Duyum nedir? Duyum Çeşitleri Nelerdir?

Duyumlar, yaşamın ham maddeleri ve bilginin başlangıcıdır. Duyu organları yoluyla iç ve dış çevreden gelen uyarıcıların alınarak sinirler yoluyla beyne ulaşmasına duyum denir.

Bu süreç, uyarıcıların duyu organları tarafından alınarak duyum sinirleriyle beyne iletilmesi sonucu meydana gelir. Görme, işitme, tat alma, dokunma ve koklama olmak üzere beş duyumuz vardır. Bunlar bize çevremiz hakkında bilgi verir. Organizmamızın durumu hakkında bizi bilgilendiren üç duyuma daha sahibiz. Bunlar: kas ve hareket duyumu, hâl duyumu, denge duyumudur.

Görme Duyumu

Görme organı gözdür. Göz, üç tabakadan meydana gelmiştir. Dıştan içe doğru ilk tabaka sert, beyaz bir maddedir. Bu tabaka, gözün ön kısmında saydamlaşır ve kornea tabakasını oluşturur.

İkinci tabaka, damar tabakasıdır. Gözün ön kısmında iris adını alan bu tabakada kan damarları bulunur. İkinci tabakanın ortada bıraktığı açık, yuvarlak kısım göz bebeğidir. İriste göz bebeğini ufaltıp büyütmeye yarayacak kas iplikçikleri vardır. Bu nedenle, ışık bol olduğu zaman göz bebeği küçülür, az olduğu zaman büyür. Böylece görme için gerekli ışık miktarı ayarlanmış olur. Gözün üçüncü tabakası ağ tabaka (retina) dır. Görme sinirlerinden çıkan ince iplikler bu tabakayı bir ağ gibi kaplar.

Herhangi bir nesneden gelen ışınlar göz bebeğinden girip mercekten kırılarak geçer. Gözün ağ tabakasında görülen nesnenin görüntüsü ters olarak belirir. Ağ tabakanın en duyarlı bölgesi foveadır. Sarı leke adını da alan bu bölgede görme işleminin %95’i gerçekleşir. Foveanın arkasındaki görme sinirleri uyarılır ve bu uyarılmayla oluşan sinir akımı, göz siniri yoluyla beynin arka kısmına gider. Gözün ağ tabakasındaki nesnenin ters görüntüsünün düzelmesi biyolojik bir olaydır ve beyinde gerçekleşir. Görme merkezleri, beynin arka kısmında, sağ ve sol yarım kürelerdedir. Her iki gözün ağ tabakasının sağ kısmı, beynin sağ yarım küresindeki görme merkezine; sol kısmı, beynin sol yarım küresindeki görme merkezine bağlıdır. Görme olayı bu merkezlerde gerçekleşir.

İşitme Duyumu

İşitme organı kulaktır. Ses duyumu, sıkışan ve gevşeyen hava moleküllerinin yarattığı ses dalgalarının kulaktaki alıcı hücreleri etkilemesiyle oluşur. Kulak; dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç kısımdan oluşur. Dış kulakta kulak kepçesiyle işitme kanalı vardır. Görevi, dış çevredeki ses dalgalarını alıp kulak zarına yöneltmektir. Kulak zarı, dış kulakla orta kulak arasındaki ince zardır.

Orta kulak, kıkırdaktan oluşmuş bir boşluktur. Burada birbiriyle bağlantılı üç kemik yer alır. Bu kemikler, orta kulakla iç kulak arasında yer alan bir zarla temas hâlindedir. Bu zara, oval olduğu için oval pencere denir. Ses dalgası kulak zarına gelince kulak zarını titreştirir. Kulak zarının titreşimi de üç kemiğin ve oval pencerenin titreşmesine neden olur.

İç kulakta salyangoz biçiminde içi sıvı dolu bir kısım vardır. Oval penceredeki titreşimler bu sıvıyı titreştirir. Sıvının titreşmesiyle alıcı sinir hücreleri, mekanik enerjiyi elektriksel, kimyasal enerjiye dönüştürür ve beynin sağ ve sol şakak yumrusunda yer alan işitme merkezine aktarır. Böylece işitme gerçekleşir.

Tat Duyumu

Tat uyarıcılarına dil ve damak duyarlıdır. Dilimizdeki her çıkıntı, çok sayıda tat alma tomurcuğunu içerir ve her tomurcukta yirmiden fazla tat alma hücresi vardır. Her hücre, bir sinir ucuyla bağlantılıdır.

Dilimizde ayrıca vücudumuzun diğer yerlerine yayılmış olan dokunma, acı duyma, sıcak ve soğuk alıcı hücreler de vardır. Sıvı hâldeki ya da tükürük içinde eriyebilen maddeler, dil üzerindeki çukurcukların içine girer, buradaki tat etkilerine duyarlı hücreleri uyarır. Bu uyarımlar, belli sinir yollarından geçerek beyne ulaşır ve tat duyumu meydana gelir.

