Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Aile Yapısı ve Boşanma

Boşanma evliliği sona erdiren nedenlerden biridir (Kurt, 2012:400). Boşanma, aile kurumunu çözerek ailenin, çocuk dünyaya getirmek, yetiştirmek ve sosyalleşmesini sağlamak görevlerini yerine getiremediği için tüm toplumlarda denetlenmiş ve kısıtlanmak istenmiştir (Kurt, 2012:400).

Nitekim bugünün çocukları geleceğin yetişkinleridir. İnsanların toplumsal alanda her anlamda birbirlerine ihtiyaç duydukları ve bir arada yaşama mecburiyetleri göz önüne alındığında toplumdaki her bireyin sağlıklı bir kişiliğe sahip olmasının aslında toplum için fonksiyonel olacağı düşünülebilir.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Aile Yapısı ve Boşanma

Aile kurumunun kolayca dağılmaması için Türklerde tarih boyunca aile kurumunu güvence altına alan  ve boşanmayı kurumsal bir yapıya bağlayan tedbirlerin alındığı görülmektedir.

Eski Türk toplumlarına bakıldığında aileye büyük önem verildiği görülmektedir. Bu toplumlarda dinle (Toyonizm) büyünün (Şamanizm) eşitliği kadınların hukuken, siyaseten ve iktisadi olarak erkekle eşitliğini desteklemiş ve bu da evlilik kurumunu güçlendirmiştir (Türkdoğan, 1992:32).

Aile Türk toplumlarında son derece özel bir yere sahiptir. Türkçede evlenmek ev-bark sahibi olmak olarak da ifade edilmektedir. “Bark”, sözcüğünün anlamı Orhun Kitabelerinde “mabet” olarak karşılığını bulmuştur. Evi kutsal bir yer olarak niteleyen bu yaklaşım, Türk milletinin aile kurumuna ve evlenmeye verdiği önemi göstermesi açısından son derece önemlidir. “Aile ocağı, ev ve evlenme kavramları kutsal mabedin telkin ettiği güvenliği saygınlığı, ihtiramı, huzuru ve sükûneti çağrıştırmaktadır” (Kurt, 2012:392).

İslamiyet’ten önceki Türk toplumlarında aile, töre içinde kendine has bir hukuk anlayışına sahiptir (Mandaloğlu, 2013:133).

Türklerde evlilik genellikle söz kesme ile başlamaktaydı. Bu töreni sırasıyla nişan, nikâh ve düğün merasimleri takip eder ve böylelikle yeni bir yuvanın temelleri atılmış olurdu (Güler, 1992:72).

Türk toplumlarında kız alma ve evlenmenin hiç de kolay olmadığı görülmektedir. Göktürk Yazıtları’nda “kız” sözcüğünün bir karşılığı da “pahalı” olarak ifade edilmiştir. Bu da bizlere bir kızla evlenmek için bir maddi külfetin yapıldığını göstermektedir. Kızla evlenmek için kızın ailesine verilen “bedel” evlenmenin en önemli şartı olma özelliğini taşımaktadır. Kalın, Türk aile sisteminin temeli ve teminatıdır. Kaşgarlı Mahmut, erkek ailesinin kızın ailesine vermiş olduğu bir aile malı olan kalın’ı “öncül mihr olarak kadına verilen çeyiz” olarak değerlendirmiştir. Kalın, kızın ailesine, onu evlenecek çağa getirmek için yaptıkları harcamaların karşılığı olarak, evlenen kimsenin sosyoekonomik durumuna uygun olarak verilirdi (Mandaloğlu, 2013.142).

Türklerde aile kurumuna verilen önem ve kurumun devamlılığı esas olmakla birlikte aile yaşantısının düzensizliği ve birlikteliği sürdürmenin faydasız olduğu hallerde çözüm olarak boşanmaya  başvurulduğu görülmektedir. Bu hak gerek kadına gerekse erkeğe tanınmış bir haktır. Boşanmanın gerçekleşmesi erkek açısından kadının çeyiz bedelinin ödenmesine bağlıyken boşanmayı isteyen kadın için de mihrinden vazgeçme yükümlülüğü vardır. Eski Türk toplumlarında erkeğin bir gerekçe göstermeksizin karısını boşaması veya evden kovması hallerinde kız evine vermiş olduğu “kalın”ın kız evinde kalacak olması erkeğin haksız yere karısını boşamasına engel teşkil ederdi. Kalın, kadını olduğu gibi erkeği de güvence altına alan bir yapıya sahiptir. Şöyle ki; kadının evlilik birliğinde kusurlu olması halinde ailesi, evlenirken kadın için verilen “kalın”ı iade etmekle yükümlüdür. Kalın, kadının ve erkeğin keyfi bir şekilde evlilik birliğini sonlandırmaları halinde karşılaşacakları maddi bir yaptırım özelliği taşımaktadır. Kadının evlilik birliğini sona erdirmek için kocasının kötü muamelesi, başka kadınlarla ilişki yaşaması veya iktidarsız olması gibi haklı bir sebebinin bulunması halinde ise boşanma hakkının olduğuna şüphe yoktur. Hatta bu gibi haklı nedenlerin varlığı halinde kadın, kalın’ı geri vermediği gibi getirmiş olduğu çeyizi de götürme hakkına sahiptir (Mandaloğlu, 2013:146).

Kısaca ifade edilirse, evlilik birliği tesis edilmeden önce erkek tarafının kız tarafına vermiş olduğu kalın, aileyi sağlam temeller üzerine inşa ederek keyfi nedenlerle sarsılmasının önüne geçmeyi amaçlayan bir denetim mekanizmasıdır (Mandaloğlu, 2013:147). Aile kurumuna verilen önem ve ailenin kolay kolay çözülmemesi için gerekli tedbirlerin alındığı ve uygulandığı Osmanlı döneminde de gözlemlenmiştir.

Yorum yapın