Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Mudanya Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından sonra TBMM Hükûmeti, Boğazlar ve Doğu Trakya Bölgesi’ni İtilaf Devletlerinden savaşmadan geri almıştı.

Bundan sonra kalıcı bir barışın sağlanması için yapılacak görüşmelere sıra gelmişti. Atatürk, barış görüşmelerinin İzmir’de yapılmasını istiyordu. Bu sayede Yunanlıların Anadolu’ya verdikleri zararı bütün dünyaya göstermiş olacaktı.

Ancak İtilaf Devletleri bu öneriyi kabul etmeyerek görüşmelerin tarafsız bir ülke olan İsviçre’nin Lozan kentinde yapılmasını istediler. Sonuçta uluslararası antlaşma kurallarına uygun olarak İsviçre’nin Lozan kentinde konferansın düzenlenmesi taraflarca kabul edildi.

İtilaf Devletleri, Lozan’da toplanacak Lozan Barış Görüşmeleri’ne TBMM Hükûmeti ile birlikte Osmanlı Hükûmetini de davet etmişlerdi. Bu sayede Türk heyetleri arasında ikilik çıkararak istedikleri sonuçları elde edebileceklerini düşünüyorlardı.

Osmanlı Hükûmeti bu konferansa İtilaf Devletlerinin daveti üzerine katılmak istediğini TBMM Hükûmetine iletmişti. Bunun üzerine TBMM’de yapılan görüşmeler sonucunda saltanat kaldırılmıştı. Böylece Lozan Barış Görüşmeleri’ne millî egemenliği temel alan TBMM Hükûmetinin katılması sağlanmış oldu.

Lozan Barış Görüşmeleri’ne katılan devletlerin beklentileri birbirinden çok farklıydı. İtilaf Devletleri, Lozan’ı Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmiş ve Sevr Antlaşması’nı imzalamış bir devletin Yunanistan ile olan sorunlarının görüşüleceği yer olarak kabul ediyordu.

Oysa Türk tarafı, Lozan’ı bağımsızlık savaşını kazandıktan sonra dünya devletleri ile eşit şartlarda yaşama hakkı talep edeceği, Misakımillî sınırlarını diğer devletlere kabul ettirebileceği yer olarak görüyordu. Türkiye, Lozan’da, Birinci Dünya Savaşı’nın galip devletlerinin hemen hemen hepsini karşısında buldu.

Ancak yeni Türkiye, yenilgiyi kabul ederek Sevr Antlaşması’nı imzalamış olan Osmanlı Hükûmeti değildi. Dört yıla yakın süren bir mücadele sonucunda millî egemenliğe dayalı bir devlet kurarak gücünü bütün dünyaya göstermiş yeni bir Türkiye idi.

TBMM Hükûmeti, Lozan Konferansı’na Mudanya Ateşkes Anlaşması sırasında göstermiş olduğu başarılarından dolayı İsmet İnönü başkanlığında bir heyet göndermişti. Lozan’a ulaşan Türk heyeti, karşısında yer alan devletlerle tek başına mücadele edeceğini çok iyi biliyordu. Bu nedenle Lozan’da asla taviz verilmeyecek iki konu tespit edilmişti. Bu konular aşağıda verilmiştir:

  • Doğu Anadolu Bölgesi’nde planlanan Ermeni Devleti’nin kurulmasına kesinlikle izin verilmeyecek.
  • Türk ekonomisinin gelişimine engel olan kapitülasyonlar uygulamadan kaldırılacak.
Dışişleri Bakanı İsmet İnönü, Türk heyetiyle birlikte Lozan’da (1922)

İtilaf Devletlerinin amacı; savaş tazminatları almak, kapitülasyonları devam ettirmek ve Türk Devleti’nin tam bağımsızlığını önlemekti. Lozan Barış Görüşmeleri, 20 Kasım 1922 tarihinde başladı. Bu görüşmelere TBMM Hükûmeti, İngiltere, Fransa, Japonya, Romanya, Yunanistan, Sırp-Hırvat ve Sloven Devleti delegeleri katıldı. Boğazlarla ilgili konuların görüşülmesi sırasında Sovyetler Birliği ve Bulgaristan delegeleri de görüşmelerde yerini aldı.

