Memluklerde Kültür ve Uygarlık

Memluklerde kültür ve uygarlık başlığı altında devlet yönetimi, ordu, toprak yönetimi, adli teşkilat, dil ve edebiyat,  ekonomi, bilim ve sanat alanlarına bakalım.

Memluklerde Devlet Yönetimi

Memlukler, merkeze bağlı vilayet ve eyaletlerle tabi emirlik ve hükümdarlıklardan meydana gelen bir sultanlıktı. Devlet teşkilatının başında mutlak hükümdar olan sultan bulunurdu. Memlukler, merkeze bağlı vilayet ve eyaletler, tabi emirlik ve hükümdarlıklardan meydana gelen bir sultanlıktı.

Devlet teşkilatının başında mutlak hükümdar olan sultan bulunurdu. Çocuk sultanlar döneminde devlet üst rütbeli kumandanlar tarafından yönetilirdi. Baybars’ın Kahire’de Abbasi Halifeli’ğini devam ettirmesinden itibaren Sünni İslam dünyasının merkez devleti hâline gelen ülkede sultanlar dinî meşruiyetlerini halifenin onayıyla kazanıyorlardı. Uygulamada sultanın maiyetinde bir memur durumunda olan halife her yeni sultana onay vermek ve onun emirlerine uymak zorundaydı.

Memluk sultanları Kahire’de Kal’atülcebel’deki saraylarında otururlardı.Sultanlar sağlıklarında oğullarından birini veliaht tayin etseler de bu veraset sistemi  pek uygulanmadı. Genelde muhafız birliklerinde yetişen emirler(askerler) arasından sultanlar çıktı. Memluk sultanları, ikta dağıtımı ve üst seviyedeki görevlilerin tayini hususunda tek yetkili kişilerdi. Savaş ve barış kararlarını ise istişare meclisine danışarak alırlardı.

Eyyubiler’den devralınan idari, siyasi ve iktisadi görevler Memlükler’de büyük ölçüde askerileştirildi ve bu vazifeler emirler tarafından yürütüldü. Dinî ve adli görevlerle divan görevleri, halk kesimine mensup ilim adamlarına verilirdi. Divanlarda bilhassa muhasebe işlerinde gayri müslimler de görevlendirilirdi.

Eyalet ve vilayetler Memluk naib ve valileri tarafından yönetiliyordu. Merkez teşkilatında görevli emirlerin başında ilk defa Memlukler döneminde görülen“naib-i saltanat” bulunurdu. Sultan naipliği görevinin kurulmasıyla önemini kaybetmiş olan vezirin yetkileri sadece mai işlerle ilgiliydi.

Devlet yazışmalarını yürüten Dîvân-ı İnşâ, kâtibüssır  başkanlığında  çalışırdı. Bu göreve ulema sınıfına mensup, üslubu güzel edipler seçilirdi. Devletin istihba  rat ve posta işleri de aynı divan tarafından yürütülürdü. Nâzır-ı hâs yönetimindeki Dîvân-ı Hâs sultanın mal varlığıyla ilgili işlere bakardı. Dîvân-ı Ceyş askerlerle ilgili işleri yönetirdi.

Ayrıca devlet işlerinin yürütüldüğü pek çok memurluk vardı.Bunlardan bazıları;Sultanın silahlarını taşıyan ve silahhaneyi koruyan emir-i silah, askerler arasındaki davalara bakan Hâcibü’l-Hüccâb, devlet sekreteri gibi çalışan Devâdâr-ı Kebîr, sultan Memlüklerinin başkumandanı Re’sü Nevbeti’n-nüvvâb, divan toplantılarının gündemini belirleyen(Protokol görevlisi) Emîr-i Meclis,sultanının atlarına bakan Amir-i Ahurdur.

Devlet yönetiminde sivil memurluklar da mevcuttu. Bunlara genel olarak erbab-ı kalem adı verilirdi. Bunlar maliye, vakıf (evkaf ) ve yazı işlerini yürütürlerdi. Vezir, devletin mali işlerini yürütür, sultanın fermanlarına tuğrasını çekerdi. Sır kâtibi önemli bir sivil memurluk idi. Bilginler arasından seçilir ve sır saklamasını iyi bilmesi gerekirdi.

Tayin kararnameleri, elçilik yazışmaları, yazıların ilgili dairelere yollanması sır kâtibinin görevleri arasında idi. Nazır-ı Ceyş; Hassa kuvvetlerinin giyim, kuşam ve maaşları ile ilgilenirdi. Devlet dairelerinde işlerin düzenli yürüyüp yürümediğini, işlerin kanunlara uygun yapılıp yapılmadığını kontrol etmek Müşrif-i Memalikin görevi idi.

Memlukler, ülkeyi idari yönden eyaletlere ayırmışlardı. Eyaletlerin en önemlileri, Şam, Hâlep, Trablusşam ve Hama idi. Bunların başında, sultan tarafından tayin edilen Nâib-i Sultan (genel vali) bulunurdu. Eyaletler, sancaklara ve kazalara ayrılırdı.

