Selçuklu Öncesi Türk İslam Mimarisi | Karahanlı Sanatı (840-1212)

Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle başlayan süreçte Güneybatı Asya, Ön Asya ve Anadolu’da Türk İslam sanatı olarak tanımlanan dönemde oluşturulan ve büyük  bir toplama erişen dinî ve sivil mimari yapılar hayata geçirilmiştir.

Karahanlı ve Gaznelilerin mimari eserleri kültür hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır.

Karahanlı Sanatı (840-1212):

Orta Asya’da Ceyhun’un doğusu ile Seyhun’un batısı arasında kalan Maveraünnehir ve Doğu Türkistan Bölgesinde kurulmuş ilk Müslüman Türk Devleti Karahanlılardır. Kendilerine merkez olarak Balasagun kentini seçen Karahanlılardan farklı

yapı türlerinden örnekler kalmıştır.

Karahanlılar, geleneksel Türk sanat ögelerini İslam sanatı ile birleştirip Türkİslam sanatının temelini oluşturarak cami, minare, türbe, medrese ve kervansaraylar inşa etmişlerdir.

Karahanlılara ait ilk yapı Kırgızistan’daki 11. yüzyıla tarihlenen Burana Kale adlı tuğladan yapılmış minaredir. (Resim 02.14)

Resim. 02.14: Buruna Kale

a. Dinî Mimari:

Camiler:

Karahanlı camileri arasında namazgah özelliğinde açık camiler, kapalı namaz kılma mekanının önünde avlusu bulunan ve bulunmayan camilerle de karşılaşılmaktadır.

Taç kapı ve minare gibi mimari ögelerin anıtsal bir görünümde inşa edilmesine de Karahanlılar Döneminde başlanmıştır.

Kerpiçin yanı sıra tuğla kullanımının yaygınlaşması kubbe, tonoz, kemer ve taşıyıcı ayaklar gibi ögelere yeni biçimler kazandırarak cami tasarımında değişik çözümlerin geliştirilmesine yol açmıştır.

Kubbenin yapılarda önemli bir mimri öge olarak benimsenmesi Mimar Sinan’ın daha da geliştirdiği merkezi planlı, büyük ölçekli camilerin ilk örneklerini oluşturmuştur.

Hazer Degaron Camisi (11. yüzyıl): Khazara, Özbekistan

Buhara’da kerpiç ve tuğladan inşa edilen, kare planlı Hazer Degaron Camisi’nde kısa ve yuvarlak payeler üzerine sivri kemerlerle oturtulan kubbe, dört tarafından tonozlarla çevrilmiştir. Köşelerde bulunan birer küçük kubbe ise merkezî bir plan özelliği taşımaktadır.

Hazer Degaron Camisi içinde yer alan tuğlaların sadeliği, plan ve mimarinin ahenk içinde buluşması ile görenleri etkileyen ilgi çekici mimari bir eserdir.

Talhatan Baba Camisi (12, yüzyıl): Türkmenistan Merv: Diğer bir ilginç örnek Merv’deki bütünüyle tuğladan inşa edilmiş Talhatan Baba Camisi’nde kubbeyle örtülü birim, mihrap önüne alınmış ve iç mekan yanlara doğru tonozla örtülü olarak genişletilmiştir. Kubbeyi, mihrap duvarı ve dört büyük ayak taşımaktadır.

Dikdörtgen planlı caminin cephesi, nişlerle örülmüştür. 15×10 metre boyutlarındaki caminin önünde geniş bir avlu bulunmaktadır.

Talhatan Baba Camisi, namazgah niteliğinde açık camilerin bir aşaması olarak kabul edilmektedir.

Minareler:

Karahanlı camilerinin yakınında prizmatik kaide üstünde yukarı doğru dralan silindirik gövdeli anıtsal minareler yer almaktadır. Tuğla gövdeli bu minarelerin üst bölümlerinde konik bir tepelik vardır.

10 ve 12. yüzyıllarda inşa edilen ve günümüze kadar gelebilen minareler arasında Özkent, Tirmiz Can Kurgan ve Buhara Kalan Camilerinin minareleri en önemli örnekler içindedir.

Özkent Minaresi: 11. yüzyılda Özkent’ta yapılan minarenin kalın tuğla gövdesi geometrik motiflerle süslenmiştir.

Tirmiz Can Kurgan Minaresi (11081109): Seraslı Ali bin Muhammed tarafından yapıldığı kitabesinde belirtilmiş olan Tirmiz’deki Can Kurgan Minaresi, sekizgen kaide üzerinde yükselen yivli gövdesiyle dönemin en çarpıcı minaresidir. Kaidesinin bütün yüzlerinde kitabeleri olan minarenin tuğlaları yatık ve dikey biçimlerde zikzaklı dizilmiştir.

Buhara Kalan Camisi Minaresi (1127): Aşağıdan yukarıya giderek incelen minaresi, silindir biçimindedir. Tuğladan yapılan minarenin gövdesinde geometrik motifli kabartmalar dikkati çekmektedir. (Resim 02.15 )

Resim. 02.15: Kalan Camisi Minaresi, Buhara

Türbeler:

Ünlü kişilerin mezarları üstüne kurulan anıtsal mezar yapısı olarak tanımlanan türbeler, daha çok Türklerin egemen olduğu coğrafyalarda gelişmiş bir mimari türdür.

