Türklerin Müslüman Olmaları

Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleri, İslam tarihi ve dünya tarihi açısından neticeleri itibariyle çok önemlidir. Çünkü Türkler İslamiyet’i küçük bir grup olarak değil, bir millet olarak; silah zoruyla değil, gönül rızasıyla benimseyerek İslam medeniyetine yeni bir hayat verdiler.

Büyük çoğunluğu göçebe bir yaşam süren Türkler, zaman içerisinde değişik inançlara mensup birçok toplumla temasta bulunmuşlar ve çeşitli inançları kabul etmişlerdir. Fakat İslamiyet’i tanıyana kadar aralarında tam olarak bir din birliğinden bahsedilemez. Türklerin Müslüman olması, onlara birlik ve beraberlik içerisinde büyük bir devlet kurma ve İslam’a hizmet etme olanağı sağladı.

Emeviler zamanında İslam’ı tanıyan Türklerin tümünün Müslüman olması üç asrı geçen bir zaman diliminde gerçekleşmiştir. Bu dönemde İslam devletinin hâkimiyetine giren Maveraünnehir bölgesi Türklerle Müslümanlar için ilk tanışma alanı oldu. Emevilerin Horasan Valisi Kuteybe b. Müslim 706 yılında Maveraünnehir’i fethederek Buhara’ya ilk camiyi yaptırdı. Buhara ve Semerkant gibi büyük şehirlere Müslüman Arapları yerleştirerek bölge halkının İslam’ı tanımaları için uygun zemin oluşturdu. Ancak Emevi

yönetiminin uyguladığı siyaset, Türklerin millet olarak İslam’a girmelerini yavaşlattı. Ömer b. Abdulaziz Devri bu konuda istisna kabul edilebilir. Zira bu dönemde İslam’ın sadece Arapların değil, tüm insanlığın kurtuluşu için gönderilen bir din olduğu vurgulandı. Uygulanan barış ve etkili irşat faaliyetleri kısa sürede meyvesini verdi. Türkler İslam’ı kabul etmeye ve gönüllü olarak irşat faaliyetlerinde görev almaya başladılar.

Orta Asya'da inşa edilen ilk camilerden Buhara Camii
Orta Asya’da inşa edilen ilk camilerden Buhara Camii

Türklerin arasında İslamlaşma, din adamlarının çabalarıyla hız kazanmıştır. Özellikle Talas Savaşı’nda Türkler, Çinlilere karşı, Müslümanların yanında yer alarak sadece savaşın değil, Türk Müslüman münasebetlerinin de seyrini değiştirdiler. Artık bu savaştan sonra Türklerin yüzü İslam dünyasına dönmüştü. Abbasi halifeleri yavaş yavaş Türklerin daha kabiliyetli olanlarını devletlerinin müdafaasında görevlendirmeye başladılar.5 Abbasilerin takip ettiği doğru siyaset neticesinde Halife el-Me’mun ve el-Mu’tasım zamanlarında Maveraünnehir sakinlerinin tamamı Müslüman oldu.

Müslümanların siyasi olarak hâkimiyetleri altına almadıkları Türk halkları, sayı olarak, İslam Devleti sınırında bulunan Türklerden kat kat fazlaydı. Onların da 10. yüzyılın ortalarından itibaren büyük gruplar hâlinde Müslüman olmaya başladıkları görülmektedir.  Türklerle Araplar arasında kurulan ticari dostluklar, yüz elli yıl süren askerî mücadelelerin başaramadığı İslamlaşmayı Hazar ülkesinde mümkün kıldı.

Tüm Hazarlar Müslüman olmasa da İslam, Hazar ülkesinde yayıldı. Ticaret için Maveraünnehir’e gelen Türkler bu bölgede İslam’ı tanıma fırsatı buldular. Hazarlar ve İdil (Volga) Bulgarları da yine ticari ilişkiler vesilesi ile İslam’la tanıştılar. X. yüzyılda İdil Bulgarları, Harezmli tüccarlar vesilesi ile tanıdıkları İslamiyet’i kabul ederek İslam’ı devlet dini olarak benimsediler.


BİLİYOR MUSUNUZ?

