İslam ve Hukuk İlişkisine Hızlı Bir Bakış

İslam Hukukunu ve Mahiyeti

İslam hukuku, fıkıh kavramı ile ifade edilir. Fıkıh, kelimesi sözlükte “bir şeyi bilmek, iyi ve tam anlamak, derinlemesine kavramak” manasına gelir. Terim olarak ise “kişinin günlük hayatında faydasına ve zararına olan şeyleri bilmesidir” şeklinde tanımlanmıştır.

Fıkıh usulü ise, fıkıh ve usul kelimelerinden meydana gelen bir tamlamadır. Usul “asl” kelimesinin çoğuludur. Temel, esas, kök ve dayanak anlamlarına gelir. Fıkıh ilminde kaide ve delil anlamına gelir. Terim olarak fıkıh usulü, fakîh denilen fıkıh bilginlerinin pratik hukuki meselelere ilişkin hüküm çıkarma yöntemlerini belirlemeyi hedefleyen bir ilim dalıdır.

Fıkıh ve fıkıh usulü alanında öne çıkan ön önemli isimlerden biri Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife diğeri de İmam Şafii’dir. İmam Şafii’nin fıkıh usulü alanında yazdığı “er-Risale” adlı eser günümüze de kadar gelmiş ve Türkçe tercümesi yapılmıştır.

İslam Hukukunun Temel İlkeleri

İslam hukukunun temel ilkeleri: Tekliflerde kolaylık, helallerde genişlik, adaletin gözetilmesi, suçun şahsiliği, suç ve ceza arasında doğru orantı, kamu yararının gözetilmesidir.

İslam Hukukunun Kaynakları

İslam hukukunun kaynakları en temelde Yüce Allah’ın (c.c.) kitabı, Kur’an-ı Kerim ve O’nun elçisi son peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sünnetidir. Bunların yanında ‘‘icma ve kıyas’’ İslam hukukunun asıl kaynaklarıdır.

İcma; Hz. Peygamberin (s.a.v.) vefatından sonra aynı dönemde yaşayan müçtehitlerin dinî bir konunun hükmü hakkında görüş birliği içinde olmalarıdır. Kıyas ise, kitap, sünnet veya icmada açık hükmü olmayan bir mesele hakkında aralarındaki ortak illet nedeni ile yine bu kaynaklardan birinde yer alan benzer bir hükmü vermektir.

Hukuk ile Ahlak Arasındaki İlişki

İslam hukuku, Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarına uygun olarak bireysel ve toplumsal hayatı düzenlemeyi amaçlar. Kişiyi dünya ve ahiret hayatında iyiye, güzele ve doğruya ulaştırmayı hedefler.

Ahlak da bu hedeflere ulaşmayı öngörür ancak ahlakın vicdanlara hitap eden yönü ağır basarken hukukun dışsal yaptırım gücü ve cezaları ön plana çıkar.

Yorum yapın