Avrupa Sanatı | Sanat Akımları Genel Bakış Özet

Avrupa sanatı – sanat akımlarına genel bir şekilde bakalım.

Roman ve Gotik sanatları Orta Çağ süresince Avrupa ülkelerinden Fransa, Almanya, İspanya ve İngiltere, İtalya’da yayılmıştır.

Orta Çağ boyunca sanat, kilisenin önemini artıran bir öge olmuştur. Bu dönemlerde anıtsal bir mimari üslup geliştirilmesi sürecinde kiliseler, manastırlar, katedraller, vaftizhaneler… vb inşa edilmiştir.

Roman sanatı bir tonoz ve kubbe mimarisidir. Duvarlar kalın yapılırken, pencereler küçük tutulmuştur. Yapılarda tercih edilen plan ise bazilika planıdır. Yuvarlak kemerler, kuleler, kripta, (yer altı mezarları), cephe süslemelerinde ise heykel ve resim ön plana çıkmıştır.

Bitki, hayvan, insan figürleri ve kutsal imgeler Roman sanatının süslemesinde en çok kullanılan motiflerdir.

Fransa’da Vazelay Sainte Madeleine, Nötre Dame La Grande; Almanya’da Spayer Katedrali, Köln Kilisesi; İngiltere’de Canterbury, Lincoln katedralleri dönemin önemli Roman eserleri arasındadır.

Fransa’da ortaya çıkıp bütün Avrupa’ya yayılan Gotik sanatının doğuş nedenleri arasında kentlerin, ulaşımın, bilginin, ticaretin gelişmesi sonucunda yeni bir sınıfın ortaya çıkışı önemli rol oynamıştır.

Gotik sanatın öncüsü Fransa’dır.

Gotik mimarinin yayılması ile gökyüzüne yükselen sivri tonozlar, kemerler ve sütunlardan oluşan zarif ve görkemli kiliseler doğmuştur.

Yapılar, Tevrat ve İncil’den alınmış konulan anlatan heykel ve kabartmalarla süslenmiş; portal üzerinde gül pencerenin bulunduğu bu mimaride üç nefli bazilika planı uygulanmıştır. Fransa’da Nötre Dame, Chartres, Reims katedralleri; Almanya’da Köln, Ulm katedralleri; İspanya’da Burgos, Toledo, Barcelona katedralleri, Dojlar Sarayı; İngiltere’de Canterbury, Lincoln, Salisbury katedralleri en önemli Gotik sanat eserleri arasında bulunmaktadır.

Batı Avrupa’da 15 ve 16. yüzyıllarda edebiyat, sanat, sosyal, siyasal ve bilim alanlarındaki yenilikler Rönesans’ı oluşturdu. Sözcük anlamı “yeniden doğuş” olan bu akım Floransa kentinde ortaya çıkıp Avrupa’nın başka ülkelerine de yayıldı.

İnsanın ön planda tutulduğu Rönesans’ın İtalya’da ortaya çıkışı ekonomik canlanma, hümanist dünya görüşünün güçlenmesi, tüccarların katkısı, Orta Çağ kavramlarından uzaklaşma, matbaanın bulunması, coğrafi keşifler, nüfusun artması, skolastik düşüncenin güç kaybetmesi, fikir ve sanat adamlarının korunması, İstanbul’un fethi gibi nedenler sonucunda gerçekleşmiştir.

Bazilika yerine merkezi plan geliştirilmesi, dini mimari yanında sivil mimari örneklerine de yer verilmesi, yapılarda süslemeye büyük özen gösterilmesi Rönesans mimarisinin genel özellikleri arasında sayılmaktadır.

Rönesans’ın büyük mimarları Brunelleschi, Alberti ve Bramante’dir.

Tevrat ve İncil’den alınmış sahnelerin öne çıktığı Rönesans heykelleri şehirlerin süslenmesinde büyük rol oynamıştır. Perspektif kullanılmasıyla kalabalık ve gerçekçi heykel çalışmaları ortaya çıkmıştır. Rönesans heykel sanatında öne çıkan sanatçılar Ghiberti, Donetello ve Michelangelo’dur.

Rönesans resim sanatında gölge, ışık, perspektif, renk kullanımı eserlerin daha da zenginleşmesini sağlamıştır.

Tablolarda portre çalışmaları, güncel konular ve mitolojik hikâyeler yanında doğaya uygunluk ve güzellik ön planda tutulmuş, sıcak ve pırıltılı renkler kullanılmıştır.

Giotto, Masaccio, Botticelli, Leonardo da Vinci, Uccello, Tiziano, Brueghel, Dürer ve Bosch önemli Rönesans ressamlarıdır.

Rönesans‘tan farklı bir bakış açısı ve duyarlık getirmiş olan Maniyerizm Rönesans’a tepki olarak doğmuş bir sanat akımıdır.

Maniyerizm 16. yüzyılda İtalya’da ortaya çıkmış ve başka Avrupa ülkelerine de yayılmıştır.

Maniyerizm’ deki figürler hareketli, mekanlar derinlikli, giysiler bol ve kabarık, yüzlerde gerilim, melankoli ve mistik bir hava egemendir. Genellikle donuk ve soğuk renkler tercih edilmiştir.

Bu dönemin ünlü sanatçıları Correggio, Andrea Del Sarto, Carpacci, Giovanni Bologna, Tintoretto, El Greco, Nicholas Hiliard’dır.

