İslamda Hak ve Adaleti Gözetme

Hak; doğru, gerçek ve emek karşılığı alınan ücret anlamlarına gelir. Hak’ın zıddı bâtıldır. Anne hakkı, baba hakkı, kul hakkı, hak yemek, hak sahibi ve hak etmek gibi ifadeleri günlük dilde kullanırız.

Adalet; hakkı gözetmek, hakka uygun davranmak, her şeyi olması gereken yere koymak ve herkese hakkını vermek anlamına gelir. Adaletin  zıddı zulümdür. Hak ve hukuka uygunluk adalete uygunluk demektir.

Hak ve Adaleti Gözetme

Allah (c.c.), adaletli davranmakla ilgili şöyle buyurur: “Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna (takvaya) daha çok yakışan (bir davranış) dır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilendir.” (Maide suresi, 8. ayet.) Allah’ın(c.c.) rızasını ve sevgisini kazanmak için hakka uygun ve adaletli davranmalıyız.

İnsan ve toplum ilişkilerini hukuk kuralları düzenler. Bu kurallara uygun davranıldığında hak ve adaleti sağlamış oluruz. Huzur ve güven ortamını oluşturmuş oluruz.

“Allah, size emanetleri mutlaka ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle karar vermenizi emreder…” (Nisa suresi, 58. ayet.)

“Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin, yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın.” (Hûd suresi, 85. ayet.)

Hak ve adalet toplumsal yaşamın temel ilkelerindendir. Hak ve adaletin gerçekleşmesinde insanlar daha dikkatli olmalıdır. İşi ehline yani bilene vermeliyiz, işlerimizi yapılması gerektiği gibi güzel ve düzgün yapmalıyız. Eğer hak ve adaleti gözetmezsek toplumda huzur sağlayamayız.

Peygamber Efendimiz(s.a.v.), Medine’ye hicret ettiğinde hak ve adaleti gerçekleştirmek için Medine toplumuyla bir sözleşme yapmıştır. Bu sözleşme dinî grupların haklarını güvence altına almıştır. Peygamberimiz(s.a.v.), insanlara din, dil ve ırk ayrımı gözetmeksizin herkese eşit davranılmasını emretmiştir.

Sosyal hayatta sorunlar hukuk yoluyla halledilir. Hiç kimse kendi hakkını kendi alamaz ve ceza veremez. Böyle bir durumda kan davaları, kin ve nefret duyguları ortaya çıkar. Toplumda huzur kalmaz. Bu yüzden hukuk kuralları, hukuk kurumları tarafından yerine getirilir.

İnsanlar arasındaki ilişkilerde adaletli olmalıyız. Taraf tutmamalıyız. Akrabalık, komşuluk, makam, mevki, zenginlik veya fakirlik gibi nedenler adaletli davranmamamızı sağlayan bazı etkenlerdir. Kur’an-ı Kerim’de,buyrulur: “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun…” (Nisa suresi, 135. ayet)

Ek Bilgi (!)

HİLFÜ-L FUDÛL (Erdemliler Topluluğu): Peygamberimizin (s.a.v.) amcası Zübeyr tarafından Mekke’de hak ve adaleti gerçekleştirmek için kurulmuştur.

Yorum yapın