Maveraünnehir, Orta Asya’da Seyhun ve Ceyhun Nehirleri arasında kalan bölgeye verilen isimdir. Burası, Türkistan olarak da bilinir. Türklerin İslamiyetle karşılaştıkları ilk bölgedir. Buhara, Semerkant ve Taşkent gibi şehirler önemli birer bilim ve kültür merkezi hâline gelmiştir. (bk. Yâkût el-Hamevî , Mu’cemu’l-Buldân, C 5, s. 45-46;bk. Ebu’l-Fidâ, Takvimu’lBuldân , s. 463, 483; bk. Osman Gazi Özgüdenli, “Maveraünnehir” TDV İslam Ansiklopedisi, C 28; 177-179.)


Türklerden İslamiyet’i kabul eden bir diğer devlet ise Karahanlılardır. Göktürklerden sonra Karlukların başında hüküm sürmeye devam eden Saltuk Buğra Han sülalesi, Müslüman olarak Karahanlı Devleti’ni kurdular. Karahanlı Devleti’nin İslamiyet’i kabulü ve güzel bir üslupla dini yayma gayretleri başta komşu devletler olmak üzere birçok Türk’ün Müslüman olmasında etkili oldu. Oğuzların Müslüman olmaları da bu döneme denk gelmektedir.

Dünya tarihinin en önemli olaylarından biri olan Türklerin Müslüman olmaları, Emevi Hilafeti Dönem’inde Türk ülkelerinin fethiyle kısmen başladı. Türklerin İslam’a ilgisi Abbasi halifelerinin katkısıyla arttı. Müslümanlarla kurulan siyasi, askerî, ticari ilişkilerle ayrıca Türk memleketlerine giden din adamları, dervişler ve sufilerin çabalarıyla Türklerin İslamlaşma süreci hız kazandı. 10. yüzyılın ilk yarısından sonra Müslüman Türk devletleri ortaya çıkmaya başladı. Karahanlılar’dan sonra kurulan üçüncü Müslüman Türk devleti ise Gazneliler oldu.

Selçuklu İmparatorluğunun kurulması ve Türklerin İslam dünyasına hâkim olmalarıyla Selçuklular, İslam âleminde hem yeniden birliği sağladılar hem de İslam medeniyetine bilgi ve yetenekleriyle birçok katkıda bulundular. Yeni Selçuklu Devleti’nin kuruluşunun neticelerinden biri Anadolu’nun fethi ve Türkleşmesidir.

Tarihte kurulan 16 Türk devletinin bayrakları
Tarihte kurulan 16 Türk devletinin bayrakları

Bu hadise Malazgirt Zaferi’nin ardından büyük bir Türk nüfusunun Anadolu’ya göçmesi ile mümkün olmuştur. Anadolu’ya ikinci bir göç dalgası da Moğol İstilası nedeniyle yaşanmıştır. Bu göçlerle başlayan süreç neticesinde Selçuklular zamanında Anadolu, Osmanlılar zamanında ise Anadolu’nun bir uzantısı olan Balkanlar’da İslamiyet yayıldı.

Türklerin İslam’ı benimsemesinde pek çok unsur etkili olmuştur. Bunlardan ilki, Türklerin Göktanrı inançları ile İslamın Allah inancı arasında yakın benzerliklerin bulunmasıdır. İkincisi ise, İslam dininin Türklerin karakterleri, düşünce ve ideallerine uygun olmasıdır. Zira Türkler, inandıkları Göktanrı ile İslamiyet’teki Allah inancı arasında benzerlik kurmuşlardır. Ayrıca Türkler ahiret inancına sahiplerdi. İslamiyet’teki cihat ve cihatın ahirette sağlayacağı mükâfat, Türklerin ideallerine, alplik ülküsüne ve gaza ruhuna uygundu. Bu nedenle Türkler İslamiyeti benimsemekte çok zorlanmamışlardır.

Tüm bunların yanında, Müslümanlarla kurulan olumlu ilişkiler, onların ticaretteki güzel ahlakı, dürüstlüğü ve tanıştıkları mutasavvıfların insan sevgisi, sabır, tevekkül gibi İslam’ın ahlak ilkelerine vurgu yaparak giriştikleri tebliğ faaliyetleri de çok etkili olmuştur. Göçebe Türklerin İslamlaşmasında derviş ve erenlerin de rolü büyüktür.

Yorum yapın