Cepheden Cepheye Mustafa Kemal – Trablusgarp, Çanakkale, Kafkas, Suriye

Mustafa Kemal, askerî eğitimini başarı ile tamamladıktan sonra kurmay yüzbaşı olarak 1905 yılında ilk görev yeri olan Şam’daki 5. Orduya atandı.

Başarılarla dolu profesyonel askerlik hayatı böylece başlamış oldu. Osmanlı ordusu içerisinde çeşitli görevlerde bulundu. Trablusgarp, Çanakkale, Kafkas ve Suriye cephelerinde işgalci devletlerin ordularına karşı başarılı savaşlar yaptı.

Çetin Bir Direniş: Trablusgarp Savaşı

Avrupa’da ve dünyada büyük devlet olmanın yolunun sömürge sahibi olmaktan geçtiğini düşünen İtalyanlar 29 Eylül 1911 tarihinde Kuzey Afrika’da bir Osmanlı toprağı olan Trablusgarp’a saldırdı. İtalyan saldırısı başladığında Trablusgarp topraklarında 2450 kişiden oluşan az sayıda Türk askeri bulunmaktaydı. Bütün askerî uzmanlar Osmanlı birliklerinin kesinlikle İtalyan ordusu karşısında büyük bir yenilgiye uğrayacağını hesap ediyorlardı.

Mustafa Kemal, Derne’de (1912)

Mustafa Kemal,Trablusgarp Savaşı’nın başlamasıyla birlikte İtalyanlara karşı mücadele etmek amacıyla Genelkurmay Başkanlığının bilgisi dâhilinde, İstanbul’dan “Şerif” takma adıyla ve gazeteci kimliğiyle 200 İngiliz sterlini borç alarak arkadaşları ile birlikte Trablusgarp’a gitmek üzere yola çıktı. Burada İtalyanlara karşı mücadele eden halkın düzensiz ve silahsız olduğunu kısa zamanda tespit etti.

Bölgenin ileri gelenleri ile gerçekleştirdiği görüşmeler ve yaptığı konuşmalarla bölge halkının dinî ve millî duygularını harekete geçirdi. Halka, son İtalyan askeri Trablusgarp’tan çıkarılana kadar savaşacaklarına dair yemin ettirdi. Kısa zamanda Trablusgarp’ta yaşayan halkın güvenini kazanan Mustafa Kemal, halkı örgütlemeye başladı. Derne ve Tobruk’ta İtalyanlara karşı kahramanca savunma savaşları yaparak büyük bir başarı kazandı. Bu, onun komutan olarak ilk önemli başarısı oldu. Trablusgarp’ta bir yıl kaldı. Bu zaman zarfında rütbesi binbaşılığa yükseltildi. İtalyanlar, Trablusgarp’a 130.000 asker çıkarmasına rağmen önemli bir askerî başarı elde edemedi.

Mustafa Kemal, Trablusgarp Savaşı’nda teşkilatlanarak az kuvvetle başarı elde etme ve sorumluluk alarak hareket etmenin yanı sıra, manevi yönleriyle emrindeki birlikleri yönetme sanatını da geliştirdi ve önemli deneyimler kazandı. Mustafa Kemal, Trablusgarp’taki savaş sırasında modern orduların kullandığı yöntemleri uygulamıştı. Trablusgarp Savaşı onun halk arasında tanınmasının başlangıcı oldu.

Trablusgarp Savaşı’nda çekilen fotoğraflar dönemin en ünlü dergilerinde çıkıyor, Mustafa Kemal’in adı bu fotoğrafların altına yazılıyordu. Trablusgarp Savaşı sırasında Derne ve Tobruk’ta önemli başarılar elde eden Mustafa Kemal, Balkan Savaşlarının başlamasıyla birlikte İstanbul’a döndü. Mustafa Kemal, Trablusgarp’tan gelirken doğup büyüdüğü ve çocukluk yıllarının geçtiği Selanik kentinin düştüğünü, Bulgar ordusunun İstanbul Çatalca önlerine kadar geldiğini haber almış ve çok üzülmüştü.

Bir Direnişin Destanı: Çanakkale Savaşları

28 Temmuz 1914 tarihinde insanlık tarihinin en kanlı çatışmalarından biri olan Birinci Dünya Savaşı başladı. Mustafa Kemal, savaşın gidişatını yakından izliyordu. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’na Almanya ve müttefiklerinin yanında girdi. Bu gelişme üzerine İngiltere ve Fransa, müttefikleri olan Rusya’ya ekonomik ve askerî açıdan yardım etmek amacıyla büyük bir donanma ile Çanakkale önlerine geldi. Mustafa Kemal, Çanakkale Cephesi’nde 19. Tümende görev üstlendi.

Mustafa Kemal, Çanakkale Boğazı’nı donanma ile geçemeyen İtilaf Devletlerinin Seddülbahir ve Karatepe-Küçük Arıburnu arasında çıkartma yapacağı yerleri önceden tahmin etti. Bu tahmini onun ileri görüşlülüğünü ve dehasını ortaya koydu. Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü anlatan aşağıdaki sözünü okuyalım.

“Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır.” (www.meb.gov.tr)

Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşlarında siperde (1915)

Mustafa Kemal, İtilaf Devletlerine karşı Anafartalar, Arıburnu ve Conkbayırı’nda kazandığı zaferlerle ulusal ve uluslararası alanda kısa bir sürede tanındı. Yarbay Mustafa Kemal, Conkbayırı’na vardığı zaman küçük bir birliğin cephanemiz tükendi diyerek çekilmekte olduğunu, onların gerisinde de kalabalık düşman askerlerinin ilerlediğini ve Conkbayırı’na ulaşmak üzere olduğunu gördü.

Erlere seslenen Yarbay Mustafa Kemal, olayı şöyle dile getirmektedir:

“ — Niçin kaçıyorsunuz?
— Efendim düşman,
— Nerede?
— İşte diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
— Düşmandan kaçılmaz, dedim,
— Cephanemiz kalmadı, dediler.
— Cephaneniz yoksa süngünüz var, dedim.
Bağırarak süngü tak emrini verdim ve yere yatırdım.”
Süngü savaşı ile Conkbayırı o an düşman eline düşmekten kurtulmuştu. Kazanılan o an, düşmana karşı kazanılan bir zaferi simgeliyordu. (Prof. Dr. Hamza Eroğlu, Atatürk Hayatı ve Üstün Kişiliği, s. 28.)

Daha sonra aynı bölgede düşman karşısında ölüm kalım savaşı veren Yarbay Mustafa Kemal, Arıburnu’nda bulunan 57. Piyade Alayı askerlerine aşağıdaki şu emri vermiştir:

“Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar gelebilir.” (Anıtkabir Dergisi, Yıl: 2012, Sayı: 46, s. 21.) (Düzenlenmiştir.)

Bu emirle Türk askerini cesaretlendiren Mustafa Kemal, Arıburnu’ndaki çarpışmalarda büyük bir zafer kazandı. Daha sonra İtilaf Devletlerine ait askerî birlikler Conkbayırı’nda ve Kireçtepe’de yenilgiye uğratıldı.

Rütbesi yarbaylıktan albaylığa yükseltilen Mustafa Kemal’in Anafartalar Savaşı sırasında cephede yaşadığı bir olayı anlatan aşağıdaki anekdotu okuyalım.

“ Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret ettiğim zaman hep birden atılırsınız.” (Prof. Dr. Hamza Eroğlu, Atatürk Hayatı ve Üstün Kişiliği, s. 29.)

Mustafa Kemal’in havaya kaldırdığı kırbaçla hücum başlamıştı. Kahramanca bir mücadelenin sonucunda büyük bir başarı elde edilmişti. Bu gelişmeler üzerine İtilaf Devletleri, Gelibolu Yarımadası’nı boşaltarak geri çekilmek zorunda kaldılar. Anafartalar’daki üstün gayret ve başarısından dolayı Mustafa Kemal’e “Anafartalar Kahramanı” unvanı verildi. Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşları sırasında kazandığı başarılar, onun Türk milletinin yetiştirdiği büyük dâhilerden biri ve Türk milletinin geleceğine yön verecek bir asker olduğunu göstermiştir.

Mustafa Kemal, Çanakkale Cephesi’nde (1915)

Albay Mustafa Kemal, Gelibolu Yarımadası’ndaki bu başarılarından dolayı tarihin gidişatını değiştirmiştir. Gerçek kahramanlığın en yücesine ulaşan Mustafa Kemal, iki kere İstanbul’u kurtarmış; Türk milletinin kalbinde en sıcak yeri almayı başarmıştır. Mustafa Kemal, İtilaf Devletlerinin ordularını Gelibolu Yarımadası’nda durdurarak onların Çanakkale’yi geçmelerine izin vermemiş ve kısa sürede halkın büyük sevgisini kazanmıştır. Bu durum onun Millî Mücadele’nin önderi olmasında başlıca etken olmuştur. Mustafa Kemal olayları ve olguları süratle kavrayıp çabuk ve soğukkanlılıkla doğru karar vermiş, bu kararları büyük bir cesaretle uygulamasını bilmiştir. Çanakkale Savaşlarının zaferle sonuçlanmasında birinci derecede etkin bir rol oynamıştır.

Kafkas Cephesi

Ruslar, 1914 yılında Anadolu topraklarına girerek Erzurum, Muş, Bitlis, Erzincan, Van ve Trabzon kentlerini işgal etti. Çanakkale Savaşlarından sonra tümgeneralliğe terfi eden Mustafa Kemal, Kafkas Cephesi’nde 16. Kolordu Komutanı olarak görevlendirildi.

Süratle yeni görev yerine ulaşan Mustafa Kemal, önce emrindeki askerî birliklerin disiplinini sağlayarak araç-gereç ve cephane ihtiyaçlarının sağlanması için çalışmalar başlattı. Daha sonra çok çetin geçen kış şartlarından, soğuk ve açlıktan askerlerini korumak ve beslenmelerini sağlamak için onları korunaklı bölgelere çekti.

