Türk Kadınının Sosyal ve Siyasi Haklarını Kazanması

Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra Türk kadını birçok siyasal, sosyal ve ekonomik kazanımlar elde etti.

Uygar bir toplumun temelleri, ancak erkeklerin üstlendikleri görev ve sorumluluklar ile sahip olduğu hakların kadınlara da verilmesi sayesinde atılır. Bu nedenle Atatürk kadınlara gereken hakların verilmesi için çalışmalar başlatmıştır.

İlk kadın radyo spikerlerimizden Emel Gazimihal

1926 yılında Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle Türk kadını aile ortamında, iş hayatında, kültürel, ekonomik alanda söz ve karar sahibi olmuş ve zamanla erkeklerle aynı hakları elde etmiştir. Türk kadınları cumhuriyet sayesinde erkeklerin yaptıkları görevleri yapmaya başlamışlardır.

Türk kadınının elde ettiği siyasal, sosyal ve ekonomik hakları Atatürk’ün anlattıklarından okuyalım.

“… Bugün Türk kadını doktordur, operatördür, kimyagerdir, atom bilginidir, avukattır, belediyelerde üyedir. TBMM’de milletvekilidir, sanat, edebiyat hayatında en yüksek eserleri vermekte; müzisyen, ressam, mimar, sahne sanatkârı olarak dünyaya ün salmaktadır.” (Erdem, Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, C 4, s. 730.)

Yapılan yeni düzenlemelerle Türk kadını, günümüzde öğretmen, doktor, mühendis, yargıç, gazeteci, avukat, subay vb. hemen her iş kolunda görev yapmaktadır. Türk kadını Birinci Dünya Savaşı’nda ve Kurtuluş Savaşı’nda erkeğiyle beraber mücadele etmiştir. Atatürk, Türk kadınının fedakârlığını şöyle açıklamıştır:

“…Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez.” (Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu, Atatürkçülük, s. 216.)

Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en önemli özelliklerinden biri de erkek ve kadının aynı ölçüde siyasal çalışmalara katılımlarını sağlamak olmuştur.

Dünya nüfusunun yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Kadınların ekonomik ve kültürel alanlarda yetişmesi, söz ve karar sahibi olması dünya medeniyetine önemli katkılar sağlayacaktır. İşte bunun için kadının yasalar karşısında erkeklerle eşit haklara sahip olması gereklidir.

Türk kadınının ilk kez oy kullanması (1935)

Türk kadını Atatürk sayesinde dünyadaki birçok ülkeden önce sosyal, siyasal ve ekonomik haklarını elde etmiş ve kullanmaya başlamıştır. Türk kadınlarının siyasal hayatta da etkin görevler üstlenmelerini isteyen Atatürk, bunu sağlamak için çalışmalar başlattı. İlk aşamada 3 Nisan 1930 tarihinde kadınlara, belediye seçimlerine katılma hakkı verildi. Daha sonra kadınların muhtarlık seçimlerine katılması sağlandı (1933).

Son olarak 5 Aralık 1934 tarihinde Anayasa’da yapılan bir değişiklikle Türk kadınına milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. Böylece siyasal yaşamda kadın-erkek eşitliği sağlanırken seçme ve seçilme hakkını elde eden Türk kadını, devlet yönetiminde söz ve karar sahibi oldu. Türk kadını yüzyıllardır özlemini çektiği haklara sahip olmada en azimli, inançlı ve güçlü desteği Atatürk’ten almış ve bazı çağdaş ülke kadınlarının önüne geçmiştir.

Yapılan yenilik hareketleri ile Türk toplumunda kadın-erkek eşitliği yolunda önemli adımlar atılmıştır. Türkiye’nin çağdaşlaşmasına ve kalkınmasına kadın erkek her bireyin katılımı sağlanmıştır. Türk kadınları, Atatürk’ün kendilerine olan güvenine layık olabilmek için haklarını sonuna kadar kullanmalıdır. Atatürk’ün emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni onun istediği gibi ilelebet yaşatmak için erkeklerle el ele çalışarak onun gösterdiği yolda taviz vermeden yürümelidir. Atatürk, Türk kadınlarının hiçbir alanda Avrupalı kadınlardan geri kalmayacağına dair inancını şu sözleriyle belirtmiştir:

“Ben, saygıdeğer hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, tersine pek çok yönde onların üstüne çıkacak bilgi ve kültürle donanacaklarına asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle inananlardanım.” (Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 228 – 229.)

Seçme ve seçilme hakkı hangi ülkede ne zaman verildi?

Türk kadınına sosyal, siyasal ve kültürel alanda hakların verilmesi çağdaş dünyada olumlu karşılandı. Bu nedenle Uluslararası Kadınlar Birliği, on ikinci kurultayını Türkiye’de yapmaya karar verdi. Bu uluslararası kurultayda,Türk kadınına siyasal hakların verilmesini sağlayan Atatürk’e bir teşekkür telgrafı gönderildi.

Atatürk de bu telgrafa verdiği cevapta şunları söylemiştir:

“Siyasal ve sosyal hakların kadınlarca kullanılmasının, insanlığın mutluluğu ve prestiji bakımından gerekli olduğuna inanmaktayım.” (Prof. Dr. Yücel Özkaya, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatı, s. 529.)

Atatürk’ün öncülüğünde Türk kadını; siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda bundan önceki dönemlerle kıyaslanmayacak kadar önemli haklar elde etmiştir. Eğitim hakkı, kadın-erkek eşitliği, kadının aile içindeki rolü, kadının çalışma hayatına katılması, seçme ve seçilme hakkı gibi haklar bunların başlıcalarıdır.

Yorum yapın