İslam Ahlakının Gayesi ve Konusu Nedir?

İslam kelimesi sözlükte “kurtuluşa ermek, boyun eğmek, teslim olmak, barış yapmak” anlamlarına gelir. Terim olarak ise Yüce Allah (c.c.) tarafından gönderilen son peygamber Hz. Muhammed (s.av.) tarafından tebliğ ve beyan edilmiş, kıyamete kadar bütün insanlara hitap ederek inanma ve yaşamada doğru yolu gösteren dinin adıdır.

İslam, Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından tebliğ edilirken bizzat kendisi tarafından uygulanmış ve bu uygulamaya büyük bir insan kitlesi iştirak ederek şahit olmuş; daha sonra bu şehadet benzer bir şekilde nesilden nesle, hiçbir kesintiye uğramadan nakledilmiştir.

İslam Ahlakının Gayesi ve Konusu

İslam, aynı zamanda ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem’den (a.s.) beri peygamberler aracılığıyla gönderilen ilahi dinlerin ortak adıdır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de “Şüphesiz Allah katında din İslam’dır.”(Âl-i İmrân suresi, 19. ayet.) buyrularak ifade edilmiştir.

İslam dini evrensel bir dindir. İslam dini iman, ibadet, muamelat ve ahlak alanlarından oluşur. Ahlak, bütün bu alanlardaki temel ilkelerin bir hayat tarzına dönüşmesidir.

Ahlak kelimesi Arapça “hulk” (veya huluk) kelimesinin çoğuludur. Hulk; din, tabiat, huy ve karakter gibi manalara gelir. Kavram olarak ise insanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi nitelikler, huylar ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışlar bütünüdür. Ahlak, insanda gelip geçici bir hâl olmayıp onun manevi yapısında yerleşen, bir meleke halini alan yatkınlık ve kabiliyetler bütünüdür.

Ahlak, davranış düzenidir. Her insan az veya çok bir düzen içerisinde hayatını sürdürmek zorundadır. Bu yüzden ahlâk, insan hayatının zorunlu bir boyutu, tamamlayıcı bir parçasıdır. Ahlâk ilmi, bir kurallar ilmidir; İnsanların dinî, şahsî, ailevî ve toplumsal yaşayışlarında uymaları gereken kaide ve kanunları belirler.

Ahlak, bir değerler ilmidir ve dolayısıyla davranışlara atfedilen değerlerin mahiyetini, ölçüsünü ve kaynağını araştırır; iyi fiilleri yapmayı ve kötü fiilleri terk etmeyi emreder. Ahlak, insanı düşünüp taşınmaya, herhangi bir baskı ve zorlamaya gerek kalmaksızın, görevi olduğuna inandığı işleri rahatlıkla ve memnuniyetle yapmaya sevk eder.

Ahlak kavramı, insanın karakterini, huyunu, davranışlarını içeren ve her insanda olumlu veya olumsuz, iyi veya kötü olarak var olan bir özelliktir. İnsanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi nitelikleri, huyları ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışlar bütünüdür. Her insanın ahlakı vardır. Ahlak, iyi veya kötü huy ve karakterlerin tamamını içerir. Başka bir ifadeyle insanın fazilet (erdemler) ve rezaletleri (kötü özellikler) ahlakın kapsamı içerisine girer.

İslam düşüncesinde ahlak kelimesi ile “edeb” kelimesi çoğu zaman aynı anlamda kullanılmıştır. Edeb, davet, incelik ve kibarlık gibi anlamlara gelir. Bir toplumda örf, adet ve kural hâlini almış iyi tutum ve davranışlar veya bunları kazandıran bilgi anlamında kullanılır.

İslami literatürde edep terimi ilk dönemlerden itibaren özel davranış alanları hakkında kullanılmıştır. Ahlak ise tutum ve davranışların kaynağı mahiyetindeki ruhi ve manevi melekelerle, insanın ruhi olgunluğunu sağlamaya yönelik bilgi ve düşünce alanını ifade eder.

