiler oldular. Amcaları Arslan Yabgu zamanında ekonomik ve askerî yönden güçlerini artırmak için gazalar yaptılar. Tuğrul ve Çağrı Beyler, Arslan Yabgu’yu lider olarak tanımalarına rağmen kendi başlarına hareket edip ayrı bir güç olarak ortaya çıkmaya başladılar. Çağrı Bey’in Horasan, Kafkasya ve Anadolu’ya kadar uzanan seferleri başarılı geçti. 1015 yılında başlayan seferler daha çok keşif seferleri niteliğindeydi. Kafkasya’da Gürcülere, Anadolu’da Ermenilere karşı başarılı sonuçlar alındı. Böylece hem ganimet elde edildi hem de bölge tanındı (1021).

Arslan Yabgu öldükten sonra yerine Musa Yabgu geçmişse de yönetim fiilen Tuğrul ve Çağrı Beylerdeydi. Bu iki kardeş üstün özelliklerine rağmen bütün Selçukluları bir araya toplayamadılar. Arslan Yabgu’nun ailesi ve taraftarları onların liderliğini kabul etmediler. Bu aileden gelenler ile Mikail’in oğulları arasında Selçuk lu tarihi boyunca sürecek bir düşmanlık başladı. Daha sonraki dönemlerde Arslan Yabgu’nun oğullarından Kutalmış, Süleyman Şah ve I.Kılıç Arslan bu mücadeleler sırasında hayatlarını kaybettiler.

1030 yılında Gazneli Mahmut ölünce tahta oğlu Mesut geçti. Bu sırada Selçuklular, Karahanlıların Buhara hükümdarı olan Ali Tigin ile Gaznelilere karşı birleştiler. Sultan Mesut, Ali Tigin üzerine yapacağı sefer hazırlıkları içinde iken Ali Tigin öldü (1034). Ali Tigin’in oğlu zamanında Selçuklularla olan dostluk ve iş birliği bozuldu. Gaznelilerin Harzem Valisi Harun ile Gaznelilerin hükümdarı Sultan Mesut’un arası açılmıştı. Harun, Selçukluların yapacağı yardıma karşılık topraklarından bir kısmını vermeyi vadetti. Bu nedenle Tuğrul ve Çağrı Beyler bir kısım kuvvetleriyle Harzem’e göç ettiler. Onların Harzem’e gitmesini fırsat bilen Cent hakimi Şah Melik, Maveraünnehir’de bulunan Oğuzlara saldırdı. Bu saldırıda pek çok Selçuklu Türkü  öldü. Diğerleri de Maveraünnehir’i tamamen boşaltmak zorunda kaldılar. Ancak Harzem Valisi Harun’un bir suikast sonucu öldürülmesi üzerine Şah Melik tehlikesi yeniden başladı. Ali Tigin’in ölümünden sonra tahta geçen oğluyla da ilişkiler iyice bozulunca Harzem’de barınamayacaklarını anlayan Selçuklular Horasan’a göç etti ler (1035).

Selçuklular bölgedeki diğer Türkmenlerin de katılmasıyla güçlendiler. Selçukluların Horasan’a girmesi Sultan Mesut’u telaşlandırdı. Onları topraklarından atmak isteyen Sultan Mesut, Gazne ordusunu üzerlerine gönderdi. Gazne ordusu 1035 yılında Nesa’da, 1038 yılında da Serahs yakınlarında Selçuklulardan iki yenilgi aldı. Selçuklular Horasan’ın merkezi durumundaki Nişabur’u alarak burada Tuğrul Bey’i tahta çıkarıp adına hutbe okuttular (1038). Tuğrul Bey tahta çıktıysa da Selçukluların bütün kurumlarıyla devlet hâline gelmesi Dandanakan Zaferi (1040) ile gerçekleşecektir.

 

Büyük Selçuklu Devleti (1040-1157)

Selçukların Kökeni | Selçuk Bey’in Müslüman Olması ve Arslan Yabgu
Dandanakan Savaşı ve Sonraki Gelişmeler
Tuğrul Bey Dönemi (1040-163)
Alp Arslan Dönemi (1063-1072)
Malazgirt Meydan Savaşı (26 Ağustos 1071)
Melikşah Dönemi (1072-1092)
Büyük Selçuklu Devletinde Taht kavgaları ve Berkyaruk Dönemi
Mehmet Tapar Dönemi (1105-1118) 
Sultan Sancar (Sencer ) Dönemi (118-1155)
Oğuz İsyanı ve Büyük Selçuklu Devletinin Yıkılışı ve Nedenleri
Büyük Selçuklu Devleti’nin Toprakları Üzerinde Kurulan Devletler ve Atabeylikler

Yorum yapın