Osmanlı Sanatı | Erken (İlk) Dönem Osmanlı Dini Mimarisi | Camiler

Konya Selçuklu Sultanlığı egemenliğinin zayıflamasıyla Anadolu’da Beylikler Dönemi başlar.

Bu Beyliklerden biri de Osmanoğullarıdır. Kısa bir sürede Söğüt çevresinde kurdukları devleti, gerçekleştirdikleri fetihlerle genişletip büyütmüşlerdir. İznik, Bursa, Edirne ve İstanbul’u başkent yaparak uzun süre yaşayacak büyük bir imparatorluk kurmuşlardır.

Zamanla üç kıta üzerinde egemenlik Osmanlı İmparatorluğu, bu hızlı gelişimini, yönetimi altındaki çok sayıda yerleşme merkezinde büyüklüğünü yansıtan görkemli mimari ile daha da pekiştirmiştir.

Osmanlı sanatı 14 ve 15. yüzyıllarda gelişmiş, 16. yüzyılda olgunlaşarak klasik biçimine ulaşmış, Tuna Nehri’nden Basra Körfezi’ne kadar uzanan geniş bir coğrafyada oluşturduğu eserlerle dikkati çekmiştir.

Klasik İslam kültürüne dayalı Osmanlı sanatı, yeniliklere açık özellikler taşımaktadır. Bu özellik çini ve minyatür sanatında kendini göstermiş, mimarlıkta ise yücelmiştir. 16. yüzyılda Osmanlı çini sanatı İznik’te, minyatür İstanbul’da doruğa ulaşmış; aynı yüzyılda Osmanlı mimarlığına yeni bir yön verilmiştir.

MİMARİ

Osmanlı mimari sanatının oluşum, gelişim ve dış etkiler altında değişim aşamaları çok genel çizgilerle üç kronolojik bölüme ayrılır:

  1. Erken (İlk) Dönem (13001453),
  2. Klasik Dönem (14531700)
  3. Geç Dönem (17181922)

DİNÎ MİMARİ (Cami, Medrese, Türbe)

Erken (İlk) Dönem Osmanlı Sanatı:

Erken Dönem Osmanlı mimarlık ve ilkelerinin yapı malzemeleri, bezeme ve sanat tekniklerinin belirlendiği, Osmanlı kültürünün çeşitli etkilere açık olduğu oluşum yılları olarak tanımlanır.

Camiler:

Bu dönemde Osmanlı mimarlığının Anadolu Beylikleri etkisinde kaldığı, yapılarının Selçuklu biçim ve yerel yapı tekniklerinin karışımından oluştuğu görülmektedir.

Bursa, İznik, Edirne ve İstanbul Erken Dönem camilerinin en çok bulunduğu şehirlerdir.

Bu dönemdeki Osmanlı camileri plan gelişimlerine göre beş grupta toplanmaktadır:

1. Tek Kubbeli Camiler:

Bu tür camilerde kare mekân üzerine tek kubbe uygulaması görülür. Ayrıca son cemaat yeri eklenmiştir.

İznik Hacı Özbek Camisi (1333): Osmanlı camilerinin bilinen ilk örneklerinden Hacı Özbek Camisi, kesme taş ve tuğladan inşa edilmiş bir sanat eseridir.

Halk arasında Çukur Cami olarak da tanınan yapıyı Hacı Özbek yaptırmıştır. Kare planlı yalın bir yapı olan eser, İznik’te yapılan ilk Osmanlı mescidi olma özelliğine sahiptir.

Kare mekândan kubbeye geçişler Türk üçgenleri ile sağlanmıştır. Camiye batı yönünden açılmış üç bölümden oluşan son cemaat yeri bulunmaktadır. Bu bölümlerden biri aynalı, diğer ikisi ise tek bir beşik tonozla örtülüdür.

Tek kubbeli, küp mekânlı, minaresiz Hacı Özbek Camisi, Selçuklu mimarisinden izler taşımaktadır. (Resim 02.64)

Resim. 02.64: İznik Hacı Özbek Camisi

Caminin dış duvarlarında bir sıra taş, üç sıra tuğla dizilerek harekeli bir görünüm sağlanmıştır. Kubbesi kiremit kaplıdır.

2. Ters T Planlı Camiler:

Bu plan tipinin uygulandığı camilerde ortada uzun dikdörtgen cemaat yeri ve buraya birer kapıyla açılan dikdörtgen yan mekanlar bulunmaktadır.

14. yüzyılda gelişen ters T planlı camilerde zaviyelere de yer verilmiştir. Bu nedenle zaviyeli camiler olarak da adlandırılmaktadırlar.

Bursa Yıldırım Bayezıt Camisi (13901395): Bursa Ovası’na hakim bir tepedeki cami, medrese, darüşşifa, türbe, han, hamam, imaret, misafirhane ve kasırdan oluşan bir külliyenin içinde yer alır.

Kitabesi günümüze kadar gelemeyen Yıldırım Bayezıt Camisi, ters T planlı camiler içinde en özgünü olarak bilinmektedir.

Bursa’daki ters T planlı camilerin en anıtsal örneklerinden birisi olan yapıda tüm eyvanlar kubbelidir. Tümüyle kesme taştan inşa edilen cami, arka arkaya iki kubbelidir. Kesme taşlarla kaplı son cemaat yeri ise beş bölümlüdür.

Kapı ve pencere kenarındaki mermer oymalar ve alçı kemerlerin işçiliği dikkat çekicidir.

