İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?

Arabistan, islamiyetin doğuşu ve İslam dininin başladığı yer, Asya’nın güneybatısında Basra Körfezi ve Kızıldeniz arasında yer alan, kuzeyinde Irak ve Ürdün’ün bulunduğu çok büyük bir yarımadadır.

Arabistan’ın Hicaz bölgesinde MekkeMedine  ve  Taif  şehirleri yer alır. Arapların kökeni Sami ırkından gelmektedir. Samiler, Arap Yarımadası’nda yaşamışlar, zamanla buradan dağılarak İlk Çağ’dan bu yana Mezopotamya, Suriye, Filistin bölgelerinde etkin rol oynamışlardır. Arabistan’da İslamiyet’ten önce; Main, Saba, Himyeri, Nebat, Tedmür, Lahmi ve Gassani Devletleri kurulmuştur.

İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?
Harita 01.01 İslam Öncesi Arabistan

İslamiyetin Doğuşu Öncesi Arap Yarımadası

İslamiyet’in doğuşuna kadar, Arap Yarımadası’nda önemli bir siyasi güç ortaya  çıkmamıştır. Araplar genel olarak kabileler hâlinde yaşarlardı. Her kabilenin başında şeyh ve emir gibi yöneticiler vardı. Mekke, içinde Kâbe olması nedeniyle önemli bir merkezdi. Darun Nedve denilen danışma kurulu şehir yönetimiyle ilgili konularda toplanır ve karar alırdı. Şehir V. yüzyılın ortalarından itibaren Kureyş kabilesi tarafından yönetiliyordu.

İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?
Resim 01.02 Mekke Şehrinin Eski Hâlinden Bir Görüntü

Arapların genel olarak hayat biçimleri göçebe ve yerleşik hayata dayalıydı. Göçebe hayat süren Araplara “bedevi”, kentlerde yaşayanlara ise “medeni” denilirdi. Göçebelerin en önemli geçim kaynağı hayvancılık, yerleşiklerin ise tarım ve ticaretti. Kabile yaşamında kan bağı çok önemliydi. Arap Yarımadası’nda kan davası  ve sınır anlaşmazlıkları yüzünden savaşlar eksik olmazdı. Sadece yılın dört ayında (muharrem, recep, zilka’da ve zilhicce) savaş yapmazlardı. Bu esnada bütün kabileler güvenlik içinde seyahat edebildikleri için, genellikle büyük panayırlar kurulurdu.

Hicaz bölgesindeki panayırların en önemlileri, Mekke civarında kurulmakta olan “Ukaz Panayırı” ydı. Bu panayıra ülkenin dört bir yanından akın akın gelenler arasında satıcılar, şairler, hatipler ve çeşitli dinlere mensup birçok tüccar bulunurdu. Panayırda alışveriş yapılır, eğlenceler düzenlenir, şiir yarışmaları tertip edilirdi. Beğenilip derece alan şiirler Kâbe’nin duvarına asılırdı.

Erkeğin egemen olduğu bir aile yapısı vardı. Çok eşli evlilikler yaygındı. Kadınların miras hakkı yoktu. İslamiyet öncesinde Arapların çoğu putlara taparlardı. Kâbe Araplarca kutsal sayılır ve içinde her kabilenin putları bulunurdu. En büyük putlar Hübel, Lat, Menat ve Uzza idi. Araplar yılda bir kez Kâbe’yi ziyarete giderler, putlar için kurbanlar keserlerdi.

İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?
Resim 01.03 Ukaz Panayırı ile İlgili Temsilî Resim

Arabistan’da az da olsa Hıristiyanlık ve Museviliğe inananlar da vardı. Ayrıca Araplar arasında kendilerine “hanif” adı verilen ve Hz. İbrahim’in dinine inananlar da vardı. Kısaca özetlenirse Hz. Muhammed öncesinde Arap Yarımadası ve daha bir çok yerde insanlar arasında adalet kaybolmuş, toplumlar insani, ahlaki, dinî, ekonomik yönden çöküntü içerisine girmişti. İşte bundan dolayı Hz. İsa’dan sonra Hz. Muhammed’in gelişine kadarki döneme ‘Cahiliye Dönemi’ denmektedir.

