Lidya Sanatı | Lidya Mimarisi

Görkemin, zenginliğin ve kültürel etkinliğin doruğa çıktığı bir uygarlık olan Lidya, günümüzde Gediz ile Küçük Menderes nehirleri arasında kalan bölgenin İlk Çağ’daki adıdır.

Lidya uygarlığı MÖ 7. yüzyılda kurulmuştur.

Yapılan kazılarda Sardes (Sard/Salihli)’te Lidyalılardan önce Kalkolitik Çağ’dan beri süren bir yerleşimin bulunduğu tespit edilmiştir. Lidya uygarlığının en önemli taraflarından biri parayı bulmuş ve kullanıma sokmuş olmalarıdır.

Lidya son kralları Kroissos (Krezüs) zamanında en parlak dönemini yaşamış, başkent Sardes’in Kral Yolu üzerinde bulunması da bu dönemin en zengin devleti olmasını sağlamıştır. Anadolu sanat geleneğini sürdüren Lidyalılar, daha sonra gelen Pers sanatına, özellikle mimarlık alanında yol göstermişlerdir.

Lidya Mimarisi

Başkent Sardes’te yapılan kazılarda özenle yapılmış taş ve mermer yapılar bulunmuştur. Başkentte resmi daireler, saraylar, pazar yerleri, içinde sunak bulunan altın işleme atölyelerinin ortaya çıkarılmasıyla kentin güçlü ekonomisinin mimariye yansıdığı görülmektedir.

Bir veya iki odalı bitişik düzen Lidya evlerinde malzeme olarak taş, kerpiç, saz kullanılmıştır. Evlerin tabanlarında sıkıştırılmış kil vardır.

Ana tanrıça Kybele adına yapılmış tapınaklara Sardes’teki Kybele tapınağı bili- nen en güzel örnek olarak kabul edilmektedir.

Lidyalılar ölülerini Frigler gibi tümülüslere gömmüşlerdir. Lidya mimarisinden taştan yapılı ayrı bir mezar odası ve buraya ulaşılan yollar bulunan tümülüslerde oldukça zengin ölü hediyeleri bulunmuştur. Lidya’nın   başkenti   Sardes  (Resim 3.19) yöresinde Bintepe’de yüze yakın tümülüs mezarı vardır. Bintepe’de bulunan Kral Alyattes (Alyates), Gygeis (Giges) ve Ardys’e ait tümülüsler en güzel örnekler içinde yer alır.

Halka ait mezarlar ise kayalar oyulmuş odalardan ibarettir. Mezar odalarının giriş bölümlerine küçük taş levhalar (stel) yerleştirilmiştir.

Resim. 03.19: Sardes

Yorum yapın