Ahlak ile ilgili kavramlardan biri de “hilim” kavramıdır. Hilim, akıllı ve kültürlü olmakla kazanılan, beşeri münasebetlerde hoşgörülü, bağışlayıcı ve medeni davranışlar sergilemeyi sağlayan ahlaki erdemi ifade eder. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde Eşec el-Abdi(r.a) adlı sahabiyi överken şöyle demiştir: “Sende Allah’ın sevdiği iki haslet vardır; bunlardan biri hilim, diğeri de teennidir.”( Ebu Davud,”Edeb”, 149)

Erdem, ahlaki bakımdan üstün ve değerli görülen niteliklerin genel adıdır. Her toplumda takdir edilen, her ilahi din tarafından insanlara tavsiye edilen doğruluk, adalet, iyilikseverlik, ölçülülük, cesaret, alçakgönüllülük, kanaatkârlık, merhamet, sevgi gibi ahlaken övülen ve öğütlenen niteliklere genel olarak “erdem” denir. Erdem anlamına gelen fazilet ve onun zıddını oluşturan rezilet terimleri İslam ahlakının en temel kavramlarını oluşturur.

Yüce Allah (c.c.), Hz. Muhammed’i (s.a.v.) insanlığa en güzel örnek olarak göndermiştir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur; “Andolsun, Allah’ın Resulünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab suresi, 21.ayet) Peygamberimiz (s.a.v.) doğruluk, adalet, merhamet, yardımlaşma, sabır, güven, kardeşlik, komşuluk, fedakârlık gibi hayata yön veren bütün davranışlarda insanlığa örnek olmuştur. Onun ahlakını Yüce Allah(c.c) Kalem suresinin 4. ayetinde şöyle ifade etmiştir; “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.”

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yüce ahlakı, Kur’an ahlakıdır. Nitekim Hz. Aişe (r.anha.), kendisine Peygamberimizin(s.a.v) ahlakını soran bir sahabiye “Onun ahlakı Kur’an’dı.

”( Müslim, Müsafirîn,139.) diye cevap vermiştir. Peygamberimiz de (s.a.v.) “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.”(Muvatta, Hüsnülhuluk, 8) buyurarak gönderiliş amacının ahlaklı bireyler ve ahlaklı toplumlar oluşturmak olduğunu açıklamıştır.

İslam ahlakının gayesi, insanın hayır yönündeki davranışları tercih etmesini ve şer olan davranışlardan kaçınmasını sağlamaktır çünkü insanın fiilleri, sonuçları itibariyle hayır veya şer olarak değerlendirilir. İslam ahlakı, insan davranışlarını güzelleştirmeyi, insanı doğruya ve iyiye yönlendirmeyi amaçlar. Kötülüklerden kaçınıp iyiliklere yönelmesinin insanda bir meleke haline gelmesini amaçlar. Kısaca İslam ahlakı insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamayı gaye edinir.

İslam ahlakının konusu, insanın düşünce ve davranışlarıdır. İnsanın duygu, düşünce ve davranışları iyi veya kötü olarak bir değer ifade eder. Nitekim varlıklar içerisinde düşünce ve davranışları iyi ve kötü olarak değer ifade eden tek varlık insandır.

İslam ahlakının konusu iyi ve kötü huy ile davranışların ne olduğudur. Allah(c.c.) tarafından insanın fıtratı iyi ve kötü davranışları  yapabilme  kabiliyetinde  yaratılmıştır. Akıl ve irade verdiği insanın kendisine tercih imkânı sunmuştur. Bu konu bir ayette şöyle belirtilmiştir: “Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.” (Şems suresi, 7-9. ayetler)

Başka bir ayette ise “Biz ona iki göz vermedik mi? Bir dil ve iki dudak. Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) gösterdik.”(Beled suresi, 8-10.ayetler) buyrulmaktadır.

Yorum yapın