İstihdam ve Önemi Nedir? İşsizlik Türleri Nelerdir? İşsizliğin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Önlem ve Öneriler Nelerdir?

İstihdam ve önemi, tam istihdam, eksik istihdam, işsizlik, işsizlik çeşitleri ve işsizliğin önlenmesi için alınması gereken önlem ve öneriler başlıklarına bakalım.

İstihdam ve Önemi Nedir?

Bir ekonomik kavram olarak istihdam üretim faktörlerinin üretimde kullanılarak gelir elde edilmesidir.

Dar anlamda ise istihdam emeğin çalıştırılması (istihdam edilmesi) olarak tanımlanmaktadır. Çünkü emeğin çalıştırılması diğer üretim faktörlerinin de kullanılmasına bağlıdır.İş gücü çalıştırmak isteyen işveren aynı zamanda iş yerine, makineye, ham maddeye de sahip olması gerekir. Bütün bunlar diğer üretim faktörlerini oluşturur. Bir ülkenin ürettiği mal ve hizmet miktarı o ülkenin çalıştırabildiği üretim faktörleri miktarına bağlıdır.

Türkiye’de istihdam edilen sektör hizmet, tarım, sanayi ve inşaat olarak sıralanmaktadır. İstihdam için ülke nüfusu ve bu nüfus içerisindeki çalışabilecek yaş ve yetenekteki insan sayısı önemlidir. Türkiye’de 2015 yılında istihdam edilen insan sayısı 26 milyon 275 bin kişi, istihdam oranı ise % 48,3 olarak gerçekleşmiştir.

Bir ekonomik kavram olarak istihdam üretim faktörlerinin üretimde kullanılarak gelir elde edilmesidir. Dar anlamda ise istihdam emeğin çalıştırılması (istihdam edilmesi) olarak tanımlanmaktadır. Çünkü emeğin çalıştırılması diğer üretim faktörlerinin de kullanılmasına bağlıdır. İş gücü çalıştırmak isteyen işveren aynı zamanda iş yerine, makineye, ham maddeye de sahip olması gerekir. Bütün bunlar diğer üretim faktörlerini oluşturur. Bir ülkenin ürettiği mal ve hizmet miktarı o ülkenin çalıştırabildiği üretim faktörleri miktarına bağlıdır.

Türkiye’de istihdam edilen sektör hizmet, tarım, sanayi ve inşaat olarak sıralanmaktadır. İstihdam için ülke nüfusu ve bu nüfus içerisindeki çalışabilecek yaş ve yetenekteki insan sayısı önemlidir. Türkiye’de 2015 yılında istihdam edilen insan sayısı 26 milyon 275 bin kişi, istihdam oranı ise % 48,3 olarak gerçekleşmiştir.

Tam İstihdam Nedir?

Bir ekonomide üretim faktörlerinin tümü çalışıyor ve üretime katılıyorsa bu ekonominin, tam istihdam durumunda olduğu ya da tam istihdama ulaştığı söylenebilir. Tam istihdamın gerçekleşmiş olduğu bir ekonomide mevcut çalışma koşullarında ve cari ücret düzeyinde çalışmak isteyen tüm emek sahipleri iş bulabildiği gibi ülkenin mevcut sermaye malları stoğu ve tabiat faktörü de tamamen üretime katılmış durumdadır. Böylece ekonominin mevcut üretim potansiyelinden tamamen yararlanılmakta ve atıl (boşta, çalışmayan) kapasite bulunmamaktadır.

Bir ekonominin üreteceği mal ve hizmet miktarı, üretimde kullanılan faktörlerin büyüklüğüne bağlı olarak değişir. Mevcut kaynaklarla en yüksek üretimi sağlamak üretimde etkinliği ifade eder.

Ülkelerde her zaman, az veya çok işsizlik söz konusu olduğundan yüzde yüz tam istihdamdan bahsedilemez. Ancak tam istihdama ne kadar yaklaşılırsa işsizlik sorunu o kadar çözümlenmiş olur, üretim ve millî gelir de aynı oranda artmış olur.

