Mustafa Kemal’in Fikir Hayatının Oluşumunu Etkileyen Şehirler Hangileridir?

Bir insanın yetişmesinde ve kişiliğinin oluşmasında, içinde yaşadığı çevre çok önemli bir yere sahiptir.

Mustafa Kemal’in yetişmesinde de aldığı eğitimin önemli bir etkisi vardır. Bu süreçte ailesinin ve okuduğu okulların Mustafa Kemal’in bilgi birikiminin ve kişiliğinin oluşmasında önemli katkıları olmuştur.

Mustafa Kemal’in ailesi, yakın çevresi ve 1881 yılından Harp Akademisini bitirdiği 1905 yılına kadar süren dönem, onun hayatında son derece önemli bir kesittir. Bu zaman diliminde çocukluğunun geçtiği değişik yerler, okullar, Selanik, Manastır, İstanbul, Şam ve Sofya gibi şehirler onun fikir dünyasını derinden etkilemiştir.

Diğer yandan genç arkadaş çevresi, öğretmenleri, çeşitli olaylar, düşünürler, şairler, yazarlar ve okuduğu kitaplar Mustafa Kemal’in aydın bir kişi olarak yetişmesinde son derece önemli bir rol oynamıştır.

Mustafa Kemal’in yirmi beş yıllık zaman diliminde edindiği deneyimler onun başarılı bir asker, komutan, devlet ve düşünce adamı, kısaca dünya çapında vizyon sahibi başarılı bir “dönüştürücü lider” olmasını doğrudan etkilemiştir.

Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal (1905)

Selanik

Mustafa Kemal’in hayatında önemli bir yere sahip olan Selanik, Tanzimat Dönemi’nden itibaren özgürlük ve milliyetçilik taraftarı aydınların yoğun olarak faaliyet gösterdiği bir şehirdi. Bu nedenle Osmanlının Batı’ya açılan penceresi konumundaydı. Dolayısıyla burası, Mustafa Kemal’in hayatı boyunca gerçekçi kararlar almasında son derece önemli bir rol oynamıştır.

Selanik, Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de bulunan sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel açıdan en gelişmiş kentlerinden biriydi. Burada farklı din, mezhep ve uluslardan insanlar yaşamaktaydı. Bu özellikleri nedeniyle Selanik, zengin bir kültürel yapıya sahipti. Türkçe, Rumca, İbranice ve Bulgarca yayımlanan resmî vilayet gazetesinin dışında Avrupa’da çeşitli dillerde yayımlanan basın yayın organları kısa zamanda Selanik’e ulaşmaktaydı. Bu durum, Avrupa’da ortaya çıkan fikir akımlarının Selanik’te daha hızlı sürede yayılmasına zemin hazırlıyordu.

Selanik kentinin farklı kültürlere dayanan zengin, demokratik ve sosyal yapısı, Mustafa Kemal’in ileriyi gören, hoşgörülü, demokratik bir fikir hayatına sahip olmasında etkin rol oynamıştır. Toplumsal yapı içinde her bireyin, bir diğerinin eksikliğini tamamladığını gözlemlemesi Mustafa Kemal’in, sosyal devlet anlayışının toplumsal yaşamdaki önemini kavramasına yardımcı olmuştur. Kısaca Selanik, Mustafa Kemal’in yaşamını şekillendirmiş ve çağdaş bir insan olmasına ortam hazırlamıştır.

Manastır

Mustafa Kemal, Selanik Askerî Rüştiyesini bitirdikten sonra Manastır Askerî İdadi sınavını kazanarak 1896-1898 yılları arasında bu okulda eğitimine devam etti.

Makedonya’nın en önemli şehirlerinden biri olan Manastır, stratejik bir öneme sahipti. Bulgaristan ve Yunanistan, kendisine bağlı kiliseler aracılığıyla bölgeyi egemenliği altına almak için çalışmalar yapıyordu.

On dokuzuncu yüzyılda Manastır kentini gösteren temsilî bir resim (Ressam: Edward Lear)

Manastır’da çok sayıda yabancı ülkenin konsolosluğu bulunmaktaydı. Bu durum kültürel bir zenginliğin oluşumuna katkı sağlamasının yanı sıra ayrılıkçı akımların da ortaya çıkmasında ve Balkanlarda yayılmasında önemli rol oynamıştı. Balkanlarda gerçekleşen isyanlar, Mustafa Kemal’in millet ve milliyetçilik fikirlerini benimsemesinde önemli bir etken olmuştu. Manastır Askerî İdadisinde tarih öğretmeni olan Mehmet Tevfik (Bilge) Bey’in anlatımları sonucunda Mustafa Kemal, Fransız İhtilali’nin getirdiği en önemli temel ilkelerden biri olan özgürlük fikrinin önemini kavramıştı. Yine bu öğretmeninin katkılarıyla tarih dersinin önemine inanmış ve böylece tarih bilinci gelişmişti.

