Lozan Barış Antlaşması ve Türk Dış Politikasındaki Önemi

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra galip devletler, savaştan yenilerek çıkan devletlerle siyasal, ekonomik ve askerî koşulları çok ağır olan antlaşmaları imzaladılar.

Osmanlı Devleti’ne ise Sevr Antlaşması’nı imzalatarak onu tarih sahnesinden silmek için harekete geçtiler. Türk milleti, Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde başlattığı Kurtuluş Savaşı’nı zaferle noktalayarak Birinci Dünya Savaşı’nın galip devletleri ile eşit şartlarda Lozan Barış Antlaşması’nı imzalamayı başardı.

Bu antlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti dünya barış sahnesinde hukuksal anlamda yerini aldı. Lozan Barış Antlaşması’nın büyük bir başarı olduğunu anlamak için Sevr Antlaşması’nı bütün ayrıntılarıyla incelemek gerekir.

Böylece Türk milletinin bağımsızlığını hangi şartlarda elde ettiği daha net anlaşılacaktır. Lozan Barış Antlaşması, savaş meydanlarındaki zaferlerin diplomasi ile taçlandığı son aşamadır. Başka bir ifade ile Lozan Barış Antlaşması, Türkiye’nin savaş alanlarında elinden alınmak istenen bağımsızlık ve özgürlüğünün masa başında dünyanın en güçlü devletlerine kabul ettirildiği tek barış antlaşmasıdır.Türk milletinin işgalci devletlerle hesaplaşmasında Lozan Barış Antlaşması, son noktadır.

Lozan Barış Antlaşması, Türkiye’nin Mondros Ateşkes Anlaşması ve Sevr Antlaşması ile elinden alınmak istenen topraklarının ve bu topraklar üzerinde yaşayan Türk milletinin bağımsızlığının yeniden onaylanmasıdır. Bu antlaşma, millî sınırlar içinde yeni bir Türk Devleti’nin varlığını sağlamıştır.

Lozan Barış Antlaşması’nın imzalandığı İsviçre’nin Lozan şehrindeki üniversite binası (1923)

Lozan Barış Antlaşması, Misakımillî ile belirlenen sınırlarımızı ve bağımsızlığımızı İtilaf Devletlerine onaylatan bir belgedir. Bu antlaşma ile Türkiye, taleplerinin büyük bir bölümünü kabul ettirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal varlığı uluslararası toplum tarafından kabul edilmiştir. Lozan Barış Antlaşması’nın önemini daha iyi kavrayabilmek için

Birinci Dünya Savaşı’nda yenilen devletlerin, galip devletlerle yaptıkları antlaşmaları çok iyi incelemek gerekir. Sömürgeci devletlerin ülkemizi işgal etmelerinin temel amacı Türk milletini köleleştirmek ve Türk toprakları üzerinde yeni devletler kurarak Anadolu’yu paylaşmaktı. Bu amaçla yapılan Sevr Antlaşması, “Türk Mucizesi” adı verilen bir mücadele ile tarihin derinliklerine gömülmüştür.

Lozan Barış Antlaşması ile genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bütün dünya tarafından tanınmıştır. Böylece Millî Mücadele Dönemi sonrası bağımsızlığını kaybeden bütün mazlum milletler için örnek teşkil etmiştir.

Azınlıkların sahip olmak istediği haklar, Türkiye’nin egemenliğiyle bağdaşmadığı için Lozan Barış Konferansı’nda reddedildi. Türk vatandaşı olanların yasalar önünde eşit oldukları kabul edildi. Türkiye’deki Rumlarla Yunanistan’da yaşayan Türklerin karşılıklı olarak yer değiştirmesi kararlaştırılmış fakat İstanbul’daki Rumlarla Batı Trakya’daki Türkler bu değişimin dışında tutulmuştu.

Lozan Barış Antlaşması’na göre Türkiye’de yaşayan azınlıklar (Rumlar, Ermeniler ve Museviler) Türk vatandaşı sayıldı, onlara yasalar önünde Türk vatandaşları ile eşit haklar verildi. Ayrıca mal, mülk edinme ve ibadet hakları güvence altına alındı.

