NATO’nun Kosova’ya Müdahalesi (1999)

Kosova, II. Dünya Savaşı’ndan sonra önce Yugoslavya Federasyonu’na bağlı özerk bir bölge iken 1963 Anayasası’nda Sırbistan’a bağlı özerk bir bölge oldu.

1974’te Kosova’nın özerkliği genişletildi. Tito’nun 1980’de ölümünden sonra 1981’de Piriştina Üniversitesi öğrencilerinin ayaklanmasıyla birlikte Kosovalı Arnavutlar “Bağımsız Kosova” çağrısı yaptılar.

Kosovalı Arnavutların Sırp baskısından kaçışı (1998)

Sırplar ise 1986’dan itibaren “Arnavutlardan arındırılmış, Sırbistan’a katılmış bir Kosova” politikasını savunmaya başladılar. Sırp lider Miloseviç, 1990’da Kosova’nın özerkliğine son verildiğini ve Sırbistan’a dâhil edildiğini açıkladı.

Bunun üzerine Kosovalı Arnavutlar, İbrahim Rugova başkanlığında “Kosova Cumhuriyeti”ni kurduklarını ilan ettiler. Ancak Yugoslavya’nın dağılmasına rağmen 1995 Dayton Antlaşması’nda bu konu görüşülmedi. Bu durum üzerine 1998 başından itibaren Kosovalı Arnavutlar tarafından kurulan Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) silahlı mücadeleye başladı.

NATO Kosova’ya müdahale etti (1999).

Bunun karşısında Sırplar, Kosova’da etnik temizliğe başladı. ABD’nin araya girerek önerdiği Rambouillet (Ramboult) Antlaşması’nı Sırbistan yönetimi kabul etmedi. Bunun üzerine NATO, BM Güvenlik Konseyi’nin kararı olmadan 24 Mart 1999’da Sırbistan’ı bombalamaya başladı. Bu müdahalenin ardından 5 Haziran 1999’da yapılan bir barış antlaşmasıyla Sırbistan içinde bırakılan Kosova’ya NATO’nun da katılacağı Kosova Force (KFOR) adı verilen bir uluslararası güç yerleşti.

Sırp güçleri geri çekilirken Arnavutlar Kosova’ya geri döndü. 1999’dan 2008’e kadar başta Arnavutlar olmak üzere öteki etnik grupların da yer aldığı sivil yönetim oluşturuldu. Kosova’nın nihai statüsü için yapılan görüşmelerde bir çözüme ulaşılamayınca Kosova 17 Şubat 2008’de bağımsızlığını ilan etti. Türkiye dâhil 2013 Eylül’üne kadar 101 ülke Kosova’nın bağımsızlığını tanıdı.

( ! )

Kosova Müdahalesi – Uluslararası Hukuk

NATO’nun Kosova Müdahalesi, insancıl müdahale tartışmasını gündeme getirmiştir. Müdahalenin insancıl olduğunu savunanlara göre bir devlet kendi vatandaşlarına temel insan haklarını reddecek ve insanlığın vicdanını sarsacak biçimde davranıyorsa bu konu onun iç işi olmaktan çıkar ve müdahale hukuka uygun olur. Diğer bir görüşe göre de insancıl müdahalenin uluslararası hukuka uygun olduğuna dair henüz bir kural yoktur, kötüye kullanımlara açıktır. (Oran, 2013a: 512) (Özetlenmiştir)

Yorum yapın