Mustafa Kemal, hayatının her döneminde tarih öğretmeni Mehmet Tevfik (Bilge) Bey’den saygı ile söz etmiştir. Elde etmiş olduğu başarılarında tarih hocasının büyük katkıları olduğunu yakın çevresinde bulunan arkadaşlarına açıklamıştır. Manastır’da başlayan tarih sevgisi ömür boyu devam etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurduktan sonra da Türk Tarih Kurumunun kuruluşunu sağlayarak Türk tarihinin araştırılıp bütün dünyaya anlatılması için çalışmalar başlatmıştır.

Manastır Askerî İdadisinde Mustafa Kemal’i en çok etkileyen kişilerden biri de Ömer Naci adlı arkadaşı olmuştur. Mustafa Kemal, bu arkadaşının etkisinde kalarak edebiyat ve şiir sanatı ile yakından ilgilenmeye başlamıştır. Mustafa Kemal’in edebiyata duyduğu ilgi; hitabet özelliğinin gelişmesinde, güzel yazı yazma yeteneğini kazanmasında etkili olmuştur. Mustafa Kemal, Ömer Naci sayesinde Namık Kemal ve Mehmet Emin Yurdakul’un şiirlerini okumaya başlamıştır. Bir milletin hayatında dilin ne kadar önemli olduğunu kavrayan Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte 1933 yılında Türk Dil Kurumunun kurulmasını sağlayarak Türkçenin bir bilim ve sanat dili olması için önemli gayretler göstermiştir.

Askerî İdadide okurken Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Naküyiddin Yücekök Bey, başarılı bir öğrenci olan Mustafa Kemal’le yakından ilgileniyordu. Kurmay subay olmak istiyorsa mutlaka yabancı bir dil bilmesi gerektiğini ona her zaman söylüyordu.

Mustafa Kemal, Manastır Askerî İdadisinde okurken Jean Jacgues Rouseau (Jan Jak Ruso), Voltaire (Volter), Montesguieu (Monteskiyö) gibi Fransız düşünürlerin eserlerini ve Fransız İhtilali’ni de inceleme ve araştırma fırsatı yakaladı. Mustafa Kemal, Fransız İhtilali’nin getirdiği kavramları analiz ediyor, ileride gerçekleştireceği Türk inkılabının temellerini böylece atmış oluyordu. Manastır’da Mustafa Kemal’in dikkatini çeken en önemli durumlardan biri de Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki başarısız yönetimiydi. Avrupalı devletlerin azınlıkları kışkırtarak ayaklanmaya teşvik etmesi Mustafa Kemal’i düşündürüyordu.

Manastır Askerî İdadisinde okurken 1897 yılında Türklerle Yunanlılar arasında yaşanan Dömeke Savaşı, Mustafa Kemal’i derinden etkilemişti. Türk ordusu Yunan ordusunu yenilgiye uğratarak Atina’ya doğru ilerlemeye başlayınca Avrupalı devletlerin, Yunanlıların lehine hareket etmeleri Osmanlı Devleti’nin mutlak zaferine engel olmuştu. Bu durum Mustafa Kemal’in gelecekle ilgili kaygılarını daha da artırmıştı.

1897 Osmanlı – Yunan Savaşı ile ilgili Mustafa Kemal’in anlattıklarını okuyalım.

“Gençlik hayatımın en heyecanlı günlerini yaşadım. Yaşımın küçük olmasına rağmen bu savaşa katılmayı çok istemiştim. Az daha gönüllü müfrezelerin arasına katılıp gidecektim.” (Prof. Dr. Hamza Eroğlu, Atatürk’ün Hayatı ve Üstün Kişiliği, s. 6.)

Balkanların genel siyasal durumu ve Türk – Yunan Savaşı, genç Mustafa Kemal’de yankılar yaratmış, onda babasından intikal eden milliyetçilik ruhunu ve aşkını kamçılamıştır.

İstanbul

Manastır Askerî İdadisinden başarı ile mezun olan Mustafa Kemal, İstanbul’a ilk defa öğrenim için geldi ve 13 Mart 1899 tarihinde Harp Okulunda okumaya başladı. Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezinde, ülke sorunlarını daha da yakından tanıma imkânı buldu. Mustafa Kemal’in siyasal düşünceleri İstanbul’da olgunlaştı.

1900’lü yıllarda İstanbul’dan bir görünüm

Mustafa Kemal’in bulunduğu Beyoğlu ve Galata semtleri; tiyatro, konser, balo gibi sosyal ve kültürel faaliyetlerin düzenlendiği, Avrupalı devletlerin elçiliklerinin yoğun olarak bulunduğu, âdeta İstanbul’un Avrupa’ya açılan bir penceresi konumundaydı. Burada yaşamını sürdüren Mustafa Kemal, Batı kültürünü yakından tanıma fırsatı buldu. Bir yandan eğitimine devam ederken diğer yandan da ülke sorunlarını düşünmeye başladı. Harp Okulunu üstün başarı ile bitirerek yirmi bir yaşında teğmen oldu. Daha sonra İstanbul’da bulunan Harp Akademisine girdi.

