Türkiye’nin Kafkasya Devletleri ile İlişkileri

Coğrafi ve ekonomik bakımdan Kafkasya, Orta Asya ve Rusya’ya giden ticaret yolları üzerindedir.

SSCB’nin dağılmasından sonra Kafkaslarda Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan devletleri kurulurken bölgede etnik çatışmalar da hızlandı ve istikrar bozuldu.

Türkiye, yeni bağımsız olan bu üç Kafkas Cumhuriyeti ile iyi ilişkiler kurmaya önem verdi. Bu ülkelerin bağımsızlığını tanıyan ilk devletlerden biri Türkiye olmuştur. Bu devletlerden Azerbaycan, Türkiye için tarihî ve kültürel özellikleri nedeniyle özel bir yere sahiptir.

( ! )

Türkiye’nin öncülüğünde 25 Haziran 1992’de Karadeniz Ekonomik İş Birliği Örgütü (KEİ) kurulmuştur. KEİ’nin merkezi İstanbul’dadır. KEİ’nin temel amacı Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerle Balkan ve Hazar Denizi ülkeleri arasında ekonomik ve kültürel potansiyelleri birleştirmek ve aralarındaki siyasal iş birliğini güçlendirmektir. Böylece ülkeler arasında barışçıl bir bağımlılık oluşacaktır. KEİ; farklı din, dil ve kültürlere sahip Karadeniz ülkelerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur.

Üyeleri arasında Türkiye’den başka Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan, Sırbistan, Moldovya, Romanya, Rusya Federasyonu ve Ukrayna bulunmaktadır. KEİ, 1999’da ticaret ve iş birliğini finanse eden ve merkezi Selanik olan Karadeniz Dış Ticaret ve Kalkınma Bankası’nı kurmuştur. (Sönmezoğlu, 2005: 384-385) (Düzenlenmiştir.)

BTC petrol boru hattı

Yapımına 2002’de başlanan, Azerbaycan petrolünün dünya pazarına taşınması konusunda önemli yeri olan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı, 2005’te tamamlanmıştır. Aynı projeye paralel olarak Güney Kafkasya Boru Hattı ile de Azeri doğal gazının Şah Deniz Projesi çerçevesinde Avrupa pazarına satışı amaçlanmaktadır.

2003’te yapılan bir antlaşma ile de hattın Yunanistan üzerinden Avrupa’ya uzatılması planlanmıştır. Doğal gaz kaynakları bakımından dünyanın dördüncü ülkesi olan Türkmenistan ile Türkmen doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Trans-Hazar Boru Hattı Projesi için Temmuz 2013’te Türkiye ile Türkmenistan arasında Aşkabat’ta Çerçeve Antlaşması imzalandı. Bu proje ile gerek AB ülkeleri gerekse Türkiye doğal gaz konusunda Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtulmayı amaçlamaktadır. Bunların yanında Türkiye, Hazar doğal gazının Avrupa’ya taşınması ile ilgili projelerde de rol almıştır. Bu konuyla ilgili yapılan NABUCCO Projesi’nin iptali üzerine Türkiye bu projenin yerine, Yunanistan ve Arnavutluk’tan geçerek Adriyatik Denizi üzerinden İtalya’ya ulaştırılması düşünülen Trans-Adriyatik Doğal Gaz Projesi (TAP) için de katkılarını sürdürmektedir.

Türkiye, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile kara bağlantısı sağlayabileceği ve Hazar enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması konusunda önemli bir konuma sahip olan Gürcistan ile de ilişkilerini geliştirmektedir. Gürcistan ordusunun ihtiyaç duyduğu subayların eğitimi konusunda bu ülkeye önemli katkıları olan Türkiye, Gürcistan-Abhazya arasındaki sorunda yer alan Askerî Gözlemci Grubu’nda (UNIMOG) temsilciler bulundurmaktadır. Türkiye 2008’de Güney Osetya Sorunu nedeniyle yaşanan Gürcistan- Rusya Savaşı’nda, ABD’nin Gürcistan’a yardım etmek için Montrö Antlaşması’nın limitlerini aşmayan ve sadece insani yardım malzemesi taşıyan küçük savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçişine izin vermiştir.

Karadeniz Ekonomik İş Birliği Teşkilatına Ermenistan’ı davet eden Türkiye, bu ülkeyi tanıyan ilk devletlerden biri olmuştur. Dış politikada iyi ilişkiler kurmak isteyen Türkiye, Karabağ bölgesindeki sorunlar ve Ermenistan’ın 1915 olaylarını sürekli uluslararası gündeme getirmesi nedenleriyle 1993’te kapatılan Alican Sınır Kapısı’nın açılması için de çalışmaktadır. Türkiye, 2013’te Ukrayna’da başlayan iç sorunlar ve Ukrayna’nın Rusya ile yaşadığı çatışmaların KEİ’ye zarar vermemesi için Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana tutum almıştır.

Yorum yapın