Hz. Muhammed ve İslamiyetin Doğuşu

Hz. Muhammed, 571 yılında Mekke şehrinde dünyaya geldi. Hz. Muhammed Mekke’nin en asil kabilesi olan Kureyş kabilesindendir. Babası Abdülmuttalib’in oğlu Abdullah, annesi Vehb’in kızı Amine idi. Dedesi ona çok öğülen anlamına gelen Muhammed ismini koydu.

İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?
Resim 01.04 Hz.Muhammed’in(SAV) Doğduğu Ev

Hz Muhammed doğduğunda onun gelişini müjdeleyen mucizevi olaylardan bazıları şunlardır:

İran hükümdarı Kisra’nın sarayının sallanması ve on dört sütununun yıkılması, mecusilerin tapındığı ve bin yıldır sönmeyen ateşin sönmesi, Kâbe’de bulunan putların yere yıkılması, İran’daki Sava Gölü’nün kuruması, İran’daki Semave deresinin taşması.

İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?
Kureyş Kabilesi – Kusay

Hz. Muhammed, doğumundan evvel babasını, altı yaşında ise annesini kaybetti. Sekiz yaşına kadar dedesinin yanında kalan Hz. Muhammed’i dedesi ölünce amcası Ebu Talip himayesine aldı.

Hz. Muhammed on iki yaşına gelince amcası ile ticaret yapmak için Suriye’ye gitti. Busra denilen küçük bir yerleşim yerine geldiklerinde Rahip Bahira Hz. Muhammed’i görünce, onun, geleceği haber verilen son peygamber olduğunu anladı. Rahip Bahira Hıristiyanlar arasında saygı  duyulan meşhur bir âlimdi. Ebu Talip’e, yeğenini hemen geri götür, Yahudiler çocuğu görüp de benim gibi onu fark ederlerse ona kötülükte bulunurlar, dedi. Hz. Muhammed’in geleceği Hz. İsa tarafından müjdelenmişti. Yahudiler de son peygamberin geleceğini biliyorlar ve onun kendi içlerinden çıkmasını istiyorlardı.

Hz. Muhammed’in Hz. Hatice ile Evliliği

Hz. Muhammed daha önce olduğu gibi gençlik çağlarında da güvenilirliği, dürüstlüğü ve doğruluğu ile ün saldı. Onun ününü duyan Hatice adındaki Mekkeli bir tüccar, Hz. Muhammed’e ticaret kervanlarının sorumluluğunu verdi. Hz. Muhammed 25 yaşında iken Hz. Hatice ile evlendi.

Hz. Muhammed güzel huyluydu. Onda bütün güzel huyların ve özelliklerin var olduğunu düşmanları dahi tasdik etmişti Cömertti, yardımseverdi, kin tutmazdı. Putlara itibar etmez, onlara tapmanın yanlış olduğunu düşünürdü. Halk arasında “güvenilir Muhammed” anlamına gelen “Muhammed’ül Emin” unvanıyla tanınmıştı.

Hz. Muhammed yaşı ilerledikçe insanlardan uzak bir hayat yaşamaya başladı. Zaman zaman Nur Dağı’nda bulunan Hira Mağarası’na gidip düşüncelere dalıyordu. Bir gün bu mağarada düşüncelere daldığı bir sırada, Allah tarafından gönderilen Cebrail adlı melek ona ilk vahyi getirdi. Bu vahiyde “Yaratan Rabbinin adıyla oku… (Akık Suresi1) “ deniyordu. Bu ayetler Hz. Muhammed’in peygamberliğinin ve İslam dininin de başlangıcıdır.

Hz. Muhammed ilk olarak en yakınındaki kişileri İslamiyet’e davet etti. İslamiyet’i ilk kabul edenler Hz. Hatice, Hz.Zeyd, Hz.Ebubekir ve Hz. Ali olmuştur. Bu insanlara ilk Müslümanlar denir. “Önce en yakın akrabanı uyar” ayeti gelince Hz. Muhammed ikinci olarak Abdulmuttalib oğullarını İslam’a davet etti. “Ey Peygamber! İnsanlara emrolunduğunu açıkça tebliğ et.” ayetiyle tebliğin üçüncü aşaması başladı. Hz. Peygamber uzak-yakın, efendi-köle, her grup insanı açıkça İslam’a davet etmeye başladı. O insanları tevhide yani Allah’ın birliğine çağırıyor, müşrikler ise atalarımızın dini dedikleri putperestlikte direniyorlardı. Gün geçtikçe Müslümanların sayısının artması müşrikleri yani puta tapan