Kafkas Cephesi’nde az sayıda şehit vermemizde Mustafa Kemal’in aldığı önlemlerin önemli bir yeri vardır. Mustafa Kemal Paşa, büyük işler yapma ve eserler ortaya koyma yeteneğine sahiptir. Ayrıca yaratıcı düşüncesi ile de birleştirici bir liderdir. Mustafa Kemal, her zaman yeteneği ve yaratıcı gücü ile önemli başarılar elde eden bir kişiliğe sahipti. Olağanüstü yetenekleri sayesinde kimsenin başaramadığı işleri zaferle noktalamayı bilmiştir.

Kafkas Cephesi’nde dağınık birlikleri yeniden düzenleyip savaşacak hâle getirmesi ve işgalci güçleri yenerek zafer elde etmesi Mustafa Kemal’in yaratıcı düşüncelerinin en önemli örneklerindendir. Mustafa Kemal’in yaratıcı düşüncesiyle ilgili aşağıdaki sözünü okuyalım. “İnsanların yaşamına ve faaliyetine egemen olan güç, buluş ve yaratıcılık yeteneğidir. Buluş ve yaratıcılığı yapabilen insanların ise kesinlikle kültürlü olmaları zorunludur.”

Mustafa Kemal, Kafkas Cephesi’nde durumu derhâl kavrama, ani karar verme, düşmana göz açtırmadan harekete geçme, uygulamalarda sorumluluğu üstüne alarak çok tehlikeli durumların içinden yıldırım hızıyla çıkma yeteneklerini göstermiştir. Bütün hazırlıklarını tamamlayan Mustafa Kemal, beklenmedik bir zamanda karşı taarruza geçerek Muş’u ve Bitlis’i düşman işgalinden kurtarmış, böylece liderlik özelliklerini bir kere daha göstermiştir.

Kafkas Cephesi’ndeki bu üstün başarılarından dolayı Mustafa Kemal’e “Altın Kılıç” madalyası verilmiştir. Kafkas Cephesi’ndeki bu başarıları “Anafartalar Kahramanı”nın ordu içerisinde ve halk arasında ününün daha da artmasını sağmıştır.

Mustafa Kemal, Millî Mücadele Dönemi’nde de tek merkezden yönetilmeyen Kuvayımilliye birliklerinin yerine düzenli ordunun kurulmasını sağlamış; Türk ordusunun araç ve gereç ihtiyacını karşılamak için Tekâlifi milliye Emirleri’ni yayımlayarak ordunun savaş kabiliyetini artırmak adına yoğun bir çaba göstermiştir. Bu uygulama Mustafa Kemal’in yaratıcı düşüncesinin en büyük örneklerinden biridir.

Suriye Cephesi

Kafkas Cephesi’nde elde ettiği başarılardan dolayı Mustafa Kemal bu sefer de Suriye Cephesi’nde bulunan 7. Orduda görevlendirildi. Her zaman uyguladığı gibi bölgeye gelir gelmez bir durum değerlendirmesi yaparak askerî birliklerin yiyecek, araç-gereç ihtiyaçlarının karşılanması için çalışmalar başlattı. Ancak bu sırada 7. Ordu Komutanlığını üstlenmiş olan Alman komutanın İngiliz ordusuna karşı taarruz planları üzerinde çalışmasına şiddetle karşı çıkarak bu şekilde ordumuzun başarılı olamayacağını açıkladı. Çünkü Suriye Cephesi çok geniş bir alandı. Aynı zamanda Türk ordusu asker, silah ve araç-gereç açısından İngiliz ordusuna göre yetersiz bir durumdaydı.

Yıldırım Orduları Grup Komutanı Mustafa Kemal (1918)

Mustafa Kemal, askerî yetenek ve öngörüsü ile hareket ederek birliklerimizin kuzeye çekilmesini istiyordu. Daha sonra Suriye Cephesi’ndeki askerî birliklerimizi yönetme yetkisini aldığında yeniden bir durum değerlendirmesi yaparak çeşitli planlar hazırladı. Mustafa Kemal, aldığı bir kararla Suriye Cephesi’ndeki birliklerimizi zaman kaybetmeden Suriye’nin kuzeyine çekerek Anadolu topraklarının savunulmasını tek seçenek hâline getirdi.

Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’yu merkez alan savunma stratejisi Atatürk’ün yurtsever, gerçekçi ve akılcı yaklaşımının bir göstergesi olmuştur. Onun amacı bir vatansever olarak Anadolu’nun savunulmasını ön planda tutmaktı. Mustafa Kemal, Halep kentinin kuzeyinde bir savunma hattı oluşturarak yerli Arap çeteleri ile İngiliz birliklerini durdurmayı başarmıştır. Böylece Anadolu’ya yönelecek saldırıları önlemiştir. Anadolu’nun sınırlarının düşüncesinde şekillenmesi, daha sonra Misakımillî kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Mustafa Kemal Paşa, Suriye Cephesi’ndeki görevinin başında iken Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmış, Osmanlı Devleti savaştan çekilme kararı almış ve Mustafa Kemal İstanbul’a çağrılmıştı.

Yorum yapın