Hukuk Alanında İnkılaplar

Hukuk; devletlerin birbirleriyle, fertlerin birbirleriyle ve devletle olan her türlü ilişkilerini düzenleyen, toplumun huzur ve güven içerisinde yaşamasını sağlayan kurallar bütünüdür.

Bu nedenle hukuk kurallarının daima toplumun gereksinimlerine göre düzenlenmesi ve geliştirilmesi gereklidir. Hukuk kuralları hazırlanırken toplumun gereksinimleri, çağın gerekleri ve devletin temel yapısı göz önünde bulundurulur.

Atatürk ilke ve inkılaplarının uygulanmasıyla birlikte ülkemizde çağdaş hukuk alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır.

Bu nedenle her devletin kendi özelliklerine uygun bir hukuk sistemi vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti; millî, demokratik, sosyal, insan haklarına saygılı ve bağımsızlık düşüncesini benimsemiş çağdaş bir devlet olarak kurulmuştur.

Cumhuriyetin kurulması ile birlikte din ve vicdan özgürlüğü yasalarla güvence altına alınmış, böylece ülkede barış ve huzur ortamı sağlanmıştır. Bu nedenle hukuk kurallarının da aynı özelliklere uygun olması gerekmektedir.

Çağdaşlaşma yolunda ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletine millî bir kimlik kazandırmak ve uygar dünya ile uyum sağlamak için hukuk inkılabını gerçekleştirmiştir.

Atatürk, hukuk inkılabına olan ihtiyacı şu sözleriyle dile getirmiştir:

“… Çağdaş gelişmeler, milletlerin uygarlık ihtiyaçlarını genişletmede, çoğaltmada, aydınlatmada ve bu uygarca ihtiyaçlarla orantılı olarak uygarlık haklarını oluşturmayı gerektirmektedir. Her devletin dayandığı toplumun ulaştığı uygarlık ölçüsüyle denk hukuk yasaları vardır. Dünyada var olan bütün uygar devletlerin yurttaşlık yasaları hemen birbirlerine pek yakındır. Bizim milletimiz ve hükûmetimiz adalet, düşünce ve kavrama noktasında hiçbir uygar toplumdan aşağı değildir. Belki tarih bu noktada yüksek olduğumuza tanıklık eder. Onun içindir ki bizim hukuk yasalarımızın da bütün uygar devletlerin yasa derlemelerinden noksan olması uygun değildir…” (Arı İnan, Düşünceleriyle Atatürk, s. 300.) (Düzenlenmiştir.)

Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaya çıkmasında laikleşme alanında yaşanan gelişmelerin önemli katkıları vardır. Bu çalışmaların en önemlisi 1921 yılında yeni bir anayasanın ilan edilmesidir. Devletin yönetim biçimini belirten anayasada yasama, yürütme ve yargı ile ilgili düzenlemeler yer alır. Vatandaşın temel hak ve ödevleri anayasada belirtilir. Anayasa; bütün yasaların üzerinde olup hiçbir kanun, anayasanın içeriğine aykırı olamaz.

1921 Anayasası’nda devletin yönetim biçimi ile ilgili herhangi bir madde bulunmuyordu. Bu durum önemli sıkıntıların yaşanmasına neden oluyordu. Cumhuriyetin ilanından sonra ülkenin içinde bulunduğu yeni duruma uygun olarak hazırlanan 1924 Anayasası, 20 Nisan 1924 tarihinde TBMM tarafından kabul edilerek yürürlüğe girdi. Zaman içerisinde Anayasa’nın bazı maddeleri ise yürürlükten kaldırıldı.

1924 Anayasası’nın bazı maddeleri şunlardır:

  • Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.
  • Türkiye Devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır. Devlet dili Türkçedir.
  • Başkent Ankara’dır.
  • Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
  • Türk milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır.
  • Yasama yetkisi ve yürütme gücü Türkiye Büyük Millet Meclisinde belirir ve onda toplanır.
  • Meclis, yasama yetkisini kendi kullanır.
  • Meclis, yürütme yetkisini kendi seçtiği cumhurbaşkanı ve onun tayin edeceği Bakanlar Kurulu eliyle kullanır. Meclis, hükûmeti her vakit denetleyebilir ve düşürebilir.
  • Yargı hakkı, millet adına usul ve kanuna göre bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır.

 

Yorum yapın