Mustafa Kemal, Harp Okulunda ve Harp Akademisinde okurken Avrupa’dan dünyaya yayılan milliyetçilik, eşitlik, hürriyet ve insan hakları gibi evrensel fikir akımlarını tanıma ve yakın arkadaşları ile tartışma imkânı buldu. Fransız İhtilali’nin getirdiği fikirleri benimseyen Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal durumdan rahatsızlık duyuyordu. Çevresinde bulunan subay ve arkadaşlarının da büyük bir bölümünün kendisi gibi düşünmesi, onu yarınlar adına umutlandırıyordu. Kısa zamanda ortak hareket etme kararı aldılar.

Genç Mustafa Kemal, bir gün çok yakın arkadaşı Ali Fuat Cebesoy’un daveti üzerine onun İstanbul’daki evine misafir oldu. Bu misafirlik sırasında Ali Fuat Cebesoy’un babasının arkadaşı ve son derece iyi yetişmiş bir kurmay subay olan Osman Nizami Paşa, Mustafa Kemal’le uzun bir süre sohbet etti. Sohbetin sonunda Osman Nizami Paşa, Mustafa Kemal’e tarihe yön verecek aşağıdaki sözleri söylemiştir:

“ Mustafa Kemal Efendi oğlum, görüyorum ki İsmail Fazıl Paşa seni takdir etmek hususunda yanılmamış. Şimdi ben de onunla hemfikirim. Sen, bizler gibi yalnız erkânıharp zabiti olarak normal bir hayata atılmayacaksın. Keskin zekân ve yüksek kabiliyetin memleketin geleceği üzerinde müessir olacaktır. Bu sözlerimi bir kompliman olarak alma. Sende memleketin başına gelen büyük adamların daha gençliklerinde gösterdikleri müstesna kabiliyet ve zekâ emareleri görmekteyim. İnşallah yanılmamış olurum.” (Prof. Dr. Hamza Eroğlu, Atatürk’ün Hayatı ve Üstün Kişiliği, s. 23.)

Osman Nizami Paşa, bu öngörüsüyle bir büyük adamın, bir millet kurtarıcısının, bir devlet kurucusunun doğuşunu böylece müjdelemiş oluyordu.

Mustafa Kemal, İstanbul’da öğrenim gördüğü sırada bu kentin hem Batılı hem de Doğulu yüzünü tanıma fırsatını elde etmiş oldu. Batılı yönü uygar ve çağdaş bir görünüm sergilerken Doğulu yönü ise geleneklerine bağlı; görünüş, düşünüş şekliyle biraz daha farklıydı.

Mustafa Kemal’in amacı, İstanbul’da bulunduğu dönemde çevresindeki arkadaşlarını etkilemek, devletin içinde bulunduğu durumdan kurtarılması için birlikte hareket etmekti. Bu süreç, inkılapçılık düşüncesinin oluşmaya başladığı zaman dilimidir.

Harp Okulu ve Harp Akademisindeki eğitimi Mustafa Kemal’in olgunlaşmasında, yeni bir dünya görüşünü benimseyerek idealist bir kişilik kazanmasında önemli rol oynamıştır.

Mustafa Kemal’in siyasal, sosyal ve fikrî alanda düşüncelerinin gelişmesinde Türk kültür ve tarihinin önemli katkıları olmuştur. Mustafa Kemal’in zaman içerisinde fikirleri gelişerek zenginleşmiş, akılcılık ve bilimsellik ön plana çıkmıştır. Karşılaştığı her sorunun çözümünde akılcı ve bilimsel ölçülere göre hareket etmiştir. Düşüncelerinin uygulanmasında, kazandığı askerî başarı ve zaferlerin büyük etkisi olmuştur.

1905 yılında Harp Akademisinden kurmay yüzbaşı olarak mezun olan Mustafa Kemal, sadece iyi bir askerî bilgiyle değil, devlet hayatında görev ve sorumluluk alacak bilgi ile donanmış, geleceğin büyük devlet adamı olma vasıflarını da kazanmıştı.

Kurmay yüzbaşı olarak Mustafa Kemal, ilk görev yeri olan Şam’daki 5. Orduya atandı. Batı kültürünün yoğun olarak yaşandığı kentlerde bulunan Mustafa Kemal’i Şam’da bambaşka bir dünya beklemekteydi.