Memluklerde Ordu

Tarihî önemini Moğollar ve bölgedeki Haçlılar karşısındaki başarılarından alan Memlukler, kuvvetli bir kara ordusuna ve güçlü denilebilecek bir donanmaya sahip bulunuyordu. Ordu köle pazarlarından satın alındıktan sonra asker olarak yetiştirilen Türk, Çerkez, Kürt, Rum ve Kafkas asıllı askerlerden meydana geliyordu. Memluk ordusu sultanın muhafız birliği; tımarlı askerler, emirlerin askerleri ve yardımcı kuvvetlerden meydana geliyordu. Memluk ordusunda sultan ve subay çocuklarının oluşturduğu, “Evlâdü’n-Nâs” diye isimlendirilen bir ihtiyat grubu daha vardı.

Memlukler’de asıl olan süvari birliklerinden oluşan kara ordusuydu. Kıpçak bozkırlarından ve Kafkasya’dan getirilen Memluklerin çoğunluğu oluşturduğu bu birlikler, binicilik ve silah kullanmaktaki maharetleriyle savaşların kaderini belirleyen klasik tarzdaki süvari birliklerinin ilk örneği oldu. Memlukler mükemmel okçulukları, şaşırtıcı mücadele ve çevirme teknikleri, başarılı pusu ve yüksek manevra kabiliyetleriyle ün yapmışlardı.

Kuşatma silahları olarak ateş çanakları, mancınık ve debbâbe kullanılıyordu. Kuruluş yıllarından itibaren barutu bilmelerine ve topu ilk kullanan devlet olmalarına rağmen yeni ateşli silahlardan geniş çapta ancak XV. yüzyılın sonlarında faydalanmaya başladılar.

XIII. yüzyılın sonlarında Haçlı saldırılarının deniz saldırılarına dönüşmesi sebebiyle donanma savunma ve taarruz açısından güçlendirildi. Barsbay Dönemi’nde Kıbrıs’ın fethedilmesiyle önemli bir donanma gücüyle önemli bir başarı kazanıldı. Ancak Memluk deniz kuvvetleri, son zamanlarda Kızıldeniz’de ve Hindistan sahillerinde güçlü Portekiz donanması karşısında bir varlık gösteremedi. Kansu Gavri, Osmanlılar’dan yardım alarak donanmayı güçlendirdi ama bu da yeterli olmadı.

Memluklerde Toprak Yönetimi

Memluk Devleti’nde çöller, bataklıklar, tarıma elverişli olmayan araziler ile mülk arazileri dışında kalan topraklara “devlet toprağı” anlamına gelen arazi-i emirîye denirdi. Bu arazilerin mülkiyeti tamamen devlete aitti. Bu topraklar, askerlere geçimlerini sağlamak amacı ile dirlik olarak verilirdi.

Toprakların bir kısmı da vakıf arazileri idi. Vakıf arazileri hanedan üyeleri ile varlıklı kişilerin hayır amacıyla vakfettikleri topraklardı. Bu topraklar satılamaz, devredilemez ve amacının dışında kullanılamazdı. Mülk arazisi de sultanın başarılı gördüğü yöneticilere mirî araziden verdiği topraklardı. Bu topraklar kişilerin malı sayıldığından alınıp satılabilir ve miras olarak bırakılabilirdi.

Memluk topraklarının büyük bir kısmı has ve tımarlara ayrılır; hükümdar, emir, bey ve reislere dirlik olarak verilirdi. Bunlara sahib-i arz denirdi. Dirlikler, sahib-i arza ya ömür boyu ya da belli bir süre için verilirdi. Dirliklerde yaşayan halk, öşür adı verilen vergilerini dirlik sahiplerine verirlerdi.

XIV. yüzyıl ortalarından itibaren askerî ikta sistemi bozuldu. Çünkü iktaların alım ve satımı başlamıştı. Bu durum Memluk odusundaki asker sayısını azalttı. Devlete ait olan toprakların şahıslar eline geçmesine sebep oldu. Dolayısıyla devletin geliri azaldı, İktaları alan ve satan kişilerin hazineye para ödemeleri çeşitli yolsuzlukların yapılmasına yol açtı.

Memluklerde Adalet Teşkilatı

Memluk Sultanları, haftanın belli günlerinde Divân-ı Mezâlim (Dârül adi) de bulunurlardı. Burada halkın şikâyetlerini ve davaları dinlerler hüküm verirlerdi. Dârüladl, Memluklarda en yüksek mahkeme idi. Bu mahkemeye Şafii, Hanefi, Maliki ve Hanbeli mezheplerinin imamları da katılırdı. Bunlara Kadılkudat denirdi. Kadılkudatlık, en yüksek dinî makamdı. Kadılkudatlar şer’i ve hukuki işlerle ilgilenirlerdi.

