Arap – İsrail Savaşları

Orta Doğu’da büyük devletlerin çıkarlarının çatışmasının temel nedeni petrol olmuştur.

SSCB, yeterli petrol rezervi olmasına karşın bölge petrolünün Batı’ya serbest biçimde akmasını engellemek; ABD ise petrolün Sovyet denetimine girmesini önlemek istemiştir.

İsrail Devleti’nin sınırları (1948)

Bu çatışmayı şiddetlendiren durum ise Arap-İsrail Savaşlarıdır. Filistin’de kurulan ve topraklarını sürekli genişleten İsrail’in varlığı ve bu durumun etkisiyle Orta Doğu’da Arap milliyetçiliğinin güçlenmesi, 1945’ten beri dört savaşın çıkmasına yol açmış ve ABD ile SSCB’yi savaşın eşiğine getirmiştir.

Yahudiler, 1897’de Filistin’de bağımsız bir İsrail Devleti kurma amacı olan siyonizmi ilan etmişlerdi. I. Dünya Savaşı’ndan itibaren Yahudiler Filistin’e yerleşmeye başlamışlardı.

Nazi Almanya’sından kaçan Yahudilerle birlikte 1940’ta Filistin nüfusunun üçte biri Yahudi olmuştu. II. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere, Filistin’deki “manda” yönetimine son verdiğini açıklayarak konuyu BM’ye devretmişti.

BM, üzerinde 1.2 milyon Arap’a karşılık 570 bin Yahudi’nin yaşadığı Filistin topraklarında iki ayrı devletin kurulmasını ve Kudüs kentinin BM denetimi altına alınmasını önerdi. Araplar bu öneriye şiddetle karşı çıktılar.

İngiltere Nisan 1948’den itibaren kuvvetlerini çekmeye başladı. Bu işlemin tamamlanmasından bir gün önce de 14 Mayıs 1948’de Yahudi Geçici Ulusal Konseyi, İsrail Devleti’nin kuruluşunu ilan etti.

ABD ve SSCB bu yeni devleti, kuruluşunun ardından yarım saat aralıklarla tanıdıklarını açıkladılar. Bu oldubittiye tepki gösteren Arap ülkelerinden Mısır, Ürdün, Suriye, Irak ve Lübnan orduları kuruluşunun ertesi günü İsrail’e saldırdılar. Böylece ilk Arap-İsrail Savaşı başlamış oldu.

1948 – 1949 Arap-İsrail Savaşı

 İsrail’e karşı Mısır, Ürdün, Suriye, Irak ve Lübnan birlikte savaştı.

Savaşın nedeni: BM kararıyla Filistin topraklarında İsrail Devleti’nin kurulmasıdır.

Savaşta ABD, SSCB ve İngiltere İsrail’i destekledi. ABD ve İngiltere, Filistin’e silah ambargosu uygularken SSCB, İsrail’e silah sevkiyatı yaptı.

Sonuçları: İsrail savaşı kazandı. 1949’da BM aracılığıyla taraflar arasında ateşkes imzalandı. İsrail öngördüğünden daha fazla toprak kazandı. Savaş neredeyse tamamen Filistin Devleti için ayrılmış topraklarda sürdü. Bu nedenle çok sayıda Filistinli komşu ülkelere sığındı ve Filistinli mülteciler sorunu başladı. Böylece günümüze kadar devam eden Filistin Sorunu küresel bir kriz hâline geldi.

İsrail Devleti’nin sınırları (1949)

1956 Mısır – İsrail Savaşı

 Savaş, Mısır ile İsrail ve İsrail’i destekleyen İngiltere ve Fransa arasında yaşandı.

Savaşın nedeni: Mısır lideri Nasır’ın İngiltere yönetimindeki Süveyş Kanalı’nı millîleştirmesi ve İsrail’in Filistinlileri kendi ülkelerinden çıkararak mülteci durumuna düşürmesine tepki göstermesidir.

Savaş öncesi İngiltere, Fransa ve İsrail savaş stratejisini belirlediler. Savaş, İsrail’in Mısır’a saldırması ile başlayacak, İngiltere ve Fransa, araya giriyor gibi yaparak Mısır topraklarını işgal edecekti. İsrail Sina Yarımadası’nı işgal edip askerî harekâtını bitirince İngiltere ve Fransa’nın amacı ortaya çıktı. Bu olay ABD ve SSCB’nin, İngiltere ve Fransa’ya karşı BM’de ilk kez ortak tavır almasana yol açtı. Bunun sonucunda İngiltere ve Fransa Mısır’daki kuvvetlerini geri çekti.

Sonuç olarak İsrail, savaş öncesi 1949 sınırlarına geri döndü. Mısır Başkanı Nasır, savaşı kaybetse de Arap dünyasının lideri durumuna geldi. Orta Doğu, ABD ve SSCB’nin etkin bir mücadele alanına dönüştü. ABD, İsrail’in; SSCB, Arapların yanında yer aldı.

Mısır – İsrail Savaşı (1956)

1967 Arap-İsrail Savaşı (Altı Gün Savaşları)

 İsrail’e karşı Mısır, Ürdün ve Suriye birlikte savaştı.

