Psikolojinin Gelişim Süreci Nasıl Olmuştur

Psikoloji uzun zaman felsefeye bağlı kaldı. Yunan filozoflarına göre psikoloji, insan ruhunu konu alan bir bilgi dalıydı.

Platon’a (MÖ 427-347) göre ruh, ancak akılla kavranabilir ve beden ortadan kalksa bile ruhun varlığı devam eder.

Aristoteles (MÖ 384 322), ruhun bedenin bir işlevi olduğunu savunur. Cisimsel olmayan ruh, bedenin hareketlerini bir amaca doğru yönelten nedendir.

René Descartes (Röne Dekart, 1596-1650), yaşadığı dönemde sinir sisteminin yapısı iyi bilinmediği hâlde davranışı duyu organları, sinir sistemi ve kaslarla açıklamaya çalışır.

Bir bilim olarak psikolojinin ortaya çıkabilmesi için öncelikle diğer bilimlerin gelişmesi gerekmiştir. Örneğin William Harvey’in (Vilyım Harvey, 15781667) kan dolaşımıyla ilgili buluşu bu konuda atılan önemli bir adımdı.

Fizik ve kimya bilimlerindeki gelişmeler de psikolojinin bir bilim hâlini almasında etkilidir. Ses, renk ve duyum konularındaki araştırmalar psikolojide de ölçme yapılabileceğini göstermiştir.

Heinrich Weber (Henrih Veber, 1795-1878), insanların tepki sürelerini ve deri duyarlılığını ölçerek psikolojiye insan davranışları üzerinde de araştırma yapılabileceği düşüncesini getirmiştir.

Bilimlerdeki bu gelişmeler sonucu psikoloji, felsefeden ayrılarak bağımsız bir bilim kimliğine kavuşmuştur.

Wilhelm Wundt (Vilhelm Vund, 1832-1920), ilk psikoloji laboratuvarını açınca psikoloji pozitif bir bilim olarak kabul edilmiştir. Bundan sonra “İnsanları nasıl incelemeliyiz?” sorusu farklı biçimlerde cevaplandırılmış, bunun sonucu değişik psikoloji ekol ve yaklaşımları görülmeye başlanmıştır.

Yorum yapın