Sanat | Sanat Felsefesi

Arkeolojik ve antropolojik çalışmaların ortaya koyduğu bazı bilgiler, insanın ilk çağlardan bu yana sanatsal özellikte ürünler ortaya koyduğunu göstermektedir.

Mağara duvarlarına yapılan av çizimleri bir tür eğitim mi, resim sanatının ilk ürünleri mi yoksa başka bir amaçla ulaşılan farklı sonuçlar mıdır? Bütün bu sorular, yorumlara açık olsa da sanatsal faaliyetlerin geçmişten bu yana sürdüğünün göstergesi olabilir.

Sanat, uzun bir süre bilim ve teknikle benzer bir sınıflandırmanın içinde yer almıştır. Ancak sanat, teknikte olduğu gibi nesnelerin değişimini sağlayan bir ustalıktan ve bilimlerdeki gibi varlığı anlamaya çalışan bilincin bilme amacından daha öteye bir anlam taşır. Sanat, bir yanıyla teknik bir beceriyi bir yanıyla da varlıkları tanımayı gerektirir.

Bir ressam, resim fırçasını kullanmada teknik beceriye sahip olmalıdır, bunun yanı sıra renklerin bilgisine de ihtiyaç duyar. Ancak sanatçının eserini oluşturabilmesinde asıl olan yaratıcılık ve hayal gücüdür. Sanat ve zanaat, sonucunda beğeniye konu olabilecek iki etkinliktir. Bundan dolayı tarihte kimi zaman eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Bu durum bugün de geçerlidir.

Sanatı zanaat olandan ayıran önemli unsurlar; sanatın pratik bir yarar kaygısından öte beğenilere yönelik oluşturulması, taklitleri veya benzerleri ortaya konuyor olsa da biricik ve özgün olmasıdır. Farklı sanat türleri bu ayrımlarla birlikte güzel sanatlar başlığında toplanmıştır (Şekil 3.5).

ŞGüzel sanatların sınıflandırılması
Şekil 3.5: Güzel sanatların sınıflandırılması

Sanat, genel olarak üç ögenin bir arada düşünülmesini gerektirir. Bunlar; sanatçı, sanatsal ürün ve alımlayıcıdır (dinleyen, okuyan, seyreden vb.). Sanatçı; akıl, duyu ve duygu süreçlerini sentezleyerek belirli bir teknikle eserini yaratır. Bu yaratım; yoktan var etmek değil, var olan materyalleri yeni formlarına dönüştürmek şeklindedir. Renkler, sesler, kelimeler vb. sanatçının dokunuşuyla yeni biçimlere dönüşür.

Bu yeni biçim, sanat eseridir. Sanat eseri; sanatçının duygu ve düşüncelerini somutlaştırdığı ve duyusal alana açtığı nesnelerdir. Alımlayıcı ise beğeni ölçütleriyle sanatsal ürüne yönelir. Alımlayıcı, sanatsal ürün karşısında tüketici olarak bulunsa da sanatsal ürünün ortaya konmasında etkileri vardır. Alımlayıcılar sanatçının “başkaları”dır. Sanatseverlerin beğenileri tek başına ölçüt olarak ele alınmasa da sanatsal üretimi güdüleyen önemli bir faktörü oluşturur.

Farklı sanat algıları farklı sanat kuramlarını ortaya çıkarmıştır. Dört başlıkta ele alınır: Sanatın var olanı ve hayatı doğrudan sanata taşıdığını iddia eden yansıtmacı kuram; sanatı, duygu ve düşüncelerin aktarıldığı bir etkinlik olarak gören dışavurumcu kuram; renklerin ve geometrik şekillerin soyut bir anlatım oluşturduğunu söyleyen biçimci kuram ve sanatın toplumsal bir ihtiyacın sonucu olduğunu savunan işlevselci kuramdır.

Yorum yapın