Kabotaj Kanunu’nun Kabul Edilmesi

Bağımsız bir devlet olmanın en büyük özelliklerinden biri kara, hava ve denizlerde egemenlik haklarına sahip olmaktı.

Kara sularına, gümrüklerine ve limanlarına egemen olmayan bir devletin bağımsızlığından söz etmek mümkün değildi. Oysaki Osmanlı Devleti Dönemi’nde deniz ticareti ve ulaşımı tamamen yabancılar ile azınlıkların elindeydi.

Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonlar çerçevesinde yabancı ülke gemilerine tanıdığı kabotaj ayrıcalığı Lozan Barış Antlaşması ile 1923 yılında kaldırıldı. Türkiye İktisat Kongresi’nde millî ekonominin kurulmasına karar verildi. Bu doğrultuda yeni çalışmalar başlatıldı.

Sıra Kabotaj Yasası’nın çıkarılmasına gelmişti. 19 Nisan 1926 tarihinde deniz ticaretimizi geliştirmek ve denizlerimizden tam olarak yararlanabilme hakkını elde etmek için TBMM’de kabul edilen Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926 tarihinde yürürlüğe girdi.

Bu yasanın bazı maddeleri şunlardır:

  • Türk kıyılarının bir noktasından diğer noktasına yük ve yolcu alıp nakletmek ve kıyılarda, limanlar içinde veya arasında römorkaj ve pilotaj (kılavuzluk) ve hangi nitelikte olursa olsun bütün liman hizmetlerini ifa, yalnız Türk bayrağını taşıyan gemi ve taşıtlara hasredilmiştir (verilmiştir).
  • Türkiye’de nehir; göller ve Marmara havzası ile Boğazlar ve bütün kara suları ve kara sularına dâhil körfez, liman, koy vesairede vapur, römorkor, istimbot, motorbot, mavna, salapurya, sandal, kayık velhasıl makine, yelken ve kürekle hareket eden büyük taşıtlar vesaire ile duran ve yüzen araçlar bulundurmak ve bunlarla seyrüsefer ve nakliyat ameliyesinde bulunmak suretiyle ticaret hakkı, yalnız Türk tebaasına aittir.
  • Hükûmet, geçici olarak ve kendileri için ücret veya iştirak payı söz konusu bulunmamak üzere yabancı kurtarma gemilerinin çalışmalarına ve Türk kurtarma gemilerinde yabancı uzman, kaptan ve tayfa çalıştırılmasına izin verebilir.
Atatürk, manevi kızı Afet İnan’la birlikte Kabotaj Bayramı kutlamalarını izlerken (İstanbul-1935)

Kabotaj hakkı ile kara sularımızdaki egemenlik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin denetimine girdi. Atatürk’ün direktifleriyle denizciliğin geliştirilmesi ve özendirilmesi için devlet öncülük etmeye başladı. Mersin ve İstanbul arasında deniz seferleri başlatıldı.

Yabancıların elinde bulunan limanlar satın alınarak millileştirildi. Denizlerimizde her türlü deniz ürününün çıkarılması, kum-çakıl işletmesi, kurtarma ve yardım çalışmaları, denizlerimizden yararlanma hakkı Türk milletine verildi. Samsun, Karadeniz Ereğlisi ve Mersin limanlarının yapımı tamamlanarak halkın hizmetine sunuldu.

Osmanlı Devleti’nden kalma gemi sayısı 34 adet iken 33 yeni gemi daha satın alındı. İzmit’te bulunan tersanelerde gemi yapımına hız verildi. 1923 yılında tonaj miktarı 34 bin iken 1926 yılında 115 bin, 1927’de ise 130 bine çıkarıldı.

Yorum yapın