Karikatürist Derso ve Kelin’in Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasını gösteren karikatürü

Osmanlı Devleti’nin yüzyıllardır ihmal ettiği, Türk milletinin siyasal, ekonomik, sosyal, adli ve hukuki alanlarda bağımsız ve özgür yaşamasını engelleyen bütün olumsuz olayların tamamı Lozan Barış Antlaşması ile çözümlenmiştir. Atatürk, Lozan Barış Antlaşması ile ilgili şu sözleri söylemiştir:

“… Lozan barışı Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Türk milleti için siyasi bir zafer teşkil eden bu antlaşmanın Osmanlı tarihinde benzeri yoktur. Milletimiz bununla haklı olarak iftihar edebilir ve Türk milletinin yüksek bir eseri olan bu antlaşmanın yüksek kıymetini takdir etmesi lazım gelen gençliğin bunu mazide yapılmış antlaşmalarla kıyaslaması gerekir.” (www.atam.gov.tr)

“Türkiye Büyük Millet Meclisinin ikinci seçim devresi, yeni Türkiye Devleti’nin tarihinde mesut bir geçiş dönemine rastladı. Gerçekten dört yıllık kutsal istiklal mücadelemiz, milletimizin şanına layık bir barışla neticelenmiş bulunuyordu. 24 Temmuz 1923’te, Lozan’da imza edilen bu antlaşma, 24 Ağustos 1923’te, Mecliste onaylandı.” (Nutuk, s. 488.)

“Biliyorsunuz ki Lozan’da İtilaf Devletleri Delegeler Kurulu, aylardan beri süren çalışmalardan sonra bize bir barış tasarısı vermişlerdir. Bu tasarı kapitülasyonlar konusunda içerdiği maddelerden dolayı ulusumuzca kesinlikle benimsenemez. Kapitülasyonlar bir devleti kesinlikle batırır. Osmanlı Devleti ile Hindistan, Türk ve İslam İmparatorlukları bunun en açık kanıtıdır. Biz yasal ve yaşamsal haklarımızı, uygarlık ve insanlık dünyasına onaylatmak ve doğruluğunu benimsetmek için çalışıyoruz!..” (Kemal Kahramanoğlu, Atatürk Aydınlığı, s. 118.)


Lozan Barış Antlaşması’nın önemi ile ilgili aşağıdaki metni okuyalım.

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanmış bütün barış antlaşmalarının sonuncusu olan Lozan Barış Antlaşması, Türkiye ve imza eden diğer devletler için bir mana ifade eder. Yirminci yüzyıl için önemi inkâr edilemeyecek olan bu olayın tarihî rolüne işaret etmeye gayret edeceğim. Barış antlaşmaları Birinci Dünya Savaşı’nın galip ve mağlupları arasında imzalanmıştır. Bütün barış antlaşmaları, galipler tarafından mağluplara tartışmasız kabul ettirilmiştir.

Türkiye, Lozan’da Dünya Savaşı’nın galipleri olan devletlerin hemen hemen hepsini karşısında buldu. Fakat bu Türkiye, mağlubiyeti kabul ederek Sevr Antlaşması’nı imzalamış olan Osmanlı Devleti değildi. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra dört yıl daha istila ordularına karşı istiklalini korumak için mücadele etmiş, millî egemenliğe dayanan yeni bir devlet kurmakla kuvvetini göstermiş bir Türkiye idi. Ülke, Sevr Antlaşması’nın ortaya çıkardığı bölünme ve istiklalden mahrumiyeti kabul etmeyen bir önderin etrafında toplanan Türklerden oluşuyordu.

Lozan Barış Antlaşması’nın gerçek karakterini ve yüksek değerini anlayabilmek için onu Sevr Antlaşması ile karşılaştırmak gerekir.

Sevr: Osmanlı Devleti’nin tarihe gömülmesini saptayan bir belgedir. Lozan: Özgür bir ulus simgesi ile Sevr Antlaşması önünde boyun eğmeyen Türk devletinin bağımsızlık hakkını bütün dünyaya kabul ettirmeye yarayan bir uluslararası antlaşmadır. Bu yüzden antlaşma, insanlık ve uygarlık için hakkın, haksızlığı yendiğinin ve daima yeneceğinin bir ifadesidir. (Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, s. 205-206.) (Düzenlenmiştir.)


Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması dolayısıyla Eskişehir’de yapılan kutlamalardan bir görünüm (1923)

Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması nedeniyle başta Ankara, İstanbul, İzmir olmak üzere pek çok ilde etkinlikler yapılmıştır. Şehirler Türk bayrakları ve çiçeklerle süslenmiş, gece fener alayları düzenlenmiş ve oyunlar oynanmıştır. Ayrıca kent meydanlarında yüzlerce kurban kesilmiş, askerî geçit törenleri düzenlenmiştir. Kısaca halk barış ve özgürlük havası içerisinde Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Antalya’ya kadar ülkenin dört bir yanında Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasını büyük bir coşku içinde kutlamıştır.

Yorum yapın