Mekkelileri telaşa düşürdü. Müslümanlara baskı ve şiddet başladı. Gözleri önünde birçok kişi Müslüman olunca müşrikler Hz Muhammed’i, amcası Ebu Talip’e şikâyet ettiler. Ebu Talip Hz. Muhammed’e artık tebliğden vazgeçmesini söyleyince Hz. Muhammed “Ey amca! Güneşi sağ elime ayı da sol elime verseler ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem.” diyerek kararlılığını ifade etti. Bundan sonra Müslümanlar üzerinde baskılar daha da arttı. Bu baskılar sonunda Müslümanların bir kısmı 615 yılında Habeşistan’a göç etti.

619 yılında Kâbe’yi ziyarete gelen Medineli altı kişi ile Hz. Muhammed Akabe denilen yerde görüşerek onları İslam’a davet etti. Medineliler de bu daveti kabul ettiler. 621 ve 622 yıllarında iki görüşme daha yapıldı. Bu görüşmelere I.ve II. Akabe biatleri denilmiştir. Bu biatlerle Medineliler, Hz. Muhammed’e bağlı kalacaklarına söz verdiler.

İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?
Resim 01.05 Medine Şehri

Bu arada Mekkeli müşrikler en son çare olarak Hz. Muhammed’i öldürmeye karar verdiler. Hz. Muhammed onların bu planı uygulamalarına fırsat vermeden yakın dostu Hz. Ebubekir’le beraber 622 yılında Medine’ye göç etti. Bu olaya, İslam tarihinde “hicret” adı verilir. Her göç hicret olmadığı gibi Müslümanların Medine’ye gitmeleri de bir kaçış değildir. İnandıkları din uğruna yaptıkları fedakârlık örneğidir. Ayrıca bu olay Hz. Ömer’in halifeliği zamanında İslam dünyası için Hicri takvimin başlangıcı kabul edilmiştir.

Müslümanlar hicretten sonra Medine’de ilk İslam devletini kurdular. Hz. Muhammed Medineli Yahudilerle vatandaşlık anlaşması olan Medine Sözleşmesi’ni imzaladı. Medine’de bulunan Müslümanlarla Mekkeliler arasında Bedir (624), Uhud (625), Hendek (627) savaşları yapıldı.

Medine Sözleşmesi

Mekke’ye oranla her bakımdan geri kalmış bir yer olan Medine’de putperest, Yahudi ve Hıristiyan bulunmaktaydı. Bir süre sonra Hz. Muhammed, Medine’de yaşayanlarla bir sözleşme yaptı. Böylece Hz. Muhammed aynı topraklar üzerinde yaşayan insanların dinleri, inançları ve idealleri aynı olmasa da uymaları gereken evrensel kuralları bu sözleşmeyle ortaya koymuş oluyordu. Bu sözleşme, “Medine Sözleşmesi” olarak bilinir.

Kırk yedi maddeden oluşan Medine Sözleşmesi’nin bazı maddeleri şunlardır:

  • Diyetlerle fidyelere ait kurallara önceden olduğu gibi bundan sonra da uyulacaktır.
  • Museviler din hürriyetine sahip olacaktır.
  • Yahudiler veya Müslümanlar üçüncü bir tarafa karşı savaş ilanına mecbur kalırsa birbirlerine yardım edeceklerdir.
  • İki taraf da kureyşli müşrikleri korumayacaktır

İslamiyetin Doğuşu İle Önemli Savaşlardan Bedir Savaşı’nın Önemi

Bedir Savaşı’nda kazanılan zaferin büyüklüğü, Müslümanları yüreklendirmişti. Hz. Muhammed, Bedir’in önemini biliyor ve onun için savaş devam ederken Rabbi’ne yalvarıyordu: “Ya Rabbi! Eğer bu topluluk helak olursa artık yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmaz.” Zafer, Müslümanların bağımsızlığını ve varlığını sürdürme kabiliyetini artırmış ve Kureyş’in sonunun yavaş yavaş yaklaşmakta olduğunu hissettirmişti.

İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?
Resim 01.06 Bedir Savaş’ı ile İlgili Temsilî Resim

İslam’ın geleceği açısından sağlam bir temel teşkil edecek olan bu savaşın önemi açıkça anlaşılmaktadır. Bedir Savaşı’na katılan her Müslüman’a “Ehl-i Bedir” denilmiştir. Bu isimlendirme de İslam tarihinde benzeri bulunmayan bir şereftir, diğer savaşlar için böyle bir ifade kullanılmamıştır. İslam’ın kazandığı ilk zafer namını alan Bedir gazvesinde bulunmuş olmak, Bedir mücahitleri özellikle İslam zayıfken zorlu yıllarda mücadele ettikleri için, bir asalet göstergesi sayılmıştı. Nitekim bu savaşta Müslümanlar yenilgiye uğrasaydı tarihin akışının değişmesi muhtemeldi.

Bu savaştan sonra Müslümanlar, Müslüman olmayan Araplara karşı farklı bir konuma yükseldiler. Kureyş’e meydan okuyan ve Kureyş’in siyasi rolünü, prestijini devralan bir topluluk oldular. Bu savaştan sonra Kureyşliler, Hz. Muhammed’i ve getirdiği dini ortadan kaldırmak için yeni taktikler düşünmeye devam ettiler.

İslam’ın birçok yeni hükmüyle Bedir Savaşı’nın yakın ilgisi vardır. Bu hükümlerden biri, Müslümanları ilgilendiren hayati konularda istişare etmekti, savaş sırasında da bunun çeşitli örnekleri görülmüştü. Diğeri ise, Müslümanların savaşlarda maddi hedeflerden sakınmaları ve niyetlerinin sırf Allah’ın kelamını yüceltmek olmasıydı. (Ali Çimen, Göknur Göğebakan, Tarihi Değiştiren Savaşlar,s,48)


İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?
Resim 01.07 Hayber Kalesi

Müslümanlar Mekkeli müşriklerle 628 yılında Hudeybiye Anlaşması’nı imzaladılar. 629 yılında Şam ticaret yolunun güvenliği açısından önemli bir konumda olan Hayber Kalesi’ni Yahudilerin elinden aldılar. 630 yılında ise Mekke’yi fethettiler. Aynı yılda Huneyn  ve Taif seferlerini yaptılar.  631  yılın da Bizanslılara karşı Tebük Seferi’ni yaptılar. Tebük Seferi Müslümanların Arabistan dışına yaptıkları ilk seferdir. Hazreti Muhammed’in öncülüğünde gittikçe sayıları artan ve güçlenen Müslümanlar, Arabistan Yarımadası’ndaki kabileleri İslamiyet bayrağı altında topladılar. Hazreti Muhammed’in 632 yılındaki vefatından sonra Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali sırayla halife seçildiler. İslam tarihinde bu döneme “Dört Halife Dönemi” denir. Dört Halife Dönemi’nin bazı olaylarını aşağıdaki tablodan inceleyiniz.

Dört Halife (Hülafa-I Raşidin) Döneminin(632-661) Bazı Olayları

 

Hz. EBUBEKİR(MS 632-634)

Yalancı peygamberler ortadan kaldırıldı. Zekat vermek istemeyen ve isyan eden kabileler itaat altına alındı. Kuran-ı Kerim ilk defa kitap hâline getirildi.

 

Hz. ÖMER (MS 634-644)

Mısır, Suriye, Irak, İran ve Azerbaycan fethedildi. “Beytül Mal” kuruldu. Divan, adalet ordu ve posta teşkilatları kuruldu. Hicri takvim kullanılmaya başladı.

 

 

Hz. OSMAN(MS 644-656)

Horasan ve Harzem ülkeleri ile Tunus ve Kıbrıs Adası fethedildi, Müslümanlar Kafkas dağlarına kadar ilerleyerek Hazar Türkleri ile komşu oldular. İlk İslam donanması oluşturuldu. Kuran-ı Kerim çoğaltıldı. İlk defa iç karışıklıklar başladı.

 

 

HZ. ALİ (656-661)

Cemel ve Sıffin savaşları yapıldı. Müslümanlar arasında bölünmeler oldu. Müslümanların bilgi ve ilim sahibi olmaları için okul kuruldu. Eğitime büyük önem verildi. Hz. Ali’nin şehit edilmesi ile İslam tarihinde Dört Halife Dönemi sona erdi.

İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?
Harita 01.02 İslamiyet’in Yayılışı
İslamiyetin Doğuşu Nerede ve Nasıl Olmuştur?
Harita 01.03 Günümüzde İslam Dünyası

Yorum yapın