Kan Grupları Nelerdir? Rh pozitif ve Rh negatif Ne Demektir?

Kırmızı kan hücrelerinin hücre zarı yüzeylerinde her biri antijen-antikor reaksiyonlarına yol açabilen yüzlerce farklı antijen bulunur. ABO grubu antijenleri ve Rh sistemi antijenleri antijen-antikor reaksiyonla­rına diğerlerinden daha sık sebep olur.

Alyuvar zarları üzerinde bulunan A ve B tipi antijenler, özgül antikorlarla bağlandıklarında kan hücre­lerinin kümeleşmesine neden olur. İnsanlarda bu antijenlerden sadece biri ya da her ikisi bulunabildiği gibi hiçbiri de bulunmayabilir. A veya B antijeninin ikisinin de bulunmaması durumunda kan grubu O grubu­dur. Sadece A antijeni varsa A grubu, sadece B antijeni varsa B grubu, A ve B antijeni birlikte varsa AB gru­budur. Günümüzde insanların %47’si O grubu, %41‘i A grubu, %9‘u B grubu, %3’ü AB grubu kana sahiptir.

Vücut, doğumdan 2-8 ay sonra kişinin alyuvarları üzerindeki antijenlere göre antikor üretmeye başlar. Alyuvarda A antijeni yoksa plazmada Anti-A antikoru üretilir. B antijeni yoksa Anti-B, hiçbiri yoksa hem Anti-A hem Anti-B üretilir. İkisi de varsa plazma antikor içermez.

Aşağıdaki tabloda ABO kan grubu sisteminin yapısı görülmektedir.

ABO Kan Grubu Sistemi Antijen ve Antikorları
ABO Kan Grubu Sistemi Antijen ve Antikorları

A ve B antijenlerinden farklı olarak alyuvar zarı üzerinde Rh faktörü antijenleri de bulunabilir. En yaygın Rh faktörü antijen D’dir. Bu antijene sahip bireyler, Rh pozitif olarak adlandırılırken antijen bulundurma­yanlar Rh negatif olarak adlandırılır. Rh negatif bireylerin plazmasında üretilecek Anti-D antikorları, Rh antijeniyle ilk karşılaşmadan itibaren sentezlenir.

Kan nakli, bireyin alyuvarlarında antijen; plazmasında antikor bulundurmasına göre yapılır. Herhangi bir antijene sahip bireyin kanı, buna karşı antikor içeren bireye verilmemelidir. Genellikle bireyler, kendi kan grubundan olan bireylerden kan alabilir. Bir kişiye kendi kan grubundaki antikorlarla reaksiyona gi­recek başka gruptan bir kan verilirse kanında aglütinasyon (çökelme) başlar.

Çökelen kan, damarları tıkar ve alyuvarların parçalanması sonucu alyuvar sayısı hızla azalır ve hemoglobin plazmada artar. Böbrek damarları daralır ya da tıkanır, akut böbrek yetmezliği ortaya çıkar. Hemoglobinin yıkılması sonucu bilirubin ortaya çıkar. Bilirubinin vücuttan atılmasında meydana gelen yavaşlama sonucu sarılık oluşur. Bu durum genellikle yeni doğan bebeklerde fizyolojik sarılık olarak görülür.

Kan, kaybedildiğinde yerine konulması gereken hayati bir sıvıdır. Hastanelerde uyumlu kan bekleyen binlerce hastaya kan bağışçıları sayesinde yeniden eski sağlığına kavuşma fırsatı verilir. Düzenli kan ba­ğışlamak, ihtiyaç anında uygun kanın hemen bulunup tedavinin hemen başlaması anlamına gelir.

Çeşitli hastalıkların tedavisinde hasta bireylere umut ışığı olan ilik nakli diğer gelişmiş ülkelere nazaran Türkiye’de çok az uygulanan bir tedavi yöntemidir. Oysa 18-55 yaşları arasındaki bireylerin küçük bir tüp kan vererek sisteme verici olarak dâhil edilmeleri tedavi bekleyen binlerce hasta için bir umut olacaktır. Kan ve ilik na­killerinde vericilerin sağlığında herhangi bir olumsuzluk yaşanmazken belki de hiç tanımadığı bir insanı hayata bağlamak kendisine de yaşam enerjisi katacaktır.

——————– o ——————–

Yorum yapın