Ters T planlı camilerin diğer örnekleri arasında Bursa Yeşil Camisi (1413), Hüdavendigar Camisi (1366), Bursa Orhan Bey Camisi (1339), İstanbul Mahmut Paşa Camisi (1463), İstanbul Atik Ali Paşa Camisi (1497) bulunmaktadır.

3. Çok Kubbeli Camiler:

Bu cami türünde eş değerde kare mekanlar meydana getiren taşıyıcı ayak sistemi üzerine yerleştirilmiş çok sayıda kubbe bulunmaktadır.

Çok kubbeli cami plan tipinde Anadolu Selçuklu Dönemini çok sütunlu camilerinin etkisi görülmektedir.

Bursa Ulu Camisi (13961400): Çok ayaklı cami planının Anadolu’daki en klasik ve anıtsal örneği sayılan Bursa Ulu Cami, Yıldırım Bayezıt tarafından yaptırılmıştır.

Erken Osmanlı Döneminin “çok ayaklı ulu cami” tipindeki gelişmeyi gösteren Bursa Ulu Cami, on iki dört köşeli, yirmi kubbeli olarak inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlı caminin kubbeleri mihrap duvarına dik ve beş sıra halindedir.

Son cemaat yeri bulunmayan yapının kuzey cephesinde sonradan yapılan mukarnaslarla bezeli iki minaresi vardır.

Caminin taç kapısı sert ceviz ağacından hiç çivi kullanılmadan yapılmıştır. Kapısı ve minberindeki ağaç işçiliği eşsizdir. Evreni simgeleyen minberin üzerine Güneş Sistemi kabartma halinde işlenerek gezegenler yerleştirilmiştir. Renkli süslemelerle dikkati çeken mihrap, kum saati diye adlandırılan köşe sütunlarına sahiptir. Kündekari (birbirine geçme olarak düzenlenen, küçük tahtalardan oluşan bezeme) tekniğinde yapılan minber rûmî ve palmetlerle, panolarla bezelidir.

Seyyah Evliya Çelebi’nin “Bursa’nın Ayasofyası” şeklinde betimlediği yapının içinde kalem işi süslemeler ve hat sanatı örnekleri vardır. (Resim 02.65 )

Resim. 02.65: Bursa Ulu Cami

Edirne Eski Camisi (1403-1412): Kare planlı cami, Çelebi Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Dokuz kubbe ile örtülü olup son cemaat yerinde beş bölüm bulunmaktadır.

Aynı büyüklükteki bir mekanın daha az sayıda kubbelerle örtülmüş olması da caminin teknik üstünlüğünü göstermektedir.

Edirne Eski Camisi, Bursa Ulu Cami’nin daha yalınlaştırılmış bir örneğidir. Taç kapı, son cemaat yeri girişi ve minber, ak mermerden yapılmıştır.

Portali iki renkte kesme taşlarla örülü caminin biri tek, öbürü çift şerefeli iki minaresi vardır. (Resim 02.66)

Resim. 02.66 Edirne Eski Camisi

3. Merkezî Kubbeli Camiler:

Ters T planındaki camilerden sonra, Erken Dönem Osmanlı mimarisinde gelişmenin simgesi olarak kabul edilen merkezî kubbeli camiler ortaya çıkar. Klasik formlu camiler diye de adlandırılan bu tür yapıların en önemli sayılanları Edirne’de yapılmıştır. Edirne, 15. yüzyıl boyunca Osmanlı sanatının en üst düzeyde eserlerin yapımına ev sahipliği yapmıştır. Örneğin Sultan II. Murat’ın 1437-1447 yılları arasında inşa ettirdiği Edirne Üç Şerefeli Camisi, Osmanlı mimarisinde önemli bir dönemeçtir.

Edirne Üç Şerefeli Cami (14371447): Sanat Tarihçisi Doğan Kuban’a göre “Edirne Üç Şerefeli Cami zamanına kadar denenmemiş bir anıtsallığa ulaşmış olmasıyla geçmiş mimari ifadeye konmuş bir son nokta niteliği taşımaktadır.”

Yapı enine dikdörtgendir. Mimar Sinan bu planı İstanbul camilerinde daha geliştirerek uygulamıştır. Osmanlı mimarisinde revaklı avlunun ilk kez kullanıldığı caminin dört köşesine minareler yerleştirilmiştir. Üç şerefeli minare zikzak süslemelidir. Ortasında şadırvan bulunan avlusu, Osmanlı camilerine en eski örnek olarak gösterilmektedir. (Resim 02.67)

Resim. 02.67: Edirne Üç Şerefeli Cami

Süslemeleri hayli ilginç olan Üç Şerefeli Cami’nin avlu pencereleri alınlıklarında Sultan Murat’ın adının bulunduğu lacivert ve beyaz çinilerle dikkat çekicidir. Süslemelerde yazı kuşakları rûmî, palmet ve lotus motiflerinin yanı sıra Rokoko süslemeler de vardır.

4. Klasik Döneme Geçiş Camileri:

Edirne Üç Şerefeli Cami’den sonra inşa edilen camiler, Erken Dönemden Klasik Döneme geçişi simgeler.

İstanbul Fatih Külliyesi, ve Camisi (14631471): Özenli bir geometrik plan üzerine kurulmuş ilk dinî sosyal yapı grubudur. Fatih Sultan Mehmet’in Mimar Sinaneddin Yusuf Usta’ya yaptırdığı cami, medrese, kütüphane, tabhane (konukevi), imarethane (aşevi), tetimme (hanımlık okulu), darüşşifa (hastane), kervansaray ve hamam ile birlikte bir külliye içinde bulunmaktadır.

Yorum yapın