1960 – 1983 Arası Türkiye’de Toplumsal ve Kültürel Yasam

1940’ların sonunda 20 milyonu geçen Türkiye nüfusu 1980’de 44 milyona, 2000’li yılların başlarında da 65 milyona ulaştı.

Yüksek nüfus artış hızı yanında, tarımda makineleşmeyle ortaya çıkan kırsal alandaki iş gücü fazlasının kentlere göçü, Türkiye toplumunun demografik dengelerinin değişimini hızlandırdı. Kırsal alandan kentlere göç, gecekondulaşmayla birlikte çarpık kentleşmeye yol açtı.

1960-1985 Arası Türkiye’de Kentleşme Süreci

Kentlerdeki işçi sayısındaki artış ve sendikalaşmanın büyümesi gibi yeni toplumsal davranışlar doğurdu. Bununla birlikte insanların tüketim alışkanlıkları değişmeye başladı. Modadan müziğe, edebiyattan tiyatroya kadar birçok alanda değişimler yaşandı.

İstanbul’da çarpık kentleşmeden bir görünüm

1970’lerde televizyon günlük yaşama girdi. Bu durum yaşam biçimlerinin ve tüketim alışkanlıklarının değişmesinde önemli bir rol oynadı. Televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi önce kentlerde ve pahalı olduğu için ekonomik durumu iyi olan ailelerde kullanıldı; elektrik dağıtımının Anadolu’ya yayılmasıyla birlikte bu eşyaların kullanımı yaygınlaşmaya başladı.


Türkiye’de İlk Televizyon

1970’lerde günlük yaşama giren televizyonun ilk yayını İstanbul Teknik Üniversitesinde (İTÜ), ardından 31 Ocak 1968’den itibaren Ankara’da haftada üç gün deneme yayını olarak başladı. TRT bünyesinde televizyon yayını, tek kanallı ve siyah-beyaz olarak 1970’lerde yayın faaliyetini genişletti. 1982’de ilk renkli yayını yapan TRT, 1984’te tümüyle renkli yayına geçti. 1990’da ilk özel televizyon kanalı yayına başladı.

Siyah beyaz televizyon

Edebiyat alanında 1960’larda yeni akımlar ve sanat anlayışları ortaya çıktı. Garipçiler olarak bilinen şiir akımına karşı İkinci Yeni olarak adlandırılan şairler topluluğu şiirde belirleyici oldu.

Hayal gücü, duygu, imge ve bilinçaltına önem veren bu topluluğun temsilcileri Cemal Süreya, Edip Cansever, Ece Ayhan, Turgut Uyar ve Sezai Karakoç gibi şairler oldu. Kendilerini toplumcular olarak adlandıran temsilcileri Nâzım Hikmet, Ahmed Arif, Hasan Hüseyin Korkmazgil ve Rıfat Ilgaz olan şairler topluluğu da döneme damgasını vurdu.

Rıfat Ilgaz

Ayrıca herhangi bir gruba dâhil edilmeseler de Can Yücel, Hilmi Yavuz, Necip Fazıl Kısakürek gibi yazar ve şairler bu dönemde değişik konularda ürün verdiler.

Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Kemal Tahir gibi yazarlar daha çok kırsal kesimin sorunlarını dile getirdikleri romanlara yöneldiler. Orhan Kemal, kentlere göç eden insanların sorunlarını dile getirdi. Yusuf Atılgan, Tezer Özlü ve Oğuz Atay gibi bireyin iç dünyasına yönelen yazarlar modernist anlayışla önemli eserler verdiler.

Susuz Yaz film afişi

Mizah edebiyatında Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz geniş okur kitlesine ulaştı. Özellikle Rıfat Ilgaz’ın yazdığı, Ertem Eğilmez’in yönettiği “Hababam Sınıfı” serisi büyük beğeni topladı. Dormen Tiyatrosu ve Ankara Sanat Tiyatrosu gibi özel tiyatrolar yaygınlaştı. Haldun Dormen, Turgut Özakman ve Orhan Asena önemli tiyatro yazarlarımız arasındadır.

Toplumsal sorunları mizahi bir anlatımla ele alan filmlerde Kemal Sunal, Şener Şen, Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Adile Naşit gibi sanatçılar ön plana çıktı. 1963’te Metin Erksan tarafından çekilen “Susuz Yaz” filmi Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” ödülünü aldı. Öte yandan politik sinemaya örnek olabilecek filmler de yapıldı. Yılmaz Güney’in birçok uluslararası ödül alan filmi “Sürü” bu alanda önemli bir yapıttır.

Dönemin çok tutulan grubu Moğollar

Bu filmlerin yanında, Malkoçoğlu, Tarkan, Kara Murat gibi tarihî olay ve kahramanları konu alan filmler de yapıldı. Cüneyt Arkın ve Kartal Tibet bu alanda birçok filmde rol aldılar. Toplumsal değişimden etkilenen bir diğer alan da müzik oldu. Bu alanda en çok dinleyici kitlesine ulaşan müzik arabesk anlayışı oldu. Göç sonrası kente gelen insanların duygu ve düşüncelerini ele alan eserler okuyan Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ve İbrahim Tatlıses gibi dönemin ünlü sanatçıları kentlerin varoşlarında dinlenir oldu.

Bunun yanında yabancı parçalara Türkçe sözler yazılarak bestelenen “aranjman” türü müzik de önemli dinleyici kitlesine kavuştu. Cem Karaca ve Erkin Koray gibi sanatçılar Batı müziği tarzında popüler eserler verdiler. Moğollar Grubu ve Barış Manço ise zengin folklorik ezgileri ileri teknikle birleştirerek Anadolu-rock adı verilen müzik akımının başlamasında ve gelişmesinde etkili oldular.

 

Yorum yapın