Eksik İstihdam Nedir?

Eksik istihdam: üretim faktörlerinin üretime tam kapasiteyle katılmamasıdır. Bunun nedeni talep yetersizliğidir. Malların bir kısmı satılamıyor, stoklar artıyorsa ekonomide talep azlığından söz edilir. Bu durumda müteşebbisler talep edildiği kadar mal üretecek, üretim hacmini daraltacaklardır. Mal üretiminin azalması bir kısım iş gücünün işsiz kalması demektir. Bu da bildiğimiz gibi eksik istihdamdır. Eksik istihdam, iş gücünün işsiz olmayıp kendi yeteneğine uygun bir iş bulamayıp yeteneğinin altında bir iş yerinde çalışmaya razı olmasıdır.

Haftada beş gün çalışmak   istediği hâlde, iş bulamayan bir kişinin   haftada üç gün çalışması ve mühendisin kendisine uygun iş bulamadığından büro memuru olarak çalışması eksik istihdama örnek verilebilir.

Eksik istihdam, üretim faktörlerinin tam kullanılmaması sonucunda eksik üretim gibi ekonomiye olumsuz etkileri olmaktadır.

İşsizlik: Tam istihdamın gerçekleşmemesi durumunda işsizlik söz konusudur. Mevcut ücret seviyesinde çalışma şartlarına razı olduğu hâlde, iş bulamama durumu, işsizlik olarak nitelendirilir. Bir ekonomide her zaman işsizler mevcut olacaktır. Bunun sebebi işten çıkarmalar, iş yerinin kapanması vb.dir.

Tabloda 2012-2015 yılları arasında, Türkiye’de aylara göre işsizlik oranları dağılımı ve işsizlik oranları görülmektedir. Yıllar itibarıyla işsizlik oranları artış göstermiştir.

Türkiye’de İşsizlik Oranları (%) (Kaynak: TÜİK)

AYLAR 2012 2013 2014 2015
Ocak 8,3 8,7 9,2 10,3
Şubat 8,5 8,6 9,1 10,2
Mart 8,5 8,7 9,2 10,1
Nisan 8,3 8,8 9,3 9,9
Mayıs 8,2 9 9,6 10,2
Haziran 8,1 9 10 10,4
Temmuz 8,2 9,3 10,4 10,4
Ağustos 8,3 9,4 10,4 10,4
Eylül 8,6 9,5 10,6 10,4
Ekim 8,6 9,3 10,6 10,5
Kasım 8,7 9,3 10,6 10,4
Aralık 8,8 9,1 10,4 10,3

Türkiye’deki aylık işsizlik oranı, 2012 yılında % 8,1 ve % 8,8 arasında, 2013 yılında ise % 8,6 ve % 9,5 arasında değişmiştir. 2012 yılında Türkiye’de işsizliğin en düşük olduğu ay haziran iken 2013 yılında işsizliğin en düşük olduğu ay şubat ayı olmuştur. 2015 yılında işsizlik oranı % 10 civarında seyretmiştir.

İşsizlik Türleri
Ekonomik Yapıya Göre Dönemin Uzunluğuna Göre
1. Gizli işsizlik: Herhangi bir üretim dalında gereğinden fazla kişinin çalışması yani bir kısım çalışanın üretime katkıda bulunmaması durumudur.

2. Teknolojik işsizlik: Üretimde emeğin yerine makine ikame edilmesiyle ortaya çıkan işsizliktir.

3. Yapısal işsizlik: Ekonominin bütün sektörleri ile toplu ve devamlı olarak durgun bir düzeyde kaldığı dönemlerde meydana gelen işsizliktir.

4. Friksiyonel işsizlik: İş gücüne yeni katılan gençlerle, çeşitli nedenlerle işini bırakarak yeni iş arayanların meydana getidikleri işsizliktir

1. Konjonktürel işsizlik: Ekonomide refah ve buhran dönemleri birbirini izler. İşte bu dalgalanmalara konjonktür hareketleri denir. Konjonktürel
işsizlik daralma dönemlerinde iş gücü tam istihdam edilemediğinden dolayı ortaya çıkan işsizliktir.2. Mevsimlik işsizlik: Turizm, tarım, inşaat gibi mevsime bağlı işlerde görülen dönemlik işsizliktir.

