Tasavvufi Düşüncenin Ahlaki Boyutu

Ahlak, sözlükte “huy, seciye, tabiat, mizaç, karakter” gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise insanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi nitelikler, huylar ve bunların etkisiyle ortaya konan iradeli davranışlar bütünüdür.

İslam’da ahlakın kaynağı Kur’an’dır ve Kur’an ahlakını en güzel biçimde yaşama geçiren Hz. Muhammed’dir ( s.a.v.).

Mutasavvıflara göre tasavvufun gayesi; Hakkın rızasını kazanmak için, nefsi temizlemek ve güzel ahlak sahibi olmaya çalışmaktır. Kısaca tasavvuf, Allah ve Resulü’nün ahlakıyla ahlaklanmaktır. Sufiler, tasavvufi hayatta ibadet, zikir gibi faaliyetler kadar ahlaki faaliyet ve faziletlerin de önemli bir yeri olduğunu belirtmişlerdir.

Tasavvuf döneminin önemli isimlerinden Ebü’l-Hüseyin en-Nûrî’ye (ö. 908) göre, tasavvuf ne birtakım merasimler ne de bir bilgi yığınıdır; aksine tasavvuf yalnızca ahlaktır. Aynı sufi tasavvufun hürriyet, fütüvvet, dünya gailelerinden sıyrılmak ve cömertlik erdemlerinden ibaret olduğunu belirtmiştir. Tasavvufu kısaca “hüsnü’lhulk” (güzel ahlak) şeklinde tarif edenler olmuştur. Hasan Basri, takvâ ehlinin doğru sözlülük, ahde bağlılık, sıla-i rahim, yoksullara merhamet, gurur ve kibirden arınmışlık, insanlarla iyi geçinme, güzel huy gibi ahlaki faziletlerle tanınabileceğini belirtmiştir.

İslam dini, en güzel şekilde yaratılmış olan insanın, ahlakının nasıl olması gerektiği konusu üzerinde hassasiyetle durur. Kur’an-ı Kerim’deki pek çok ayette insanın hangi ahlaki özelliklere sahip olması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Allah (c.c.), insanların doğru sözlü, adaletli, dürüst, merhametli, emanetleri koruyan bireyler olmalarını istemiştir.

Bu güzel ahlaki vasıfları taşıyan Hz. Peygambere hitaben “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.” ayetiyle, onun ahlakının yüce bir ahlak olduğu belirtilmiştir. Hz. Peygamber de “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” diye belirtmiştir. Yine Yüce Allah, Hz. Muhammed’i (s.a.v.) güzel ahlakından dolayı bütün Müslümanlara, “en güzel örnek” olarak göstermiş ve Müslümanların onu örnek alarak davranışlarını şekillendirmelerini istemiştir.

Bazı mutasavvıflar, tasavvufun konusunu “tahalluk ve tahakkuk” olarak özetlemişlerdir. Tahalluk, tasavvufun eğitim boyutu olup İslam ahlakını öğretmektir. Tasavvufi hayat, tarikat, manevi makamlar, seyr-u sülûk ve adap (edepler) gibi konuları kapsar.

Tahalluk boyutu ile kalbin kötü duygulardan temizlenmesi, yerilen sıfatların giderilmesi, övgüye değer vasıfların kazanılması ve ahlakın yüceltilmesi gerçekleştirilir. Tahakkuk ise ahlak ve takva ile yükselişe eren sufi, tasavvufi edeplerle Hakkı zat, sıfat ve fiilleriyle tanımaya başlar.

“Tasavvuf tamamen edepten ibarettir.” diyen sufilere göre “edep” üzerinde tasavvufun doğuş döneminden itibaren önemle durulmuş bu kavramın tanımları, yorumları ve tasnifleri yapılmıştır. Birçok hayır ve faziletin kaynağı olan edebe uygun davranış tasavvufi hayatta çok geniş bir uygulama alanı bulmuştur.

Edep ya hu
Edep ya hu

İlk sufiler, insan hayatını ilgilendiren her konuda edep kuralları koymuşlardır. Daha sonra tarikatlar döneminde bu kurallar “adab ve erkân” tabirleriyle ifade edilmiştir. Sufilere göre, tasavvuf ve tarikat terbiyesinin amacı, insanı Hakk’a ve halka karşı sorumlu davranmasını öğretmektir. Sufiler, zarafet ve nezaketin kaynağı olan bu anlayışı çok sık kullandıkları “Edep yahu!” sözüyle ifade etmişlerdir.

Tasavvuf, insanın kalbindeki kötü vasıflardan kurtulma çarelerini, kalpteki iyi vasıflar ve onları kazanma yollarını göstermeyi hedefler. Böylece manevi mertebeleri kat ederek en yüksek mertebe olan “insan-ı kâmil” mertebesine ulaşmayı amaçlar.

İnsan-ı kâmil, Arapçada ‘olgun insan’ demektir. İnsan-ı kâmilden kastedilen, Kur’an ve hadislerde ifadesini bulan ahlaki olgunluğa ulaşmış Müslümanlardır. İnsan-ı kâmil şeriat, tarikat, hakikat ve marifet itibariyle tam ve olgun kişidir. Esasen tasavvuf eğitiminin amacı söz konusu bu dört hususu kemale erdirmekten ibarettir.

İslam dininde önemli bir yere sahip olan ahlak, tasavvufi düşünceninde temelini oluşturur. Çünkü tasavvufi düşüncede insanın manevi açıdan, yücelmesi ahlaki değerlere sahip olmakla gerçekleşir. İnsanları ve tüm canlıları sevmek, verilen sözde durmak ve güvenilir olmak gibi pek çok ahlaki özellikler ile insanı olgunlaştırmak ve onu kin, nefret ve kötülüklerden uzaklaştırmaktadır. Tasavvuf da insanların bu yönlerinin gelişmesine ve ahlaklı bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlamaktadır.

Tasavvufi düşüncede insan nefsinin tamamlaması gereken ahlaki aşamalar

Tasavvufi düşüncede insan nefsinin tamamlaması gereken ahlaki aşamalar

Yorum yapın