ABD ise Lozan Görüşmeleri’nde gözlemci devlet olarak bulundu. Lozan Konferansı’nda Lord Curzon (Kurzon), İngiltere’yi; o dönem Rusya büyükelçisi olan Barer (Bare), Fransa’yı; Venizelos ise Yunanistan’ı temsil ediyordu. Aynı zamanda diğer devletlerin deneyimli diplomatları ve teknokratları da görüşmelere katıldı. İngiltere, Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından itibaren üstlendiği İtilaf Devletleri adına hareket etme görevini bu toplantıda da sürdürdü.

Lozan Barış Görüşmeleri’nde aktif devlet olarak görüşmeleri kendi inisiyatifinde devam ettirmek istiyordu. İngiltere takındığı politik tavırla Türk tarafının vermiş olduğu şanlı Millî Mücadele’yi yok sayıyor, Türkleri savaştan yenilerek çıkmış gibi göstermek istiyordu.

Lozan Barış Görüşmeleri ilk günden itibaren sert ve uzun tartışmalara neden oldu. İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti’nden elde ederek yüzyıllardır sürdürdükleri ayrıcalıkları ve Orta Doğu’daki çıkarlarını kaybetmek istemiyorlardı. Bu nedenle birçok alanda anlaşma sağlanamadı. Bu konuların en önemlileri şunlardır:

  • Osmanlı borçlarının tamamının ödenmesi
  • Düyunuumumiye’nin devam etmesi
  • Kapitülasyonların kaldırılması
  • Yunanistan’a savaş tazminatı ödenmesi
  • İstanbul’un boşaltılması ve Boğazlar meselesi
  • Irak sınırı ve Musul – Kerkük meselesi

Yapılan görüşmeler sırasında Türk milleti adına İsmet Paşa delegelere, Misakımillî Kararları’ndan vazgeçilemeyeceğini, vatanın bütünlüğünü ve tam bağımsızlığını koruyacaklarını açıkladı. İsmet Paşa, bu tarihî konuşmasını şu sözleriyle sürdürdü:

“…Çok ıstırap çektik, çok kan akıttık. Bütün medeni milletler gibi hürriyet ve bağımsızlık istiyoruz…” (www.atam.gov.tr)

İsmet Paşa’nın bu sözleri konferansa katılan devletlerin delegeleri tarafından tepkiyle karşılandı. İtilaf Devletlerinin sorunların çözülmesi yerine yeni problemler çıkarmaları üzerine barış görüşmeleri yarıda kesildi (4 Şubat 1923).

Lozan Barış Görüşmeleri’nin yarıda kesilmesi üzerine Mustafa Kemal dâhice bir planı devreye soktu. Türkiye ( İzmir) İktisat Kongresi’ni toplayarak Misakıiktisadi Kararları’nın alınmasını sağladı. Böylece TBMM Hükûmeti ekonomik konularda daha güçlü bir hâle geldi. Türk ordusu, Mustafa Kemal’in emriyle Boğazlar ve Musul üzerine bir askerî harekât düzenlemek amacıyla hazırlıklara başladı. Bu gelişmeler karşısında İtilaf Devletleri, Türk heyetini Lozan Barış Görüşmeleri’ne yeniden davet etti.

Lozan Barış Görüşmeleri’nin önemi ile ilgili Atatürk’ün aşağıdaki sözlerini okuyalım.

“Lozan Konferansı basit bir sorunu çözmekle uğraşmıyor. Yeni Türkiye Devleti’nin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3,5 yıllık sorunlarını çözmekle uğraşmıyor. Lozan Konferansı başlangıcı pek eski olan bir mücadelenin derin safhalarını çözümleyerek bunu halletmeye çalışıyor. Hiç kuşku yok ki karışık bir dengeyi apaçık bir sonuca iletmek kolay değildir. Özellikle karışık hesapların yapıcısı da biz değiliz. Karşımızdakiler yalnız bizimle ilgili hesapları sormak gibi iyi, hakçı ve insancıl bir düşünceye sahip olsalardı, sorun iki günde biterdi. Ama öyle işe başladılar ki yüzyılların birikimi olan sorunları bizden soruyorlar.” (Arı İnan, Düşünceleriyle Atatürk, s. 236.) (Düzenlenmiştir.)

Lozan Barış Görüşmeleri 23 Nisan 1923 tarihinde yeniden başladı. Üç ay süren görüşmelerin sonunda 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalandı.

Lozan Barış Antlaşması’na göre sınırlarımız

Sevr Antlaşması ve Lozan Barış Antlaşması’nın Karşılaştırılması

Yorum yapın