Türk İslam Devletlerinde Bilim

Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra kendilerini gelişmiş bir İslam kültürü içinde buldular; Türk-İslam devletlerinin hükümdarları, İslam kültürünün daha da ileri gitmesi için her türlü gayreti gösterdiler.

Bilim adamlarını himayeleri altına alıp bilimsel çalışmaları destekleyerek bilimin gelişmesi için gerekli ortamı hazırladılar. Bu dönemde medreselerden değerli bilim adamları yetişti Medreselerde İslami bilimlerin yanında tıp, astronomi, matematik, kimya, tarih ve coğrafya dersleride okutuldu.

Türk İslam Devletlerinde Bilim

Karahanlılar döneminde Semerkant, Buhara, Kaşgar en önemli bilim ve kültür merkezi hâline geldi. Karahanlılar ilmî çalışmaları destekleyip öğrencilere burs vererek eğitimi yaygınlaştırmaya çalıştılar. Gazneliler döneminde eğitim ve öğretim kurumları olarak birçok medrese açıldı. Gazneliler Devleti hükümdarlarından Sultan Mahmut zamanında Nişabur’da kurulmuş olan medreseler dönemin en ünlü medreseleri arasındaydı. El Bîrûnî Hindistan’ın tarihi ve coğrafyası hakkında bilgiler veren kitabını bu dönemde yazdı. Bazı eserlerini de Sultan Mahmut adına yazmıştır.

Selçuklu topraklarındaki Bâtınîlerin yıkıcı propagandalarını etkisiz kılabilmek için bilgili insanlar yetiştirme ihtiyacı doğdu. Ayrıca, devlet içindeki din adamı ihtiyacını karşılamak İslamiyet’i yeni benimsemiş göçebe Oğuz topluluklarının dinî inançlarını pekiştirmek için de medrese açma gereği duyuldu. Her alanda gelişen devlet için yetişmiş memurlara duyulan ihtiyaç ve yetenekli yoksul öğrencileri topluma kazandırma düşüncesi, Selçukluları medreseler açmaya yöneltti.

İlk Selçuklu medresesi Tuğrul Bey zamanında Nişabur’da açıldı. Alp Arslan zamanında Vezir Nizamülmülk Bağdat’ta Nizamiye Medresesini kurdu (1066). Nizamiye Medresesi’nde eğitim ve öğretim sistemli bir programa bağlanmıştı. Dinî ilimlerin dışında matematik, felsefe, dil ve edebiyat gibi dersler de veriliyordu. Bu yüzden bu medrese, dünyanın ilk üniversitesi sayılır. Bağdat Nizamiye Medresesi’nden sonra Belh, Nişabur, Herat, İsfahan, Basra ve Merv’de pozitif bilimlere önem veren medreseler açıldı. Devrin önde gelen bilim adamları bu medreselerde görev aldı.

Selçuklu medreselerinde müderrislerin (öğretim elemanları) ilmî özgürlükleri vardı. Bu medreselerde görev yapan müderrislerin çoğu, zamanın bilim otoritesi sayılan kişilerdi. Bunlardan Şirazî, Cüveynî, Gazali ve Feridüddin Attar en ünlüleriydi. Bu medreselerin gelir kaynaklarını vakıflar oluşturuyordu. Medreselerin çevresinde pek çok kuruluş bulunmaktaydı. Bunlar mescit, hamam, yatakhane, kütüphane ve fakir halkın yararlandığı imarethaneler (aşevleri)di.

Büyük Selçuklularda hükümdarlar ve devlet adamları fikir ve vicdan hürriyetine son derece saygı duyarlardı. Bu durum, bilim ve düşünce alanındaki gelişmelerin temel nedeni olmuştur.

Selçuklu medreseleri Türk-İslam dünyasının bilim ve fikir hayatında büyük rol oynamışlar ve yetiştirdikleri birçok bilim adamı ile dünya medeniyetinin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Ayrıca Orta Çağ sonlarında Avrupa’da gelişen yüksek okulları da etkilemişlerdir.

 

İlk Türk-İslam Devletleri Döneminde Yetişen Başlıca Bilim Adamları

Yorum yapın