1970 Sonrası SSCB’de Politika Değişiklikleri

ABD ile nükleer silahlanma ve uzay çalışmaları konusunda rekabet edebilecek duruma gelen SSCB’de 1970’lere kadar yaşanan hızlı ekonomik büyüme, 1980’lere gelindiğinde yavaşladı. Ekonomik sıkıntılar ve demokratikleşme talepleri Sovyetleri yeni arayışlara sürükledi.

Mart 1985’te Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin (SBKP), kısa süre sonra da (Ekim 1985) devlet yönetiminin başına geçen Mihail Sergeyeviç Gorbaçov (Mihal Sergiyeviç Gorbaçov) kapsamlı bir reform başlattı.

Bir yandan siyasal sistemin yapısını değiştirerek devlet kurumlarını ve toplumu SBKP’nin hegomanyasından kurtarmaya çalışırken diğer yandan da ekonomik yapının işleyişini değiştererek ekonominin düzeltilmesine çalıştı.

Gorbaçov, Perestroika (Pirestroyka) adı verilen yaklaşım ile ekonomide yeniden yapılanmayı amaçlıyordu. Bu yaklaşımla kapitalist sistemle ilişkiye girerek belli alanlarda özelleştirmelere gitmek istiyordu. Ancak bu çalışmaları yaparken çıkarlarına dokunulacak birçok kişi ve kurumu karşısına alacağını biliyordu.

Bu yüzden olası bir müdahaleye karşı halkın desteğini alması gerekiyordu. Yapacağı reformların halk tarafından anlaşılması için Glastnost (Glasnost) adı verilen açıklık politikasına yöneldi. Glastnost ile demokratikleşme sağlanacak; özgürlükler genişletilecek, seçimlerde şeffaflık uygulanacak, parti içinde eleştiri olanakları arttırılacak, böylece ekonomide de yeniden yapılanmanın önü açılacaktı. Gorbaçov, halkın siyasi desteğini alabilmek için 1988’de çoğunluğu halk tarafından seçilen Halk Temsilcileri Kongresi’ni kurdu.

Gorbaçov, siyasi otoritesini güçlendirdikten sonra ekonomik alanda verimliliği ve üretim kapasitesini arttırıcı liberal kararlar aldı. Tüketim maddelerini attırmaya, grup ve işletmelerin özerkliğini genişletmeye, çalışanları ürettiği kadar ücretlendirmeye ve özel mülkiyetin önünü açmaya yönelik bazı kararlar aldı. “Sosyalist Teşebbüs Kanunu”nu çıkararak bazı sosyalist düşünürlerce “piyasa sosyalizmi” olarak kabul edilen bir yaklaşımla işletme yöneticilerine üretim hedeflerini ve ürün fiyatlarını belirlemede özgürlükler tanıdı.

Böylece sosyalist sistem içinde, kapitalist rekabet anlayışıyla üretimi arttırmaya çalıştı. Uluslararası ekonomik sistemle bütünleşmek isteyen Gorbaçov, Avrupa ülkeleriyle iş birliğini geliştirmek amacıyla 1987’den itibaren “Ortak Avrupa Evi” kavramını ortaya attı. Bununla Avrupa’yı ABD etkisinden kurtarmayı, Doğu Avrupa ülkelerinin uluslararası kapitalist sisteme eklemlenmesi sırasında bu ülkeler üzerindeki kontrolünü sürdürmeyi ve Avrupa ülkeleri ile ekonomik ve siyasi ilişkileri geliştirmeyi amaçlıyordu.

İç politikadaki gelişmeler Sovyet dış politikasında da etkili oldu. Gorbaçov, Kuruşçev’in başlattığı, “Barış içerisinde bir arada yaşama” politikasını bir adım daha ileri götürerek “karşılıklı bağımlılık ve uluslararası iş birliği” anlayışını benimsedi. Silahlanmanın ülke ekonomisinde yarattığı sıkıntıları gidermek için 1985’te ABD Başkanı Ronald Reagen (Ranılt Rigın) ile Cenevre Silahsızlanma Konferansı’na katıldı. 1987’de ABD ile orta ve kısa menzilli füzeleri kaldırmaya yönelik antlaşmalar imzaladı.

Aralık 1989’da Malta Zirvesi’nde ABD Başkanı George Bush (Corc Buş) ile bir araya gelerek Avrupa’da kalıcı iş birliğine yönelik kararlar aldı. Bu toplantı “demir perdenin aşağı inmesi” olarak değerlendirildi. 1989’da da ani bir kararla Afganistan’dan Sovyet birliklerini geri çekti.

Prestroika

Yeniden yapılanma (prestroika), demokratikleşme (demokratizatsiya) ve açıklık (glastnost) gereksinimi, 1 Mart 1986’da SBKP’nin 27. Kongresi’nde resmen gündeme geldi. Gorbaçov’a göre yeniden yapılanma, SSCB’deki üretim ilişkilerinin 1930’lardaki koşullar üzerine inşa edildiği ve günün koşullarına yanıt veremediği teşhisine dayanıyordu.

Yeniden yapılanmayı gerekli kılan koşullar şöyle sıralanıyordu: İktisadi bunalım, tek ülkede sosyalizmin tıkanması, SSCB’nin 1970’lerde kapitalist dünya ekonomisinin bir parçası hâline gelmesi, bürokratik planlamanın tıkanması, piyasa ilişkilerinin düzenlenmesi gereği ve diğer sosyalist devletlerin etkileri.

Bilimsel teknolojik devrimin iletişim alanında geldiği noktada SSCB’nin artık kapalı kalması mümkün değildi. Planlamanın yerini piyasanın, devlet mülkiyetinin yerini özel mülkiyetin, ulusal büyüme modelinin yerini kapitalist ekonomiyle bütünleşmenin alması amaçlandı. Ekonomik reformlar şu yollarla gerçekleşecekti: Ekonomide merkezî rehberliğin etkinliğini arttırmak, grupların ve işletmelerin özerkliğini genişletmek, bütünleşmiş iktisadi örgütler kurmak, farklı mülkiyet biçimlerini teşvik etmek. Yabancı sermayeyi çekmek için Aralık 1988’de işletmelerde Sovyet payının yüzde 51 olması koşulu kaldırıldı. İşletme gereksinimlerinin sağlanmasında gümrük kolaylıkları getirildi.

Glastnost

Açıklık ve demokratikleşme, bürokratik hegemonyayı zayıflatarak ekonomideki yeniden yapılanmanın önünü açmak için kaçınılmazdı. Açıklık için alınan önlemler şunlardı: İş yeri demokrasisi; Sovyetlerin (meclislerin) yetkilerinin arttırılarak seçimlerin demokratikleştirilmesi; parti içi demokrasinin geliştirilmesi; basına, sanata, bilime daha fazla özgürlük, eleştiriye daha fazla hoşgörü sağlanması; yasaların egemen kılınması; toplumsal örgütlenmenin güçlendirilmesi.

Bu önlemler 1988 sonlarından itibaren hızla gerçekleştirilmeye çalışıldı. Ancak açıklık politikası, Sovyet ideolojisi yerine daha sağlam bir ideoloji getirmediği için çıkar çevrelerince farklı farklı yorumlandı. Bu yorumlardan biri de Baltık ülkeleri ve Kafkaslarda görülen milliyetçilik oldu. Yeniden yapılanmayla birlikte başlatılan açıklık politikası, 1989’dan başlayarak bu politikayı başlatanları da aşarak toplumun geneline yayıldı.

 

Yorum yapın