Tekâlif-i Milliye Emirleri Nedir?

Türk ordusunun Sakarya Irmağı’nın doğusuna çekilmesi bütün Anadolu’da büyük bir şaşkınlık yarattı.

Bu olay, Ankara’da büyük tartışmalara ve heyecana neden oldu. Bu geri çekiliş, kamuoyunda derin bir üzüntüye yol açtı. TBMM’yi Kayseri’ye taşımayı önerenler,

Türkiye Büyük Millet Meclisinin sonunun geldiğini sananlar, orduyu ve Mustafa Kemal’i eleştirenler ortaya çıktı. İşgal kuvvetleri ile daha etkin ve güçlü bir mücadele için çözüm yolları aranmaya başlandı.

Bu amaçla Büyük Millet Meclisi, kabul ettiği bir yasa ile kendisine ait yetkilerini ve başkomutanlık görevini üç ay süreyle Mustafa Kemal Paşa’ya devretti. Kabul edilen bu yasa ile Mustafa Kemal Paşa, 5 Ağustos 1921 tarihinde üç aylık bir süre için Başkomutanlık görevine atandı.

TBMM bu kararı ile bütün yetkilerini geçici bir dönem için Mustafa Kemal Paşa’ya bıraktı. Böylece onun vereceği bütün emirler yasa hükmünü taşıyacaktı.

Meclisin çoğunluğunun gösterdiği güvene teşekkür eden Mustafa Kemal, TBMM Başkanlığına bir önerge verdi. Bu önergeyi okuyalım.

“Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Meclis sayın üyelerinin genel olarak beliren istek ve dilekleri üzerine başkomutanlığı kabul ediyorum. Bu görevi, kendi üzerime almaktan doğacak yararların çarçabuk elde edilebilmesi, ordunun maddi ve manevi gücünün en kısa zamanda arttırılıp pekiştirilmesi ve yönetimin bir kat daha sağlamlaştırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin haiz olduğu yetkilerini fiilen kullanmak koşuluyla üzerime alıyorum. Yaşadığım sürece ulusal egemenliğin en gerçek bir hadimi olduğumu, ulusa bir kez daha göstermek için bu yetkinin üç ay gibi kısa bir süre ile sınırlandırılmasını dilerim.” (Prof. Dr Ergün Aybars, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-1, s. 264.)

İmalatıharbiye silah fabrikasında mermi yapımında çalışan çocuklar

Başkomutanlık görevini üstlenen Mustafa Kemal Paşa, bu yetkileri aldıktan sonra ilk olarak ordunun gereksinimlerini sağlamak için 7-8 Ağustos 1921 tarihinde Tekâlif-i Milliye Emirleri (Millî Yükümlülükler Buyrukları) adı verilen bir dizi emirler yayımladı.

Bunun üzerine Türk halkı her evden bir takım çamaşır, bir çift çorap, bir çift çarık verdi. Fakat ordunun bunlardan daha fazlasına ihtiyacı vardı. Millet el ele vererek gereken bütün desteği sağlamaya devam etti. Halk genç yaşlı, çoluk çocuk demeden cepheye cephane ve yiyecek taşıdı. Böylece dayanışmanın, millî birlik ve beraberliğin en güzel örneğini sergiledi.

Askerlerimize sınırlı imkânlarıyla yemeni hazırlayan yemeniciler esnafı

Tekâlif-i Milliye Emirleri’nin bazıları aşağıda verilmiştir:

  • Her ilçede bir Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.
  • Her aile birer kat çamaşır, birer çift çorap ve çarık verecek.
  • Bu komisyonlar Başkomutan’ın emriyle halkın ve tüccarın elinde bulunan, askerin ihtiyaçlarına yarayacak malların yüzde kırkına, bedeli sonradan ödenmek üzere el koyacak.
  • Yine bu komisyonlar, aynı amaç ve şartlarla halkın ve tüccarın elinde bulunan yiyecek maddelerinin yüzde kırkına el koyacak.
  • Taşıt sahipleri ayda bir defa olmak üzere yüz kilometrelik mesafeye ücretsiz askerî nakliyat yapacak.
  • Ülkenin sahipsiz bütün mallarına el konulacak.
  • Halk, elindeki silah ve cephaneyi üç gün içinde bu komisyonlara teslim edecek.
  • Ülke genelindeki mevcut bütün araç ve gereçler ordunun hizmetine verilecek; benzin, vakum, gres, makine yağları, don yağı, taban yağları, vazelin, otomobil ve kamyon lastiği, lastik tutkalları, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel vb. stokların yüzde kırkı ordunun hizmetine sunulacak. Ayrıca demirci, marangoz, dökümcü, tesviyeci, saraç ve araba yapan esnaf ile imalathaneler belirlenecek; bunların üretim, onarım yapan güçleri hesaplanacak; kasatura, kılıf, mızrak ve eyer yapabilecekler varsa onlar da tespit edilecek. Tespit edilenlere geçimlik ücret ödenecek; silah üretimi, yapım ve onarımında çalışacaklardır.

Yapılan tüm bu hazırlık ve çalışmalar, bir milletin bütün varlığı ile ölüm kalım savaşına girdiğinin açık bir göstergesiydi. Mustafa Kemal’in direktifleri ile Tekâlif-i Milliye Emirleri’ni daha iyi uygulamak amacıyla İstiklal Mahkemeleri kuruldu.

Türk milleti her türlü olumsuz şartlara rağmen elinde bulunan her şeyi çok güvendiği Türk ordusu ile paylaşmış ve kısa sürede ordumuzun gereksinimlerinin büyük bir bölümü karşılanmıştır. Tarih boyunca bağımsız ve hür yaşamış vatansever Türk halkı dünyada eşi ve benzeri görülmeyen bir dayanışma örneği sergilemiştir. Halkımız, Millî Mücadele’nin başarıya ulaşması için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır. Türk milleti, Tekâlif-i Milliye Emirleri doğrultusunda Millî Mücadele’ye maddi ve manevi anlamda büyük destek vermiştir. Millî birlik ve beraberlik, dayanışma duygusu ile sağlanır. Bu duygu Millî Mücadele’nin başarı ile sonuçlanmasında önemli bir etken olmuştur. Bütün olumsuzluklara rağmen işgallere karşı vatanı koruma azmi, dayanışma duygusu ile güçlenmiştir.

Ankara’da mermi yapımında çalışan nineler, gelinler, torunlar

Mustafa Kemal Paşa, vatanını en içten duygularla sevmiştir. Türk milletinin ve vatanın kurtarılması için bir asker ve komutan olarak savaştığı bütün cephelerde vatan savunmasının eşsiz örneklerini göstermiştir. Türk milletinin bağımsız ve özgür yaşamasını kutsal bir görev olarak kabul etmiştir. Bu uğurda gerektiği zaman her türlü fedakârlığı göstermekten kaçınmamıştır.

Atatürk’ün vatan ve millet sevgisi ile ilgili sözlerini okuyalım.

“Samimi olarak bu memleketin, bu milletin menfaatine yapılacak bir iş olsun, ben onu göz önüne almayayım; bu, mümkün değildir. Yalnız, işin gerçekten millete menfaati olmalı ve bu teklifin samimi olarak yapıldığına da ben inanmalıyım.” (Anıtkabir Dergisi, Yıl: 2005, Sayı: 20, s. 21.)

Düzenli ordunun kurulması, Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Savaşlarının kazanılması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulması, Türk milletinin çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarılma çabası Atatürk’ün vatanına ve milletine duyduğu büyük sevginin bir sonucudur.

Yorum yapın