Kanın Hücresel Elemanları Nelerdir? Alyuvarlar, Akyuvarlar ve Trombositler

Kanda alyuvarlar (eritrosit), akyuvarlar (lökosit) ve kan pulcuğu (trombosit) olmak üzere üç hücresel eleman vardır. Kanın hücresel elemanları solunum gazlarının taşınmasında, bağışıklıkta ve kanın pıhtılaş­masında rol alır.

Alyuvarlar (Eritrositler/Kırmızı Kan Hücreleri): Ak­ciğerlerden dokulara oksijen, dokulardan akciğerlere karbondioksit taşır. Sağlıklı bir erkekte 1 mm3 kanda 5-6 milyon, sağlıklı bir kadında ise 4-5 milyon alyuvar bulu­nur (Görsel 1.4.10). Yükseğe çıkıldıkça atmosferdeki ok­sijen miktarı azalır. Bu nedenle birim zamanda vücudun gerek duyduğu oksijeni karşılamak için yüksek yerlerde yaşayanlarda alyuvar sayısı daha fazladır.

Alyuvarlar
Alyuvarlar

Embriyonik dönemde kan; dalak, lenf düğümleri ve karaciğerde üretilir. Hamileliğin son ayında ve sonra­sında kırmızı kemik iliğinde alyuvar üretilir. Böbrekten %90 ve karaciğerden %10 salgılanan eritropoietin hor­monu alyuvar yapımını uyarır. Alyuvarlar üretildikten birkaç gün sonra çekirdeklerini ve diğer organellerini kaybederek iç bükey disk şeklini alır.

Alyuvarlar oksijen taşınmasında görev alan yaklaşık 250 milyon hemoglo­bin molekülü içerir. Kan kaybı, yetersiz alyuvar üretimi, alyuvar yıkımının fazla olması gibi nedenler anemiye yol açabilir. Anemik bireylerde vücuda yeterli oksijen gitmediğinden soluk cilt, baş ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Alyuvarlar için enerjinin kaynağı anaerobik yolla laktik asite dönüştürülen glikozdur. Alyuvarların çekir­deği ve organeli olmadığı için ortalama 120 günlük ömürleri vardır. İşlevini yitiren ya da yaşlanan alyuvarlar dalakta ve karaciğerde parçalanır.

Akyuvarlar (Lökositler/Beyaz Kan Hücreleri): Vücudu çeşitli enfek­siyonlara ve toksik maddelere karşı korur. Savunma sisteminde görev alır. Yetişkin bir insanda akyuvar sayısı 1mm3 kanda ortalama 4-10 bin arasında değişir. Çocuklarda akyuvar sayısı yetiş­kinlere oranla fazla olabilir.

Akyuvarlar
Akyuvarlar

Akyuvarların sayısı, herhangi bir doku ve organda enfeksiyon oluştuğunda artar. Akyuvarlar, kısmen kemik iliğinde kısmen de ba­demcik, dalak gibi lenf dokusunda üretildikten sonra ihtiyaç duyulan dokuya kanla taşınarak işlevini gerçekleştirir. Akyu­varların yaşam süresi, çeşitlerine göre birkaç saatten birkaç güne kadar değişebilir.

Akyuvarlar, vücudun savunmasında iki şekilde görev alır. Bazı akyuvarlar enfeksiyon etkenlerini fagosi­tozla doğrudan yok eder. Bazıları ise enfeksiyon etkenlerine karşı antikor denilen özel proteinler sentezler.

Akyuvarların kılcal damarlardan geçişi
Akyuvarların kılcal damarlardan geçişi

Akyuvarların çeşidi çoktur. Akyuvarlar diğer kan hücrelerinden farklı olarak çekirdeğe sahiptir. Akyuvar çeşitlerinden olan B ve T lenfositler vücudun savunmasında görev alır. Timus bezinde olgunlaşan T lenfo­sitler doğrudan mikroorganizmalara saldırırlar (bk. Hücresel bağışıklık). Kemik iliğinde olgunlaşan B len­fositler ise bakteri ve virüse karşı antikor sentezleyerek onları etkisiz hâle getirir (bk. Humoral bağışıklık).

Kan Pulcukları (Trombositler): Kemik iliğinde oluşan megakaryosit denilen hücreler parçalanarak trombositleri oluşturur. Parçalanmış hücre parçacığı olduğu için trombositlerin çekirdekleri yoktur. 1mm3 kanda ortalama 150-300 bin kadar trombosit bulunur. Trombositler yaklaşık her on günde bir yenilenir. Trombositler, kan pıhtılaşmasını başlatmada önemli rol oynayarak küçük yaralanmalarda kan kaybını önler.

Bir damarın duvarı zarar gördüğünde pıhtılaşma başlar. Pıhtılaşmada trombositler yapışkan küme­ler hâlinde zarar gören bölgeye kısa sürede tutunup açıklığı kapatır. Buna trombosit tıkacı denir.

Ayrıca trombositler, aktifleştirici maddelerle protrombini aktif trombin hâline getirir. Trombin ise plazma proteinlerinden fibrinojeni ipliksi yapıdaki aktif fibrin hâline dönüştürür. Fibrin molekülleri kalın bir ağ oluşturarak kan hücreleriyle hasarlı bölgeyi tıkar.

Kesilen damarda pıhtı oluşması
Kesilen damarda pıhtı oluşması

Kanda kanın pıhtılaşmasını sağlayan birçok maddenin yanı sıra yeterin­ce Ca+2 iyonunun da bulunması gerekir. Pıhtılaşma faktörleri denilen orga­nik moleküllerden birinin eksik olması kanın pıhtılaşma süresini olumsuz etkileyebilir.

X kromozomuna bağlı kalıtılan hemofili hastalığı çeşitlerinde kanın pıh­tılaşmasından sorumlu faktörlerden bazıları eksik ya da yanlış sentezlenmektedir. Hemofili hastalarında uzun süren kanama görülür.

——————– o ——————–

Yorum yapın