Görevleri davaları dinlemek ve karara bağlamaktı. Ayrıca yerlerine naip tayin ederek onlan vasıtasıyla işlerini yürütürlerdi. Dârüladlde, dört mezhep müftüsü de bulunurdu. Müftüler, Divân-ı Mezâlim de şer’i işler hakkında fetva verirlerdi. Müftüler ve kadı askerler sultan sefere çıktığında onunla birlikte sefere katılırlardı. Kadı askerlerin görevi, orduda askerler arasındaki davalara bakmaktı.

Memluklerde Dil ve Edebiyat

Memluk Devleti’nde resmî dil Arapça idi. Sarayda ve orduda Türkçe konuşulurdu. Halkın çoğunluğu Arap olduğu için Arapça en çok konuşulan dildi. Bu dönemde Suriye’de ve Mısır’da Türkçe yaygın bir dil hâline gelmişti.

Memluklerde Ekonomi

Memluk Devleti’nin gelirlerini; emlak vergisi, öşür, cizye (baş vergisi) ticaretten alınan vergiler oluşturuyordu. Devlet, savaş zamanlarında ve ekonomik açıdan zor durumda kaldığında vatandaşların mallarına el koyabiliyor, bu malları istediği fiyattan alabiliyordu. Devletin genel gelirleri askerlerin ve memurların maaşlarının ödenmesi, ulaşım yollarının düzenlenmesi, köprülerin yapılması, su kaynaklarının geliştirilmesi, savaş giderlerinin karşılanması ve mimari eserlerin yapılmasına harcanırdı.

Memluk ekonomisinin en önemli gelir kaynağı ülkeler arası ticaretti. Moğol İstilası sırasında Doğu Batı arasındaki ticarette tek emniyetli yol olarak Kızıldeniz   ve Mısır üzerinden geçip deniz yoluyla Avrupa’ya ulaşan ticaret yolu kalmıştı. Bu durum Memluk devlet adamlarını dış ticareti geliştirmeye şevketti. Ticaret merkezi hâline gelen büyük şehirlerde geniş çarşı ve pazarlar yanında yabancı tüccarlar için hanlar, oteller, temsilcilik büroları kuruldu. Memluk ekonomisi 1347 yılındaki veba salgını yüzünden büyük bir kriz yaşadı.

Ekonomik sıkıntılar, XV. yüzyılın başında Suriye’yi bir harabeye çeviren Timur işgaliyle iyice şiddetlendi. Ağır vergiler iç ve dış ticaret için büyük bir darbe oldu. Ümit Burnu’nun keşfedilmesiyle  Avrupalılar de niz yoluyla Hindistan’a ulaşmayı başarınca Mısır ve Suriye’nin dış ticareti bütünüyle çöktü. İktisadi hayatın istikrarsızlığı maaşları ödenemeyen huzursuz askerî gruplar arasındaki mücadeleyi daha da şiddetlendirdi.

Endüstri alanında savaş aletleri ve harp gemileri yapımı yanında; dokumacılık, madencilik, camcılık, çömlekçilik ve ahşap işlemeciliği ilerlemişti. Mısır yün, ipek, keten ve pamuk kumaşlarıyla meşhurdu. Bronz ve bakırın gümüş ve altınla kaplanması usulü gelişmişti. Saraciye işleri göz kamaştırıcı bir durumdaydı.

Memluklerde Bilim ve Sanat

Memluklerde ülkenin bayındır hâle gelmesine önem verilerek çok sayıda köprü, hastane, türbe, cami, medrese, hamam, çeşme gibi eserler inşa edildi. Bunların en ünlüleri: Kahire yakınlarındaki Kalatü’l Cebel Sarayı, Baybars Camii, Kalavun Camii, Sultan Hasan Camii, Kayıtbay Camii, Berkuk Türbesi, Kayıtbay Türbesi, Hâlep, Şam, Trablusşam Camileri gibi eserlerdir.

Memluklerde Kültür ve Uygarlık
Resim 04.09: Kayıtbay Külliyesi ve Sultan Hasan Medresesinin Merkez Avlusundan Bir Görünüş

Bilime önem veren sultanlar ve devlet adamları, açtıkları medreseler sayesinde bilimin gelişmesini sağladılar. Sultan Baybars’ın yaptırdığı  Zahiriye Medresesi  çok ünlü idi. Baybars medresenin yanına bir de kitaplık yaptırmıştı. Medreselerdeki fakir öğrencilerin her türlü ihtiyaçları vakıflar tarafından karşılanırdı.

Sultan Kalavun’un yaptırdığı“Bimarhane” adıyla ün kazanan Kahire’deki hastahanede sağlık hizmetleri veriliyordu.

 

Memlukler (1250-1517) | I. Memluk Devleti’nin Kurulması ve Yıkılması
Memluklerde Kültür ve Uygarlık

Yorum yapın