Şehirlerin Fonksiyonları ve Değişimi

İnsanların günümüzden yaklaşık 10 000 yıl önce tarımsal faaliyetlerle uğraşmaya başlaması yerleşik hayata kapı aralamıştır. Yerleşik hayatın başlamasıyla insanların bir arada yaşaması da şehirlerin temelini oluşturan köylerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Şehirsel yerleşmelerin ilk olarak görüldüğü alanlar; Mezopotamya (MÖ 3500), Mısır (MÖ 3200), Hindistan (MÖ 2200), Çin (MÖ 1500) ve Orta Amerika’dır (MÖ 200). Şehirlerin öncelikli olarak bu alanlarda görülmesi ılıman iklim koşulları, verimli tarım alanları, su kaynaklarının bolluğu ve toprak yapısının elverişli olmasından kaynaklanmaktadır (Harita 2.1).

Harita 2.1 Dünyada ilk yerleşmelerin kurulduğu alanlar
Harita 2.1 Dünyada ilk yerleşmelerin kurulduğu alanlar

İlk kurulan şehirlerde zamanla üretimin artması sonucu ortaya çıkan üretim fazlası ürünler, insanlar arasında değiş tokuş yöntemiyle el değiştirmeye başlamıştır. Bu durum, ticaretin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Ticari faaliyetlerin belli alanlarda yoğunlaşmasıyla da ticaret şehirleri oluşmaya başlamıştır.

Zaman içerisinde kalabalıklaşan şehirlerde ticari faaliyetleri yönlendirecek, düzeni ve güvenliği sağlayacak yönetici ve asker sınıflarına ihtiyaç duyulmuştur. Yapısal olarak bakıldığında şehirleri çiftçilerin dışında yöneticiler, din adamları, tüccarlar, zanaatkârlar, askerler ve diğer meslek gruplarından insanlar oluşturuyordu. Sanayi Devrimi’yle birlikte şehirler, hem oransal hem de işlevsel anlamda hızlı bir değişim sürecine girmiştir.

Günümüze bakıldığında büyük şehirler ve metropollerde birden fazla fonksiyonun yer aldığını görmek mümkündür. Tarihsel süreçte ise şehirlerin fonksiyonel özelliklerinin artması, şehir nüfusunun yanı sıra bu yerleşmelerin de artmasına neden olmuştur (Grafik 2.3).

Grafik 2.3 Şehir ve kır nüfusunun dünyada oransal dağılışı (BM)
Grafik 2.3 Şehir ve kır nüfusunun dünyada oransal dağılışı (BM)

Bazı şehirler, zaman içerisinde değişen ve gelişen işlevsel özellikleriyle günümüzde küresel bir güce sahiptir. Bu şehirlerden biri İngiltere’nin başkenti Londra’dır. Londra’nın günümüzden yaklaşık 3500 yıl önce Thames (Tems) Nehri’nin kenarında küçük bir yerleşim alanı olarak ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.

Sürekli istilalara uğrayan şehrin kuruluşunun ise MS 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu tarafından gerçekleştirildiği kabul edilmektedir. Romalılar, Londra Köprüsü’nü ahşaptan inşa ederek yerleşim yerinin etrafını surlarla çevirmiştir. Böylece korunaklı hâle gelerek tekrar gelişen şehrin nüfusu 60 bine kadar ulaşmıştır. 5. yüzyılda ise Kavimler Göçü’nün etkisiyle buraya göç eden Anglo-Saksonlar, ele geçirdikleri şehre günümüzdeki adını vermişlerdir.

11. yüzyılda ise Normanların eline geçen şehrin Orta Çağ’da sınırları ve etki alanı genişlemiştir. Londra bu sayede ticaret limanı ve iş merkezi hâline gelerek nüfus bakımından da önemli bir artış kaydetmiştir.

Normanlar tarafından yapılan Westminster Sarayı (Parlemento Binası) ve Londra Kulesi ile yeniden inşa edilen Londra Köprüsü, şehrin güvenliği ve gelişimi için yapılan önemli çalışmalar arasında yer almaktadır (Görsel 2.5).

Görsel 2.5 İngiltere Parlemento Binası ve Thames Nehri
Görsel 2.5 İngiltere Parlemento Binası ve Thames Nehri

1650 yılında nüfusu 350 bine ulaşan şehir, büyük veba salgını (1665) ve büyük Londra yangınında (1666) ciddi anlamda zarar görmüş ve yaşanan bu olaylarda binlerce insan hayatını kaybetmiştir.

Sanayi Devrimi’nin merkezi olan İngiltere’de 18. yüzyıldan itibaren Londra, hızlı bir büyüme içerisine girmiştir. Farklı ülkelerden ve ülke içerisinde yer alan diğer yerleşim alanlarından insanlar, fabrikalarda çalışmak ve ticaret yapmak üzere Londra’ya göç etmiştir. Bu dönemde kraliyet ailesi tarafından yaptırılan Buckingham (Bakingım) Sarayı, şehrin kaydettiği gelişmenin önemli simgelerinden biri hâline gelmiştir.

Grafik 2.4 Londra’nın yıllara göre nüfus değişimi (www.data.london.gov.uk)
Grafik 2.4 Londra’nın yıllara göre nüfus değişimi (www.data.london.gov.uk)

1800 yılında yapılan nüfus sayımında 1 milyon olan Londra’nın nüfusu, 1900 yılına gelindiğinde 6,5 milyona ulaşmıştır (Grafik 2.4). Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasıyla Thames Nehri aracılığıyla Londra Limanı’ndan yapılan ticaretin hacmi artmaya başladı. Böylece Londra’nın küresel bazda etkisi hissedilmeye başlanmıştır.

