İkinci Ulusal Mimarlık Akımı ve Sonrası Gelişmeler | Anıtkabir’in Yapımı

II. Ulusal Mimarlık Dönemi, 1940-1950 yılları arasını kapsar. Bu dönemde yabancı mimarlarla çetin bir mücadele veren genç Türk mimarları, Batı kopyacılığına ulusçu düşünceleriyle tepki göstermişlerdir.

Ülke dışındaki II. Dünya Savaşı gibi gelişmeler, ayrıca yabancı mimarlara gösterilen tepkilerin ağır basması, II. Ulusal Mimarlık Akımının doğmasına neden olmuştur.

Bu dönemde mimarlar, iklim koşullarına uygun, geleneksel mimariden yola çıkarak yapı üretmenin gerekliliği üzerinde durmuşlardır.

Anıtkabir: Dönemin en önemli yapısı, Ankara’daki Anıtkabir’dir. 1941’de açılan uluslararası yarışma sonucunda Emin Onat ile Orhan Arda birinci seçilmiştir. Yapımı 1944-1953 yılları arasında süren Anıtkabir, Anadolu ve Türk mimarisi ögelerini yansıtmaktadır. (Resim 04.04)

Resim. 04.04: Anıtkabir, E. OnatO. Arda

İkinci Ulusal Mimarlık Akımı Sonrası Gelişmeler

İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle İkinci Ulusal Mimarlık Akımı da hızını yitirir, çok partili yaşama geçişle beraber mimari anlayışta da değişimler başlar.

1950 sonrasında köyden kente göç, konut açığı, toplu konutlar, gecekondu önleme bölgeleri, hızlı kentleşme, teknolojik gelişmeler, yapı yöntemleri ve malzemeleri damgasını vurur. 1960’lardan sonra Türk mimarlarının uluslar arası başarıları da önemli mimarlık ekinlikleri arasındadır.

Vedat Dolakay’ın Pakistan İslamabad Şah Faysal Camisi bu alandaki çalışmaların en önemlilerindendir. 1950 sonrasından günümüze önemli mimari eserlerden bazıları kronolojik olarak şöyle sıralanmaktadır: İstanbul Belediye Sarayı, Ankara Ulus İşhanı, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi, Ankara Türk Dil Kurumu, İstanbul Harbiye Askerî Müzesi.

1980 sonrasında yaşanan siyasal, toplumsal ve ekonomik dönüşümlerin yansımaları her alanda olduğu gibi mimarlık alanında da yaşanmıştır. Bu dönem mimarlığında arayış ve çeşitlilik ön plana çıkmıştır.

Alışveriş, basın ve televizyon merkezleri, iş ve prestij kuleleri, devre mülk siteleri, çok salonlu sinemalar, serbest bölge alanları öne çıkmıştır. Geleneksel yapı türleri üzerine cam giydirme cepheler etkili olmuştur. Özellikle kent dokusunun büyük bölümünü oluşturan konut mimarisi genellikle modern mimarlık anlayışına bağlı kalmıştır.

Yorum yapın