Günümüzde işsizlik sorunu, ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlı olarak farklılık göstermekle birlikte önemini korumaktadır. Bu durum yalnız az gelişmiş ülkelerin değil sanayileşmiş ülkelerin de ortak sorunudur. İşsizlik, ekonomik sorun olmanın ötesinde toplumsal ve kişisel yönleri de olan bir olgudur. Çalışma istek ve gücünde olan insanların işsiz kalmaları mevcut ekonomik yapının bir kusurudur. Bu, işsizliğin toplumsal yönüdür.

İşsizlikten doğan iki büyük sorun vardır. İşsizlik ilk olarak işsiz kalan kişilerin; yararsız, istenmeyen insan olduğu duygusuna kapılmalarına sebep olur. İkinci olarak ise insanların yaşamına korkuyu, kaygıyı, endişeyi getirir.

İşsizliğin ekonomik, toplumsal ve kişisel etkilerini azaltmanın tek yolu, işsizlik oranını mümkün olduğunca düşürmektir. Dünya devletleri bu amaç için büyük bir mücadele içerisindedir. İşsiz insan sayısının azalması ile maddi ve manevi yönden toplum refahını artırarak tatmin olan birey, kişisel ve toplumsal gelişime daha çok eğilebilecektir.

İşsizlikle mücadelenin bir diğer yolu da girişimciliğin teşvik edilmesidir. Girişimci, ülke ekonomisindeki gelişmeleri yakından takip ederek işletmesinin amaçlarını bu doğrultuda belirlemelidir. Yeni girişimler yeni iş alanları oluşturur. Bu durum işsizliği azaltır. Bir ülke ne kadar zengin kaynaklara sahip olursa olsun bunlar yeni girişimlerle üretime dönüştürülmedikçe bir anlam ifade etmez.

İşsizliğin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Önlem ve Öneriler Nelerdir?

Bir toplumun huzuru ve refahı, onu oluşturan bireylerin huzuruna ve geleceğe yönelik umuduna bağlıdır. İşsizliğin etkileri kalıcıdır. Toplumdaki bütün bireyler fedakârlıklara âdil olarak katılmıyorsa, birtakım insanlar üst düzeyde bir yaşam tarzını sürdürürken diğerleri yoksullaşıyorsa işsizliğin verdiği hasar daha da ağır hâle gelir.

Türkiye’de işsizlik sorunu giderek büyümekte ve toplumsal sorun hâline gelmektedir. Bu nedenle işsizliğin çözümü için gerçekçi tedbirler alınmalı, ülkede verimlilik artırılmalı, tüketicilere bir takım imkânlar sağlanmalı ve talep canlandırılmalıdır. Aynı şekilde alınacak tedbirlerle ihracata yönelik sektörler desteklenmeli, özellikle döviz girdisi sağlayabilecek olan otomobil, tekstil, inşaat gibi sektörlere destek sağlanmalıdır. Kamu harcamaları artırılmalı, altyapı, demir yolları ve kara yolları gibi sektörlere yatırım yapılmalıdır.

Türkiye’de işsizliğin daha yüksek boyutlara ulaşmaması için büyümeyi destekleyici politikaların devamı şarttır. Mali politikalarla birlikte vergi politikaları yeniden oluşturulmalıdır. Teknik ve teknoloji yenilenmelerine kaynak bulunmalı, yabancı sermaye teşvik edilmeli, ortak yatırımlar ve iş birliği desteklenmelidir. Bankacılık sektörü canlandırılmalıdır. İş güvenliği ile ilgili yasalar daha iyi işler hâle getirilmelidir. Çalışanların hakları korunmalı, meslek edindirme, beceri kursları açılmalı, mesleki ve teknik eğitime gereken önem verilmelidir.

Yorum yapın