Buhara’daki ünlü İsmail Samani Türbesi, kare planı ve kubbe örtüsü ile ilk örneklerden sayılmaktadır. (Resim 02.16)

Resim. 02.16: İsmail SamanoğluTürbesi, Buhara

Arap Ata Türbesi (977978): Karahanlılardan kalan en eski eser olan Arap Ata Türbesi, Özbekistan’ın Tim kentinde bulunmaktadır. Dört duvar üzerine tek kubbeden meydana gelen tuğla yapıda gelişmiş cephe dikkat çekicidir.

Cephesi, desenleri, abidevi kubbeyi arkasında gizleyen ve yapıyı daha büyük gösteren portali, zengin geometrik süslemeleri, kitabe kuşağı ve olgun mimarisi ile Karahanlıların daha çok sonra yapacakları türbelerindeki gelişmenin habercisidir.

Ayşe Bibi Türbesi: Talas’ta 12. yüzyılın sonunda inşa edilmiş Ayşe Bibi Türbesi, Karahanlı türbe mimarisinin çok geliştiğini gösteren bir eserdir.

Cephesi ve minareleri rölyeflerle bezenmiş; yıldız, haç ve kare biçiminde parlak renkli tuğlalarla kaplanmış gösterişli türbe Sultan Alparslan’ın kızı ve Karahanlı hükümdarının eşi Ayşe Bibi Hanım için yapılmıştır.

Kubbesi yıkılmış 7X7 metre ölçüsündeki Ayşe Bibi Türbesi kare planı, üstü geniş, orta bölümü dar minareleri ile oldukça güzel bir görünüm taşıyan bir eserdir.

b. Sivil Mimari:

Karahanlıların Türk mimarisine en büyük katkıları Selçuklu ve Anadolu Selçuklu yapılarına öncelik eden kervansaraylar olmuştur.

Kervansaraylar (Ribatlar)

Türk mimarisinde en eski kervansaraylar, Karahanlılar tarafından yapılmış ve bu eserlere“ribat” adı verilmiştir.

Kare görünümlü, kalın duvarlı, genellikle dört eyvanlı orta avlu ve revaklı yapılardır. Ribatlar, yol üstlerinde gelip geçen yolcuların ve kervanların dinlenmeleri, güvenliklerinin sağlanması için inşa edilmiştir.

Karahanlılar Orta Asya’nın en önemli ticaret yolları üzerinde devlet kurduktan sonra kervansaray yapımına önem vermişlerdir.

Ribatlar bir savunma duvarı ile çevirmiş odaları, ambarları, ahırları, gözetleme ve işaret kuleleri, mescit, hamam, nalbant, tamirhane gibi bölümlerden oluşuyordu.

Anadolu Selçuklularında da görülen ribatlar, Osmanlı Devleti’nde yerlerini yol güzergahlarında hanlar ve kervansaraylara bıraktı.

Ribat-ı Melik (1078-1079): Özbekistan,Tarihi bilinen en eski kervansaray Karahanlılardan kalan Ribat-ı Melik’tir. (Resim 02.17 )

Resim. 02.17: Ribat-ı Melik, Buhara Semerkant yolu

Buhara-Semerkant yolu üzerindeki yapıyı, Karahanlı Hükümdarı Nasr bin İbrahim yaptırmıştır. Ana duvar malzemesi kerpiçtir ve tuğla ile kaplanmıştır.

Kare planlı bir yapıdır. Orta avlunun etrafında birbirine benzeyen tonozlu odalar ve mekanlar sıralanmıştır.

Köşelerinde takviye kuleleri yer alan cephe, tuğladan iri yivlerle düzenlenmiştir. Cephenin tam ortasında yukarıdan sivri kemerli abidevi portal, gelecekteki Türk mimarisinin şeklini göstermektedir.

Akçakale Kervansarayı: İki avlulu kervansaraylara örnek olan Akçakale Kervansarayı, Merv-Amul yolundadır.

Kerpiç ve tuğla malzeme ile inşa edilen kervansaray, dört eyvanlı plan tipine uygun yapılmıştır. Revaklı iki avlusu bulunmaktadır. Kervansaray, dış görünüşü ve planı yönünden Büyük Selçuklu eseri Ribat-ı Şerif’in öncüsü sayılmaktadır.

c. Saray Mimarisi:

Karahan saraylarında merkezde avlu yer almakta, avlunun simetri eksenleri üzerinde eyvanlar bulunmaktadır. Köşelerde ise sarayın odaları sıralanmaktadır.

Tirmiz Sarayı: Karahanlıların yazlık sarayı ve 11-12. yüzyıl yapısı olan Tirmiz Sarayı’nda girişin karşısında üç sahınlı olan ana eyvan bir taht salonudur. Taht salonunun duvarları zengin tuğla bezemelidir.

Geniş avlunun ortasında tuğladan yapılma bir havuz vardır. İki katlı, yüksek ve geniş taht salonu üç tarafından koridorlarla çevrilidir.

Tirmiz Sarayı’nın duvarları ve payeleri zengin tuğla kaplamaları oldukça değişiktir. Tuğla hamurundan hazırlanarak pişirilmiş terrakato adı verilen süslemeler kullanılmıştır. Bu süslemelerden başka rozetler, süvariler, kuşlar duvarlara yerleştirilerek farklı bir dekorasyon oluşturulmuştur. Ayrıca iki gövdeli, tek başlı, kanatlı aslan ve aslan başlı ve gövdeleri bitki motifleri ve rozetlerle süslemeleri olan on çeşit tasvir görülür. Aslan ve grifon figürleri de bulunmaktadır.

Yorum yapın