1980 Sonrası Türkiye’de Sosyal ve Kültürel Alanlarda Gelişmeler

Türkiye’de bir yatay hareketlilik olayı olan köyden kente yapılan göçler, yandaki grafikte de görüldüğü gibi kent nüfuslarını arttırmıştır.

Bu durumun temel nedeni; kentlerde ekonomik yaşamın canlanması ve iş gücü ihtiyacının artmasıdır. Göç eden insanların kente uyumu kolay olmamış ve zaman almıştır.

Kent yaşamının zorlukları karşısında ortaya çıkan dayanışma ihtiyacı, aynı il, ilçe veya köyden gelen vatandaşlar arasındaki bağları güçlendirmiştir. Kültür ve dayanışma dernekleri kurularak bu alanda örgütlenmelere gidilmiştir.

Nüfusun Kent ve Kırsal Dağılımı

Kentleşme ile birlikte gecekondulaşma, 1980’lerin ve 1990’ların siyasal ve toplumsal yaşamına damgasını vuran kalıcı bir olgu olmuştur. Aynı dönemde “arabesk” olarak adlandırılan müzik türü kentlere yeni gelen kırsal kökenli kesimlerin kentle bütünleşmelerindeki zorlukları yansıtmıştır.

Arabeskte somutlanan ve kentin geleneksel ve modern ögelerini bir araya getiren yeni bir kültür, bu kesimlerin kimliklerinin oluşmasında büyük rol oynadı. Arabesk kültürü kentle bağları daha eskilere giden kesimlerce bir tehdit ve kirlenme olarak algılandı.

Uzun bir süre arabesk müziğe TRT ekranlarında yer verilmedi. Türk pop müziği, arabeskin gölgesinde kalsa da Barış Manço, Sezen Aksu ve Mazhar-Fuat-Özkan (MFÖ) gibi sanatçılar 1980 ve 1990’larda bu müziğin geniş kitlelere ulaşmasına öncülük ettiler.

1990’lar ve 2000’lerde Türk pop müziği Tarkan ile popülerleşti. Türkiye uzun yıllar boyunca katıldığı Eurovision Şarkı Yarışması’nda 2003’te Sertap Erener ile birincilik kazandı.

Klasik müzikte Suna Kan, İdil Biret, Fazıl Say ve Güher-Süher Pekinel kardeşler; halk müziğinde Neşet Ertaş, Aşık Mahsuni Şerif, Belkıs Akkale ve Arif Sağ ün kazanmış sanatçılardandır.

Türkiye’de ilk renkli televizyon yayını 1984’te, ilk özel televizyon ise Star 1 adı ile 1990’da yayına başladı. 1994’de çıkarılan Özel Radyo ve Televizyon Yasası sonrasında çok sayıda özel radyo ve televizyon açıldı.

TRT, çok farklı konulara yer vererek yayın dünyasını zenginleştirdi. 1990’larda birçok il merkezinde sinema salonu bulunmamasına karşın Türkiye’de film üretim ve izleyici sayısında önemli bir artış yaşandı. Ülkede yaşanan çeşitli sorunları ülkede yaşanan değişimle birlikte insani değerlerdeki değişimi ele alan Züğürt Ağa, Muhsin Bey, Eşkıya gibi filmler ilgi gördü.

Sorunları mizahi bir şekilde anlatan Kemal Sunal filmleri en çok beğeni toplayan filmlerden oldu. Atıf Yılmaz, Ömer Kavur, Nesli Çölgeçen, Yavuz Turgul ve Zeki Demirkubuz gibi yönetmenler ön plana çıktı. Uluslararası film festivallerinden biri olan Cannes’da Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği filmlerden “Üç Maymun” 2008’de en iyi yönetmen, “Kış Masalı” ise 2014’te en iyi film ödüllerini aldı.

Edebiyat alanında hemen her okuyucuya hitap eden bir çeşitlilik ortaya kondu. Yaşar Kemal, Murathan Mungan, Bilgesu Karasu ve Elif Şafak gibi yazarlar yabancı dillere de çevrilerek beğeni ile okunmuşlardır. Orhan Pamuk, 2006’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk Türk yazar oldu. Bununla birlikte kültürel ve sanatsal faaliyetler ile kitap, gazete ve dergi satışlarında hâlâ yeterli artış sağlanamamıştır.