Savaşın nedeni: Süveyş Kanalı’ndaki BM birliklerinin geri çekilmesinden sonra Mısır lideri Nasır’ın Akabe Körfezi’ni İsrail’e kapatmasıdır. Ayrıca Filistinlilerin haklarını savunmak için kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Ürdün’e yerleştirilmesi de savaşın başlamasında etkili olmuştur.

Savaşın sonucunda İsrail başarılı oldu ve Doğu Kudüs, Golan Tepeleri, Batı Şeria, Gazze ve Sina Yarımadası’nın tamamını ele geçirdi. Tiran Boğazı’nı ele geçirerek Süveyş Kanalı’na ulaştı. İsrail Devleti, 1948’deki topraklarını dört katına çıkardı. Mısır lideri Nasır’ın Arap dünyasında prestiji sarsıldı. BM Güvenlik Konseyi, İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesine yönelik 242 sayılı kararını aldı.

Savaş sırasında, SSCB ile birlikte savaşı önleme çalışmaları başlatan ABD, BM’de İsrail yanlısı tutum aldı. Birçok Arap ülkesi ABD ile ilişkilerini kesti. SSCB ise Araplara destek vererek Orta Doğu’daki etkinliğini arttırdı. Suriye, Mısır ve Cezayir’de deniz üsleri kurdu. Bunun üzerine ABD barışı sağlamak için daha aktif rol alarak bölgede üstünlüğün SSCB’ye geçmesini önlemeye çalıştı. Fransa, Orta Doğu’daki etkinliğine geri dönmek için bazı girişimlerde bulunsa da başarılı olamadı.

Arap – İsrail Savaşı sonrası (1967)

1973 Yom Kippur / Ramazan Savaşı

 Savaş, İsrail’e karşı Suriye ve Mısır ittifakı arasında gerçekleşti. Savaş, Yahudilerin oruç tuttuğu Yom Kippur ayı ile Müslümanların oruç tuttuğu Ramazan ayında gerçekleşti.

Savaşın nedeni: Mısır ve Suriye’nin 1967’deki Altı Gün Savaşları’nda kaybedilen toprakları İsrail’den geri almak istemesidir. SSCB Araplara, ABD İsrail’e yardım etti. Ancak ABD, Suriye Cephesi’nde İsrail’in ilerlemesi üzerine SSCB’nin savaşın derhal durdurulmasına yönelik yaptığı çağrıyı destekledi. BM Güvenlik Konseyi, 1967 tarihli kararlara uyulması kararını aldı. Mısır ile İsrail, ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın “Mekik Diplomasisi” sonucunda 1974’te Sina Antlaşması’nı imzaladılar. İsrail, savaşı kazanmasına rağmen imzaladığı bu antlaşma ile Süveyş Kanalı’nın tamamını Mısır’a bıraktı. Bu sonuçla Mısır, Sina’daki toprağının bir bölümünü İsrail’den geri aldı. ABD, Mısır ile ilişkilerini düzeltme olanağını buldu ve 1978 Camp David (Kemp Devid) Antlaşması’na giden yol açıldı.

Savaş sırasında petrol üreticisi ve OPEC üyesi Arap ülkeleri, ham petrolün fiyatını dört kat arttırarak Birinci Petrol Krizi’nin yaşanmasına yol açtılar.

Filistinli Mülteciler

1948-1949 Savaşı’ndan sonra, Filistin’in İsrail sınırları içinde kalan kısımlarından yapılan göçlerle bir mülteci sorunu başladı. 1950’de Filistinli Mültecilere bakmak için BM Filistin Mültecilerine Yardım Kuruluşu (UNRWA) oluşturuldu.

Filistinli mültecilerin barındıkları bir kamp

Aynı yıl bu kuruluşa kaydını yaptıran Filistinli mülteci sayısı 960 bin olurken 1967’deki savaşın sonunda bu sayı 1.3 milyona yükseldi. Mülteciler daha çok Lübnan, Suriye ve Gazze Şeridi’ne göç etti.

Mültecilerden varlıklılar, diğer Arap ülkelerine ya da Avrupa’ya ve Kuzey Amerika’ya giderek bu ülkelerin gelişen ekonomilerinde iş adamları, yöneticiler ve teknokratlardan oluşan kesimin içinde yer aldılar. Ancak mültecilerin geniş bir kesimi kırsal bölgelerden geliyordu ve her şeylerini geride bırakmışlardı.

BM’nin yardımları da çoğu zaman bu kalabalık mülteci sayısına yetersiz geliyordu. Mülteciler genelde çadırlarda, teneke barakalarda yaşıyorlardı. Zamanla beton bloklara, okullara kavuşsalar da yaşamlarını uluslararası desteklerle sürdürüyorlardı.

Mültecilerin gerçekte gelecekleri ve özgürlükleri yoktu. Mültecilere gittikleri ülkelerden yalnızca Ürdün yurttaşlık hakkı tanıyordu. Mısır, Lübnan ve Suriye gibi öteki ülkelerde hareket alanları ve çalışma koşulları kısıtlıydı.

Yorum yapın