Tarihi Olayların Yaşandığı Dönemlere Göre Değerlendirilmesi

Tarih, belge ve kanıtlara dayalı bir bilim dalıdır. Olay ve olguların ele alınmasında kanıtların değerlendirilmesi için birçok bilimden faydalanır.

Yeni bulunan kanıt ve belgeler tarih bilgimizi değiştirebilir. Bu değişim, bilinmeyen yeni bir bilginin öğrenilmesi şeklinde olabileceği gibi bilinen bir bilgiyi yanlışlayıp doğrusunu ortaya koyabilir. Miryokefalon Savaşı’nın yapıldığı yerin tespit edilmesi bu durumu örneklemek açısından bize güzel bir fırsat vermektedir.

Bilindiği gibi Miryokefalon Savaşı 1176 yılında Selçuklu Devleti ile Bizans arasında yaşanmıştır. Bu savaş sonrasında Türklerin Anadolu’dan atılamayacakları anlaşılmış ve Anadolu artık bir Türk yurdu (Türk yurtlarından biri) olmuştur. Bu durum, hem Türk tarihini hem de dünya tarihini etkileyen bir durumdur.

Türk ve dünya tarihi açısından çok önemli olmasına rağmen Miryokefalon Savaşı’nın yapıldığı yer hususunda kesin bir bilgi mevcut değildir. Konuyla ilgili çalışma yapan tarihçiler farklı farklı yerlere işaret ediyordu. Konuyu araştıran tarihçilerin savaş alanı olarak işaret ettikleri yerlerin başında Isparta/Yalvaç/Kumdanlı, Hoyran Gölü’nün kuzeydoğusundaki Düz Beli Geçidi, Karamık Beli Vadisi, Gelendost Ovası, Çivril’de Kufi Çayı Vadisi geliyordu.

Savaşın yapıldığı yerle ilgili olarak ortaya atılan bu görüşler çeşitli delillerle desteklenmeye çalışılsa da konuyla ilgili en sağlam kanıtlara sahip görüş, son dönemlerde ortaya konulmuştur. Bir jeoloji mühendisi tarafından yapılan bu çalışma ile savaşın Eğirdir Gölü üzerinde bulunan bir geçitte (Tzibritze Geçidi) yapıldığı ortaya çıkarıldı.

Daha önce iki küçük göl ve bunlar arasında bulunan bir geçidin bulunduğu alan yaşanan bir depremle değişime uğramış, göller arasında bulunan geçit su altında kalmış, iki gölün birleşmesi ile bugünkü Eğirdir Gölü oluşmuştur. Miryokefalon Savaşı’nın bir kısmı bahsedilen göller arasındaki geçit ve sonrasında da göl kenarında yapılmıştır.

Buna göre Eylül 1176’da Uluborlu’dan hareket eden Bizans ordusu iki gölün arasındaki tarihi yol, Tzybritze Geçidi’ne girdi. Geçidin dar olması nedeniyle uzun bir hat hâlinde ilerleyen Bizans ordusuna II. Kılıçarslan kumandasındaki Selçuklu ordusu saldırdı. Dar geçitte sıkışan Bizans ordusu küçük bölümlere ayrılmış ve yenilmesi kaçınılmaz olmuştu.

Tarihe merakı olan bu mühendis, konuyla ilgili tarihî kaynakları taramış, bölgede ve tarihî kaynaklarda yer adları ile ilgili araştırmalar yapmış, arazi yapısında yaşanan değişimleri incelemiş ve nihayetinde de savaşın yapıldığı yerle ilgili soru işaretleri ve çelişkileri ortadan kaldırmıştır.

Bu çalışma tarihî bilgilerin yeni kanıt ve bilgilerle değişebileceğini, tarihin başta coğrafya olmak üzere jeoloji, arkeoloji, onomastik ve etimoloji gibi birçok farklı bilim dalından faydalanabileceğini göstermesi açısından da önemlidir. Tarihî olayları incelerken olayın yaşandığı dönemin koşullarının, coğrafyasının bilinmesi ve değerlendirmelerin geçmişin şartlarına göre yapılması gerekir.

Yukarıdaki örnek bunu açıklayıcı niteliktedir. Eğer tarihî olayları kendi döneminin koşullarında ele almaz, kişi olay ve olguları ait oldukları dönemin dışında bir döneme yerleştirirsek bu bir tarih yanılgısı yani “anakronizm” olur ve bizi yanılgıya götürür.

Yorum yapın