Tablo 5.10: 1980-2012 Arasında Cinsiyete Göre Okuryazarlık Oranı (6 ve daha yukarı nüfus)

1980 sonrası dönemde en önemli kültürel ve sosyal atılımlardan biri de eğitim alanında olmuştur. Okuma-yazma konusunda son yıllarda önemli hamleler yapıldı. Okullaşma ve öğretmen sayısı oranlarının artışına bağlı olarak Tablo 5.10 incelendiğinde okuma- yazma oranlarının da yükseldiği görülmektedir. 1997-1998 eğitim öğretim yılında kabul edilen sekiz yıllık kesintisiz eğitim politikası eğitim sisteminde köklü değişiklikler yarattı.

İlköğretim ikinci kademe ve ortaöğretime devam sağlanırken ortaokullarda okullaşma oranı %90’a ulaştı. 2012’de çıkarılan bir yasa ile dörder yıllık kesintilerle on iki yıllık eğitim zorunlu duruma getirildi. Yükseköğretimde ise 1981’de çıkarılan Yükseköğretim Kanunu ile tüm yükseköğretim kurumları YÖK bünyesine alındı. 1982’de yürürlüğe konulan 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yirmi sekiz üniversite kurulmuştur.

Ayrıca özel üniversite statüsünde bir de vakıf üniversitesi kurulması kararlaştırılmıştır. 1990 ve 2000’li yıllar boyunca çok sayıda devlet ve vakıf üniversitesi açılmıştır. 2015 itibariyle yetmiş altı vakıf, sekiz vakıf meslek yüksek okulu, yüz dokuz devlet olmak üzere toplam yüz doksan üç üniversite eğitim vermektedir.

Daha önce mektupla öğretim yapan YAY-KUR’un görevi de Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi ile devam ettirilmektedir. Böylece yükseköğretim gören öğrenci sayısında büyük artışlar olmuştur. 2015 YÖK verilerine göre devlet üniversitelerinde toplam 5.615.293, vakıf üniversitelerinde 447.563 öğrenci eğitim görmektedir.

Ülkemizde İnternet kullanımı ilk kez 1993’te Orta Doğu Teknik Üniversitesinde (ODTÜ) başladı. Kısa sürede kullanıcı sayısının artmasıyla ülke geneline yayıldı. Millî Eğitim Bakanlığı, İnternet’in amacının dışında ve kontrolsüz kullanımını engellemek için çeşitli projeler geliştirdi. Bu bilincin kazandırılmasıyla birlikte İnternet ülkemizin kültürel hayatını zenginleştirmiştir.


1980’den sonraki yıllarda başarılı olunan bir diğer alan spor olmuştur. Özellikle halterde Naim Süleymanoğlu’nun 1988 Seul Olimpiyatları’nda aldığı altın madalya önemli bir gelişmedir.

Naim Süleymanoğlu

1992 Barcelona Olimpiyatları’nda Mehmet Akif Pirim grekoromen güreşte şampiyon oldu. 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda dört altın madalya ile otuz beşyıllık süreçte en iyi sonuç alındı, yine Mehmet Akif Pirim grekoromen güreşte, Mehmet Demir serbest güreşte altın madalya aldılar. Judoda üçüncü olan Hülya Şenyurt, Türk kadını adına ilk madalyayı kazandı.

Türkiye takım hâlinde yirmi sekiz yıl sonra ilk kez 1994 Dünya Serbest Güreş Şampiyonası’nda şampiyon oldu. Futbolda Galatasaray 2000’de UEFA, arkasından Süper Kupayı kazandı. Millî takım ise 2002’de FIFA Dünya Şampiyonası’nda ve 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda üçüncü oldu.

Elvan Abeylegesse

Türkiye Bayan Millî Voleybol Takımı 2003 Avrupa Şampiyonası’nda ikinci olarak gümüş madalya kazandı. “12 Dev Adam” lakaplı Türkiye Erkek Millî Basketbol Takımı 2010 şampiyonasında dünya ikincisi oldu. Millî Atlet Elvan Abeylegesse 2010 Barcelona’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda hem on bin hem de beş bin metrede altın madalya kazanarak büyük bir başarı gösterdi.

 

Yorum yapın