Kadının Türk Toplumundaki Yeri ve Atatürk’ün Kadına Verdiği Önem

Kadının Türk Toplumundaki Yeri ve Atatürk’ün Kadına Verdiği Önem: Eski Türk toplumunda, kadınlar ve erkekler eşit haklara sahipti. Erkekler gibi kadınlar da savaşırlardı ve annelerin çocuklar üzerinde büyük hakları vardı.

Hakanlar ile hatunlar, devleti ve memleketi birlikte yönetirlerdi. Kadınlar devlet ve millet meselelerinin toplandığı kurultaylara katılır, yabancı devlet temsilcilerini kabul eder, görüşlerini açıklardı.

Bazı Türk devletlerinde kadın hükümdarlar bile vardı. Aile tek eşlilik üzerine kurulurdu. Çocuklar üzerinde baba kadar annenin de hakkı olduğu kabul edilirdi. Kadın ve erkekler mirasta, mülkiyet ve mal paylaşımında eşit haklara sahipti.

İlk Türk devletlerinde kadın siyasal hayatta da söz sahibi idi. Devletin yönetimi ile ilgili kurultay ve toplantılara hükümdar eşleri katılırdı. Kağanların buyrukları “Kağan ve Hatun buyuruyor ki” sözleriyle başlardı. Kadınlar; hükümdarlık, valilik, elçilik ve kale muhafızlığı gibi çok önemli görevler üstleniyorlardı.

Selçuklular Dönemi’nde Türk kadınları kendi adları ile anılan imarethaneler, hastaneler ve vakıflar kurarak son derece yararlı hizmetler yapmaktaydılar. Osmanlı toplum düzeni içinde ise kadınların kişisel ve toplumsal hakları kısıtlanmıştı.

Türk kadını özellikle Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde evlenme, boşanma, miras, eğitim ve devlet hizmeti gibi haklardan yoksun bırakılmıştı. Atatürk bu duruma şu sözleri ile dikkati çekmiştir:

“…Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir… Mümkün müdür ki, bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?’’ (Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu, Atatürkçülük, s. 218.) (Düzenlenmiştir.)

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bütün bireylerinin çağdaş uygarlık yolunda birlikte yürümeleri gerektiğine inanan Mustafa Kemal, bu konudaki düşüncelerini şu sözleri ile belirtmiştir:

“…Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıfl amış olur… Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur… Bir toplumun bir uzvu faaliyette bulunurken öteki uzvu atalette olursa, o toplum felce uğramış demektir.” (Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu, Atatürkçülük, s. 216.)

Atatürk’ün de belirttiği gibi aile, toplumun temelidir. Aile, kadın ve erkekten oluşan sosyal bir kurumdur. Ailede ve toplumda, kadının özel bir yeri vardır. Türk kadını maddi ve manevi yönden güçlü olmalıdır. Çünkü bu haklara sahip anneler daha bilgili ve becerikli nesiller yetiştirecektir.

Yorum yapın