Şam

İlk askerî görev yeri olan Suriye’ye gelen Mustafa Kemal, bölgede sık sık ortaya çıkan isyanları bastırmakla görevli birliklere katıldı. Selanik, Manastır ve İstanbul, Osmanlı Devleti’nin Batılı yüzünü yansıtırken Şam’daki sosyal ve ekonomik durum, devletin ne kadar geri kaldığını açıkça göstermekteydi.

Mustafa Kemal Şam’da (1906)

Mustafa Kemal, bölgede devlet yönetiminin aksaklıklarını, halkın çektiği zorlukları ve sıkıntıları yakından görme imkânını elde etti. Zaman zaman Suriye’nin çeşitli bölgelerini ziyaret ederek incelemeler yaptı. Buralarda tanıştığı arkadaşları ile devletin içinde olduğu durum hakkında fikir alışverişinde bulundu. Daha sonra 1906 yılında kurduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin Beyrut, Yafa ve Kudüs’te şubelerini açarak fikirlerini yaymak için harekete geçti.

Osmanlı Devleti’nin yıkılması hâlinde mutlaka millî bir devletin kurulması için arkadaşlarını ikna etmeye çalıştı. Suriye’de birlikte görev yaptığı Ali Fuat Cebesoy, Mustafa Kemal’in daha 1907 yılında Misakımillî’nin esaslarını tespit ettiğini anılarında belirtmektedir.

Mustafa Kemal, arkadaşları Halil ve Müfit Bey’le Şam’da (1906)

Osmanlı yönetimine, bu bölgedeki halkın olumsuz bakışını yakından tespit eden Mustafa Kemal, daha o yıllarda bölgenin elde tutulamayacağını anladı. Suriye’de yaşadıklarından sonra Mustafa Kemal’in kafasında millî bir devlet kurmanın gerekliliği ön plana çıktı.

Mustafa Kemal, zaman içerisinde Suriye’de kurduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin bir şubesini açmak için gizlice Selanik’e geldi. Bir süre sonra Manastır’da bulunan 3. Orduda görevlendirildi. Daha sonra bu ordunun Selanik’te bulunan 3. Kurmay Şubesine atanan Mustafa Kemal, böylece doğup büyüdüğü ve çocukluğunun geçtiği Selanik kentine görevli olarak gelmeyi başardı. Burada İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişkiler kuran Mustafa Kemal, daha sonra bu cemiyetle fikir ayrılıklarına düşerek yollarını ayırdı.

Sofya

Balkan Savaşlarının sona ermesinin ardından Mustafa Kemal, Bulgaristan’ın başkenti olan Sofya’ya ataşemiliter olarak atandı. Bu sırada Osmanlı topraklarında yapılan seçimlerin sonucunda İttihat ve Terakki Cemiyeti ülkenin yönetimine geçti.

Daha sonra Mustafa Kemal’in çok yakın arkadaşı olan Ali Fethi (Okyar) Bey, Sofya’ya elçi olarak görevlendirildi. Mustafa Kemal burada görev yaptığı süre içerisinde Ali Fethi Bey’le memleketin sorunları hakkında zaman zaman görüşmeler yaparak çözümler üretiyordu. Bulgaristan yeni kurulmasına rağmen Sofya’da sosyal, ekonomik ve kültürel hayat son derece canlıydı.

Mustafa Kemal, ataşemiliter olarak görevlendirildiği Sofya’da yeniçeri kıyafetiyle bir baloda (1914)

Mustafa Kemal, Sofya’da görevi gereği katıldığı toplantılarda gözlemler yapma imkânı buldu. Zaman zaman çeşitli Avrupalı devletlerin görevlileriyle bir araya geldi. Bu görüşmeler sonucunda birçok devletin hem siyasal anlayışlarını hem de Osmanlı Devleti hakkındaki düşüncelerini öğrenme fırsatını buldu. Mustafa Kemal, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin sorunlarıyla yakından ilgilendi. Bu dönem içerisinde yapmış olduğu tespitler, ileride Türklerin azınlık haklarının belirlenmesinde ve kültürel yapılarının korunmasında etkili olacaktı.

Mustafa Kemal, zaman zaman Bulgar Meclisinin toplantılarına katılarak demokratik sistemin işleyişi ile ilgili gözlemlerde bulundu. Sofya’da gerçekleştirilen sanatsal etkinlikleri yakından takip etti. İleride yararlanmak düşüncesiyle Bulgar parlamentosundaki görüşmeleri dikkatle izledi. Sofya’da ilk kez opera ile tanıştı. Böylelikle hem toplumsal dayanışma hem demokratikleşme hem de sanatsal alanda yapılan faaliyetleri yakından inceleyerek geleceğe yönelik yeni planlar yapmaya başladı. Mustafa Kemal, Sofya kentinde edindiği bilgilere kendi analizlerini de ekleyip bir rapor hâline getirerek İstanbul’a bildiriyordu.

Yorum yapın