Barok sanatı 17. ve 18. yüzyıllarda bütün sanat dallarında bir çok ülkeye yayılmıştır. Duyular ve hayal gücünden yola çıkan Barok sanatı konularını efsaneler, savaşlar, mitoloji ve günlük hayattan almıştır. Manzara resminin önem kazandığı barok dönemde derinlik, anatomi, ışık, gölge ve sıcak renkler ön planda tutulmuştur.

Barok döneminin ünlü ressamları arasında Rubens, Rembrandt, Michelangelo, Correggio, Tintoretto, Carracci, Ribera, Velasquez, Vermeer, Steen önde gelenlerdir.

Barok heykeli mimari yapı süslemelerinin en önemli öğesidir. Kentlerde meydanlar, bahçeler, havuzlar, çeşmeler heykellerle donatılmıştır. Heykeller hareketli, gerçeğe uygun, ayrıntılı, duyguların abartılı bir biçimde yansıtılmış, tunç ve ahşap malzeme kullanılmıştır.

Barok döneme damgasını vurmuş sanatçısı Bernini’dir. Mimaride ise anıtsal, gösterişli yapılar yanı sıra saraylar, çeşmeler, bahçeler inşa edilmiştir. Özellikle bu dönemde Versailles ve Louvre sarayları, Trevi Çeşmesi, Compestela Katedrali en görkemli örnekler arasındadır.

Barok üslup İstanbul’daki bazı mimari eserleri de etkilemiştir.

Dönemin ünlü sanatçıları Borromini, Marthey, Erlach, Hildebrandt’tır.

Rokoko ise, 18. yüzyılın ilk yarısında Avrupa’da hızla yaygınlaşan bir bezeme sanatıdır.

Ekspresyonizm (Dışavurumculuk): 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde Kuzey Avrupa’da empresyonist akıma tepki olarak ortaya çıkmıştır. Özellikle 1. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar, ekonomik ve sosyal sorunlar bu akımın sanatçılarınca eserlerinde  yer almıştır. Sanatçılar ağırlıklı olarak insanların iç dünyalarındaki dalgalanmaları, heyecanları, beklentileri, dengesizlikleri, ikilemleri sarı, kırmızı, mor, yeşil ve turuncu başta olmak üzere en çok kullandıkları renklerle eserlerinde işlemişlerdir. Bu akım içinde yer alan önde gelen sanatçılar Edward Munch, Oscar Kokoschka, Otto Müler, Erich Heckel ve Emil Nolde’dir.

Soyut Resim (Non-Figüratif ): Bu akımın sanatçıları doğanın taklit edilmesini reddederek eserlerinde kendi iç dünyalarını yansıtan kompozisyonlar yapmışlardır. Ele aldıkları konuyu özgür bir biçimde resmetmeyi tercih eden Soyut Resim sanatçıları Wassily Kandinsky, Piet Mondrian, Robert Delaunay, Kozimir Maleviç, Vladimir Tatlin’dir.

Bu akım içinde yer alan önde gelen sanatçılar Edward Munch, Oscar Kokoschka, Otto Müler, Erich Heckel ve Emil Nolde’dır.

Metafizik Resim (Doğa Ötesi Resim): Giorgio Chirico, Carlo Carra ve Giorgio Morandi’nin birlikte 20. yüzyılda oluşturdukları sanat akımıdır. Fütürizme tepki olarak doğan bu akım, mantığı ve akılcılığı bütünüyle reddetmiştir. Eserlerinde bilinçaltı imgelere yer vermişlerdir. Resimlerini geometrik şekillerle oluşturmuşlardır.

Dadaizm: “Tahta at” anlamına gelen “dada” sözcüğünden gelmektedir. Savaşın yarattığı umutsuzluk karşısında geleceğe ait beklentilerini yitiren sanatçıların oluşturduğu bu akım, bütün kurallara karşı çıkarak anlık etkilenmeleri çöp, kibrit kutusu, tahta, mektup zarfı gibi günlük hayatta kullanılan nesneleri bir araya getirerek eserlerini oluşturmuşlardır. Akımın belli başlı sanatçıları Hans Jean Arp, Marcel Duchamp, Francis Picabia ve Max Ernst bulunmaktadır.

Sürrealizm (Gerçeküstücülük): Avrupa’da iki dünya savaşı arasında 1924 yılında ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Bu akım ressamlarının eserlerinde figürler değişik bir atmosferde yer almışlardır. Sigmund Freud’dan etkilendikleri için eserlerin konularını genellikle bunalım, kriz ve karabasanlar oluşturmuştur. Birbirine zıt renklerin egemen olduğu bu akımın sanatçıları ilkel sanattan etkilenmişlerdir. Bu akımın önemli sanatçıları Salvador Dali, Paul Klee, Rene Magritte ve Marc Chagal’ dır.

Pop Art (pop Sanatı): 1960’da ABD’den Avrupa’ya yayılan soyut bir sanat akımıdır. II. Dünya Savaşı’nın bitiminden sonraki yıllarda sanayinin gelişmesiyle tüketimi daha üst seviyelere çıkarmak için yapılan renkli reklamlar, çizgi filmler, resimli dergiler Pop Art sanatçılarına esin kaynağı olmuştur. Pop Art’ın önemli sanatçıları Tom Wesselmann, Roy Lichtenstein, Andy Warhol, David Hockney ve Peter Blake’dir.

Yorum yapın