I ve II. Dünya savaşları, şehrin gelişimi ve nüfusu üzerinde olumsuzluklara neden olmuşsa da savaşların ardından şehrin gelişimi ve nüfus artışı devam etmiştir. 2016 yılı itibarıyla nüfusu 8,7 milyona ulaşan Londra,  dünyanın en önemli şehirleri arasında yer almaktadır.

Şehirde yer alan Parlemento Binası, Londra Kulesi, Londra’nın Gözü, Londra Köprüsü, Buckingham Sarayı ve Saint Paul Katedrali gibi turistik mekânlar, her yıl yaklaşık 15 milyon turisti ağırlayarak Londra’nın küresel bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir.

Ayrıca günümüzde Londra’nın tarihî ve kültürel görüntüsü, siyasi ve ekonomik etkisi, ulaşım ve finans merkezi olması da küresel bir şehir hâline gelmesinde etkili olmuştur (Görsel 2.6).

Görsel 2.6 Londra şehrinden bir görünüm
Görsel 2.6 Londra şehrinden bir görünüm

İşlevsel özelliklerinden dolayı küresel etkiye sahip olan şehirlerden biri de Japonya’nın başkenti Tokyo’dur. Şehrin bulunduğu yerleşim alanı, antik çağlardan 16. yüzyılın sonlarına kadar Edo adında yaklaşık 100 evli küçük bir balıkçı kasabasından oluşmaktaydı. 1868 yılında Japon İmparatorluğu tarafından şehrin ele geçirilmesiyle başkent buraya taşınmış ve şehrin adı “Doğunun Başkenti” anlamına gelen Tokyo olarak değiştirilmiştir.

Şehir, askerî feodal yönetimin olduğu dönemde (17 ve 18. yy.) olağanüstü bir gelişme göstermiştir. Bugünkü Tokyo’nun temellerinin atıldığı bu dönemin ardından Pekin’den sonra dünyanın en büyük şehri unvanını elde etmiştir.

19. yüzyılın ilk yarısı sonunda nüfusu artarak 1,5 milyonu geçen Tokyo’nun gelişmesinde şehrin bir ticaret merkezi konumunda olması önemli rol oynamıştır. Bu süreçte Tokyo’da meydana gelen yangın ve depremler binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur.

19. yüzyılın sonlarına doğru Tokyo merkezli bir demir yolu hattı kurulmuştur. Ancak 1923’te meydana gelen Büyük Kanto depremi, Tokyo’da 140 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Buna rağmen ülkenin kısa sürede toparlanmasıyla Japonya’nın ilk elektrikli metro ve otobüs hatları yapılmıştır.

Ginza Bölgesi’nde alışveriş merkezleri, şehrin diğer alanlarında ise sanayi bölgeleri yapılmıştır. Tüm bunlar Tokyo’nun yoğun göç alarak gelişmesini etkileyen faktörler olmuştur. 1931’de Tokyo Havaalanı, 1941’de de Tokyo Limanı açılmıştır.

1940 yılına gelindiğinde nüfusu 7,4 milyona ulaşan şehir, ABD tarafından II. Dünya Savaşı’nda atılan bombalarla yerle bir olmuştur. Büyük bir yıkıma neden olan savaşın sona ermesiyle Tokyo’nun nüfusu 3,4 milyona kadar gerilemiştir. Bu olumsuz tabloya rağmen ayağa kalkmasını bilen Japonya’da 1950’lerden sonra Tokyo, teknolojik gelişmelerle yeni sanayi faaliyetlerinin merkezi hâline gelmiştir.

Bu gelişmelere bağlı olarak yoğun göç alan şehir, 1960 yılında 10 milyonu aşan bir nüfusa ulaşmıştır. Bu artışın devam ettiği Tokyo’da, 2015 yılında ise nüfus 38 milyonu aşmıştır (Grafik 2.5).

Grafik 2.5 Tokyo’da nüfusun yıllara göre değişimi (www.metro.tokyo.jp)
Grafik 2.5 Tokyo’da nüfusun yıllara göre değişimi (www.metro.tokyo.jp)

Tokyo, 1980’lerden sonra gittikçe artan küresel ekonomik faaliyetlerin yanı sıra bilgi toplumunun ortaya çıkmasıyla ekonomik büyümede önemli aşamalar kaydetmiştir. Dünyanın en aktif büyük şehirlerinden olan Tokyo; son teknoloji, bilgi, finans, kültür ve moda gibi cazibe merkezlerinin toplandığı bir yer hâline gelmiştir.

Şehir ayrıca dünyanın en büyük borsalarından biri olan Tokyo Borsası’na sahiptir. Tokyo, tüm bu özellikleri sayesinde 2016 yılında yaklaşık 12 milyon turiste ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde dünyanın en kalabalık ve en gelişmiş şehirlerinden olan Tokyo’nun sahip olduğu işlevsel özelliklerden dolayı küresel bir etkiye sahip olduğunu söylemek mümkündür (Görsel 2.7).

Görsel 2.7 Tokyo şehrinden bir görünüm
Görsel 2.7 Tokyo şehrinden bir görünüm

Günümüzde dünyadaki bütün şehirlerin ortaya çıkışı ve gelişmesinde bir ya da birden fazla işlev etkili olmuştur. Bütün işlevlerin bir şehirde aynı etki ye sahip olması mümkün değildir. Dolayısıyla mevcut fonksiyonlardan birinin genellikle diğerlerinden daha fazla ön planda olduğunu söylemek mümkündür.

Yorum yapın