Koklama Duyumu

Koku duyumunu sağlayan organ burundur. Koku duyumunun gerçekleşebilmesi için buruna gelen uyarıcıların gaz hâlinde olması gerekir.

Koku duyumu, burun boşluğunun yukarı kısmını kaplayan ve daima nemli bulunan bir zarla sağlanır. Bu zar üzerinde kökleri koklama sinirleriyle temasta olan tüylü hücreler vardır. Buruna giren gaz hâlindeki uyarıcılar burun içinden geçerken burun zarını uyarır, bu uyarılma elektriksel enerji olarak beyin kabuğuna gider ve orada algılanır. Koku alma hücreleri, her iki veya üç günde bir yenilenir. Yeni hücreler henüz koku alamaz durumdayken gelişir, bir süre sonra olgunlaşıp koku alabilecek duruma gelir ve iki üç gün sonra ölerek yerlerini yeni hücrelere bırakır. Yenen ve içilen birçok maddenin hem tadı hem de kokusu vardır. Bu yüzden de iki duyu, tat alma ve koklama duyumu aynı anda uyarılır.

Dokunma Duyumu

Derinin bir şeye dokunmasından ya da herhangi bir şeyin deri üzerine basınç yapmasından meydana gelir. Dokunma duyumlarının organı olan deri, uyaranlara karşı duyarlı değildir.

Deri duyumları, alt deride bulunan ince sinir ipliklerinin dışardan gelen etkileri alıp beyne iletmeleriyle meydana gelir. Dokunma duyumlarına karşı derinin duyarlılığı bedenin her yanında aynı değildir. Dilin ucu, parmak uçları, dudak ve yanaklar en duyarlı bölgelerdir. Bedenin arka kısmı, yani sırt ve elin tersi en az duyarlı olan yerlerdir.

Kas, Hâl, Denge Duyumları ve Diğerleri

Kas ve hareket duyumu; duyu organlarının durumunu, vücut duruşunu, el ve ayakların pozisyonunu bildirir. Bize bu bilgiyi sağlayan alıcılar üç farklı yerde bulunur: Bunlardan biri, iskelet kaslarında bulunan kas iğcikleridir. Bu iğcikler içindeki alıcılar kasın ne kadar uzadığı hakkında bilgi verir. Bir diğeri kasları kemiğe bağlayan kirişlerde bulunur. Bu alıcılar kirişlerdeki gerilmeyi bildirir. Sonuncusu, eklemlerde bulunan ve eklemin pozisyonunu bildiren alıcılardır.

Hâl duyumu, iç organlarımız hakkında bilgi verir. Bunlar açlık, tokluk, susuzluk, yorgunluk ve mide bulantısı gibi duyumlardır. Hâl duyumunun nasıl meydana geldiği henüz tam olarak bilinmemektedir.

Denge duyumu, bedenimizin dengesi hakkında bilgi veren duyumdur. Beyincik ve iç kulaktaki yarım daire kanallarıyla sağlanır.

Bunlar dışında deri yoluyla sıcaklık, soğukluk, basınç, acı ve ağrı duyumları da alınır. Kaşıntı, yanma, pürüzlülük, düzgünlük gibi tüm karmaşık deri duyumları bu dört deri duyumundan birine indirgenebilir.

Acı ve ağrı duyumunun meydana gelmesi için uyarıcıların çok şiddetli olması gerekir. Çünkü acı ve ağrı duyumlarını alan sinir iplikçikleri, derinin derin yerlerinde bulunur. Isı, iğneyle delme, deriye sertçe vurma gibi pek çok uyarıcı acı duyumuna yol açar. İç organlarda acı etkilerine duyarlı noktalar çok azdır.

Sıcaklık ve soğukluk birbirinden ayrı, bağımsız duyumlardır. Bunlar da deri yoluyla algılanır ama dokunmayla doğrudan ilgileri yoktur. Hiçbir şeye dokunmadan da soğukluk ve sıcaklığı algılarız.

Basınç duyumlarını kıl kesecikleri ve bunlara bağlı olan sinir uçları yoluyla alırız. Deri altı dokularda bulunan iki cisimcikten biri hafif basıncı, ikincisi ağır basıncı alır.

Çevremizi ve kendi bedenimizi tanımamız duyu organları aracılığıyla olur. Bunlar organizmanın çevreye açılan pencereleri gibidir. Hem bedenden hem de çevreden gelen etkileri ancak duyumlar aracılığıyla alabiliriz. Onlar olmazsa dış çevre ve bedenimiz bizim için yok olur. Bu da yaşamamakla aynı anlama gelir.

 

Yorum yapın