Toplumsal Alanda Yapılan İnkılaplar

Atatürk, Türk toplumunu her alanda kalkındırmayı bir yaşam davası, bir var olma mücadelesi olarak kabul ediyordu.

Bu nedenle Millî Mücadele Dönemi’nde bile hukuksal alanda çalışmaların yapılmasını istiyordu. Atatürk, Türk milletinin uygar dünya ile yarışacak bir düzeye erişmesini amaç edinmişti. Bunu başarmak için toplumsal alanda da büyük değişikliklerin yapılması gerekmekteydi.

Atatürk, uygar ve refaha kavuşmuş millet olarak varlığımızı yükseltmeyi büyük bir ilke olarak kabul ediyor ve bu ilkeyi Türk milletinin dinamik bir ülküsü olarak gösteriyordu. Bu nedenle büyük önder hemen hemen bütün konuşmalarında uygarlık ve çağdaşlaşma üzerinde önemle duruyordu.

Atatürk’ün en büyük amacı çağdaş uygarlık yolunda ilerlemek ve bu alandaki gelişmemizi engelleyen kurumları ortadan kaldırmak, yerine laik ve demokratik düzeni getirmekti. Atatürk, Türk milletinin teknolojik alanda kalkınmış toplumlar arasında hak ettiği yeri almasını istiyordu.

Bunun için toplumsal yapıda önemli değişikliklerin yapılmasını gerekli görüyordu. Atatürk, yaptığı inkılaplarla toplum hayatını yeniden düzenlemek, çağdaş düzeyde bir sosyal yaşam oluşturmak ve kalkınmış ülkelerle olan ilişkileri geliştirmek istiyordu.

Atatürk, modern kıyafetli vatandaşlarla birlikte (1925)

Siyasal, sosyal, eğitim ve hukuk gibi alanlarda toplumun ilerlemesini sağlamak amacıyla bir dizi yenilik yapmak için harekete geçti. Atatürk, Türk milletini her alanda olduğu gibi kıyafet konusunda da uygar bir toplum düzeyine ulaştırmayı planlamıştı.

Kurtuluş Savaşı devam ederken büyük bir kararlılıkla eğitim seferberliğini başlatması, savaş sonunda ise Millî Mücadele’nin başkomutanının modernleşme savaşının başöğretmeni olması, bu düşüncelerin doğal bir sonucudur. Atatürk için başkomutanlık, bağımsızlığa giden yolda gerekli bir araçtı. Asıl amaç, Türk milletini uygarlığa taşıyacak başöğretmenlik göreviydi.

Türk inkılabının en büyük hedefi çağdaş uygarlık yolunda hızla ilerlemekti. Türk inkılabı, Atatürk’ün önderliğinde çağdaş düşünceyi benimseme, akılcı ve bilimsel düşünceyi temel alan bir yenileşme hareketi idi.

Türk milleti çağdaşlaşma ile birlikte doğuştan edindiği hakları kullanabilmiş, yapılan inkılaplarla kadın erkek eşit haklara sahip olmuş, ekonomik, sosyal, kültürel açıdan huzurlu ve kalkınmışlık düzeyi yüksek bir toplum olma yolunda önemli adımlar atmıştır.

Türk milletinin mutluluğunu kendi mutluluğu olarak gören, kendini onun hizmetkârı olarak değerlendiren Atatürk’ün aşağıdaki sözleri ulusumuzun uygarlık yolunda ilerlemesine hız ve esin kaynağı olmuştur.

“Yaşamanın şartı, uygarlık yolunda yürümek ve başarıya ulaşmaktır. Bu yol üzerinde ilerlemeyi değil de geriye bağlılığı benimseyenler, böyle bir bilgisizlik ve gafl ette bulunanlar, evrensel uygarlığın coşup akan seli altında bir gün boğulmaya mahkûmdurlar.” (Kemal Kahramanoğlu, Atatürk Aydınlığı, s. 194.)

“Millet açık olarak bilmelidir ki; medeniyet öyle bir ateştir ki ona yabancı kalanları yakar, yok eder. İçinde bulunduğumuz medeni ailede layık olduğumuz aşamaya gelecek ve onu koruyup daha da yükselteceğiz. Refah, mutluluk ve insanlık bundadır.” (Naci Kasım, Gazi’nin Hayatı, s. 193.)

Atatürk’ün çağdaşlaşma ülküsü, Türk tarihinden, milletin yazgısını karartan olaylardan, edinilen derslerden, Anadolu insanının özlem ve beklentilerinden, ülke şartlarından, ülkenin ve milletin geleceğini güvence altına alma isteğinden doğmuştur. Onun yaptıkları, milleti ve ülkeyi bütünüyle kavrayan modern bir toplum ve devlet yapısına yönelik bir uygulamalar bütünüdür.

Atatürk, Türk milletini çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmayı amaç edinmiştir. Bunu başarmak için toplumsal alanda da büyük değişikliklerin yapılmasını gerekli görmüştür.

Yorum yapın