Afrika’da Bağımsızlık Mücadelesi ve Bağımsızlık Sonrası Afrika’daki Gelişmeler. Afrika Birliği Örgütü

1941 Atlantik Sözleşmesi’nde ve BM Antlaşması’nda yer alan “halkların kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesi” hakkı Afrika’nın kurtuluşu için de umut olmuş, bağımsızlık hareketleri güçlenmiş ve uluslararası destek bulmuştur.

Kuzey Afrika’da Libya, 1951’de İngiltere ve Fransa’dan; Sudan, 1956’da İngiltere’den; Tunus ve Fas, 1956’da Fransa’dan bağımsızlık elde ettiler.

Afrika’da açlık

Cezayir, 1962’de Fransa’ya karşı verdiği kurtuluş savaşı sonucunda bağımsızlığını kazandı. Orta Afrika’da Nijerya, Zambiya, Güney Rodezya, Zimbabwe, Tanzanya, Kenya ve Somali İngiltere’den; Fildişi Sahili, Mali, Moritanya, Kongo, Nijer, Çad, Gabon ve Afrika’nın güneyinde ise Madagaskar Fransa’dan; Belçika Kongosu Belçika’dan (uzun süren silahlı mücedele sonucunda) bağımsızlıklarını elde etmişlerdir.

1968’de Ekvator Ginesi, 1974’te Batı Sahra İspanya’dan bağımsızlıklarını aldılar. Afrika’daki sömürgelerinden vazgeçen son devlet Portekiz oldu. Portekiz’de Salazar’ın liderliğindeki diktatör yönetim yıkıldıktan sonra 1975’te Mozambik ve Angola bağımsız olabildiler.

Güney Afrika ise 1910’dan beri İngiliz sömürgesiydi. 1961’den beri ırkların birbirinden ayrılarak ayrı sosyal statülerde ve hukuki koşullarda yaşamaları anlamına gelen “apartheid” politikası Güney Afrika’da resmî devlet politikası olarak sürdü.

Güney Afrika Devlet Başkanı Mandela

Bu ırk ayrımcılığına karşı Nelson Mandela liderliğindeki Afrika Ulusal Kongresi 1970’lerden 1990’lara kadar mücadele etti. Irkçılık 1994’te kaldırıldı ve Mandela Güney Afrika’nın ilk siyahi devlet başkanı seçildi.

Bağımsızlık Sonrası Afrika’daki Gelişmeler

Afrika’daki pek çok ülke; II. Dünya Savaşı’ndan sonra bağımsızlıklarını kazansalar bile birçoğu ekonomik yönden gelişememiş, etnik ya da dinsel çatışmaların içinde kalmış, birçok sosyal sorun içinde boğulmuş durumdadır.

Pek çoğu hâlâ kabile liderleri tarafından monarşi biçiminde yönetilmektedir. Yer altı ve yer üstü kaynakları zengin olsa bile, Batılı devletlerin bu kaynakları kendi çıkarları için kullanmak istemeleri, onların geri kalmalarının bir başka nedenidir.

Bütün bu olumsuzluklara karşın, pek çok Afrika ülkesi Soğuk Savaş döneminde tarafsız kalmaya çalışmış ve Bağlantısızların da girişimleriyle 1963’te Afrika Birliği Örgütü’nü (OAU) kurmuşlardır. OAU’nun çalışmalarına rağmen günümüz Afrika’sında hâlen yaşama standartları istenen düzeye ulaşmamıştır.

Afrika ülkelerinden pek çok kişi, yaşadışı yollarla riskli ve sağlıksız koşullarda Avrupa’ya ve ABD’ye mülteci olarak gitmeye çalışmaktadır.

Afrika Birliği Örgütü (OAU)

25 Mayıs 1963’te otuz iki bağımsız Afrika ülkesi tarafından kurulmuştur. Merkezi Etyopya’daki Addis Abada’dır. Örgüte daha sonraki katılımlarla üye sayısı elli dörde çıkmıştır. Örgüt, 2002’de Afrika Birliği (AU) adını almıştır. Örgütün amacı Afrika ülkeleri arasında ekonomik, politik, sosyal birlik ve dayanışmayı sağlamak, sömürge döneminden arta kalan izleri ortadan kaldırmak, BM sözleşmesine ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne uygun uluslararası iş birliğini geliştirmektir. Türkiye, Afrika Birliği’nde 2005’ten itibaren gözlemci, 2008’den itibaren “stratejik ortak” konumundadır.

Yorum yapın