Türkiye’de Çok Partili Döneme Geçiş – Siyasal Yaşam

Türkiye’de Atatürk Dönemi’nde 1924’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın ve 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurulmasıyla iki kez çok partili sistem denemesi yaşandı.

Ancak çok partili yaşam, rejim karşıtlarınca suistimal edilince kısa sürede tek partili yaşama geri dönüldü. II. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte hem dünyadaki hem de Türkiye’deki gelişmeler, çok partili sisteme yeniden geçiş için uygun ortamı oluşturdu.

Milli Kalkınma Partisi’nin açılması ile ilgili gazete haberi (28 Ekim 1945)

Türkiye, II. Dünya Savaşı sonunda kurulan BM’nin elli iki kurucu üyesi arasında yer aldı. BM’nin kuruluş metinlerinde “demokrasi” önemli vurgulardan biriydi. Öte yandan Türkiye, Doğu ve Batı Bloku ayrışmasında “hür dünya” diye ifade edilen Batı Bloku’nu destekliyordu.

Türkiye, tüm alanlarda bütünsel bir kalkınma ve dünya ile eklemlenecek bir ekonomi istiyordu. Bunun için Avrupa’nın siyasal çoğulculuk anlayışı da Türkiye’de uygulanacaktı. Batı Bloku’nda kabul görmek ve desteklenmek için liberal Avrupa’nın değerlerinden olan çok partili demokrasiye geçilmeliydi.

II. Dünya Savaşı sırasında uygulanan ekonomik politikalar (Millî Koruma Kanunu, Toprak Mahsulleri Vergisi, Varlık Vergisi gibi) iktidardaki tek parti olan CHP’yi yıpratmıştı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 19 Mayıs 1945’te “Memleketin siyaset ve fikir hayatında demokrasi ilkeleri daha geniş ölçüde hüküm sürecektir.” açıklamasıyla çok partili sisteme geçileceği mesajını vermişti.

İsmet İnönü’nün bu açıklamasından hemen sonra iş adamı Nuri Demirağ’ın 7 Temmuz’da başvurusunu yaptığı Millî Kalkınma Partisi 7 Eylül 1945’te resmen kuruldu. Aynı dönemde Meclis’te, Çiftçiyi Topraklandırma Kanun tasarısı görüşülmeye başlandı.

Görüşmeler sırasında Aydın Milletvekili Adnan Menderes, Eskişehir Milletvekili Emin Sazak ve İçel Milletvekili Refik Koraltan tasarıya sert eleştirilerde bulundular. İsmet İnönü’nün “demokrasi ilkelerine daha çok yer tanınacağı”nı bildirmesinden cesaretlenen dört CHP milletvekili (Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü) 7 Haziran 1945’te “Dörtlü Takrir” adı verilen bir önerge yayımladılar.

Bu önergede anayasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının önündeki engellerin kaldırılması ve yasama organının yürütme üzerinde tam bir denetim kurması isteniyordu. Önerge milletvekillerinin çoğunluğunca reddedildi.

Buna karşın bu dört milletvekili isteklerini ısrarla sürdürünce Adnan Menderes ve Mehmet Fuat Köprülü CHP’den çıkarıldılar. Celal Bayar, partiden çıkarmaları protesto etmek amacıyla önce milletvekilliğinden sonra da CHP’den istifa etti. Bu milletvekillerinin öncülüğünde 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti (DP) kuruldu.

Celal Bayar (1883 – 1986)

Daha sonra kurulanlarla birlikte 1946’da toplam parti sayısı on üçe ulaştı. Demokrat Parti, kuruluşundan kısa bir süre sonra yapıldığı için ülke çapında yeterince örgütlenemeden katıldığı 1946 seçimlerinde Tablo 3.3’te de görüleceği gibi beklenmedik bir başarı elde etti.

Bu seçimlerde CHP 397, bağımsızlar 7 milletvekilliği kazanırken DP 61 milletvekili çıkardı. Bu arada 1948’de DP’den ayrılan, içlerinde Mareşal Fevzi Çakmak’ın da bulunduğu bir grup milletvekili Millet Partisi’ni (MP) kurunca Mecliste üç parti temsil edilmiş oldu.

CHP’nin 1950 seçim afişi

14 Mayıs 1950 seçimlerinde DP, oyların %53’ünü alarak TBMM’de 416 milletvekilliğini, CHP ise oyların %40 ile 69 milletvekilliği elde etti. 1950’de oluşan yeni TBMM ilk iş olarak Celal Bayar’ı cumhurbaşkanı seçti. Adnan Menderes başbakan oldu. DP, 1954 ve 1957 seçimlerini de kazanarak 27 Mayıs 1960’a kadar kesintisiz on yıl iktidarda kaldı.

DP’nin 1950 seçim afişi

Türkiye’de 1946 seçimlerinde ilk kez tek dereceli seçim sistemi uygulandı. 1946 seçimlerinde açık oy, gizli tasnif yöntemi uygulanırken 1950 seçimlerinde gizli oy, açık tasnif yöntemi uygulandı.

Türkiye’yi aralıksız yirmi yedi yıl yöneten CHP iktidarı, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle son buldu. CHP yirmi yedi yıllık iktidarını kaybetmenin dağınıklığını ancak 1950’lerin ortalarında aşmaya başladı.

Yorum yapın