İnkılapçılığın Dayandığı Esaslar

İnkılapçılıkta hareketlilik temel ögedir. İnkılapçılık ilkesi; milletin bağımsızlığı, vatanın bütünlüğü ve toplumun huzurunu da kapsamaktadır.

Zamanın akışı içinde milletçe daima ilerlemeyi ifade eder. Hiçbir şeyin durmasına, donup kalmasına izin vermez. Kalıplara ve kalıplaşmalara bütünü ile karşı çıkan bir harekettir.

Atatürk, Yalova’da halka hitap ederken (1930)

İnkılapçılığın en önemli özelliği, Atatürkçü düşünce sistemine dinamizm kazandıran, aklın ve bilimsel düşüncenin gerektirdiği yeniliklerin en kısa zamanda yapılmasını savunan bir ilke olmasıdır.

Eskimiş ve geçerliliğini kaybetmiş, topluma yarardan çok zarar veren kurum ve kuruluşların kaldırılarak onların yerine aklın ve bilimin doğrultusunda yeni oluşumların hayata geçirilmesi inkılapçılığın temel özellikleridir.

Atatürk, yapacağı inkılapları önceden planlamasına rağmen, gerekli şartların oluşmasını sabırla beklemeyi bilmiştir. Atatürk, her alanda olduğu gibi yeniliklerle ilgili düşüncelerini “millî sır” olarak sakladığı inkılapları zamanı geldikçe açıklamıştır.

Tarihteki bütün büyük inkılapların, oldukça sınırlı bir lider kadrosu yönetiminde gerçekleştirildiği bir gerçektir. Ancak bu kadro, geniş halk kitlelerinin belki o ana kadar açıkça ortaya çıkmamış veya ifade edilmemiş eğilimlerini, özlemlerini sezebildiği için kitleleri de peşinden sürükleyerek inkılabı başarıya ulaştırmıştır.

1789 Fransız İhtilali’nde olduğu gibi Türk inkılabında da böyle olmuştur. İnkılapçı lider kadrosunun görevi, bu ortak toplumsal fikri, gerçek eğilimi ortaya çıkarmak ve onu dile getirmektir. Atatürk’e göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve hükûmetin görevi, her türlü faaliyet alanında en doğru yolları aramak, bulmak ve onun en doğru olduğunu millete anlatmakla beraber, bu yolda hızlı ve geniş adımlarla yürümeyi ve bütün milleti yürütmeyi temin etmektir.

Bu nedenle Atatürk, bütün inkılapları gerçekleştirirken kamuoyunu hazırlamaya, millete onların gerekliliğini anlatmaya büyük özen göstermiştir. Atatürk’ün yurt gezilerinde halka yaptığı sayısız konuşmalar, bunun en iyi kanıtıdır. Sonuç olarak Atatürkçü düşünce sisteminde inkılapçılık ilkesi, statik değil dinamik bir nitelik taşır.

Türk inkılabının temel hedefi her alanda kalkınmaktır. Bu nedenle inkılapçılık sadece yapılan inkılapları korumakla, yani statik bir durumda kalmakla yetinmeyip aklın, bilimin ve ileri teknolojinin yol göstericiliğine dayalı gerekli atılımlarla çağdaşlaşmaya yönelmeyi gerektirir. İnkılap, toplumun ihtiyaçlarından kaynaklanır.

Toplumun gereksinimlerine cevap veremeyen kurumlar değiştirilerek bunların yerine modern kurumlar oluşturulur. Atatürk’ün inkılap anlayışı millet egemenliğine, bağımsızlığına ve Türk milliyetçiliğine dayanır. Atatürkçü düşüncede inkılapçılık, Türk milletinin mutluluğu için yapılan bütün yenilikleri içine alır.

Ayrıca yapılan yenilikleri sürdürme, geliştirme azmini ifade eder. Atatürk’ün inkılapçılık ilkesi zamana göre geri kalmış, özelliğini yitirmiş kurumları kaldırarak yerlerine ilerlemeyi, gelişmeyi sağlayacak kurumların konması temeline dayanır.

Türk inkılabı yeniyi, iyiyi ve güzeli temel alır. Ayrıca sürekli olarak ilerlemeyi ve gelişmeyi öngörür.
Çünkü yenileşmeye ayak uyduramayan milletler uygar dünyadan zamanla uzaklaşır. Bu durumu önlemek,
toplumun çağdaşlık niteliğini kaybetmesini engellemek için yeniliklere açık olmak gerekir. Atatürk
bu durumu şu sözleriyle belirtmiştir:

“Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum hâline ulaştırmaktır…” (Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s.204.) (Düzenlenmiştir.)

Atatürk’ün inkılapçılık anlayışı, sürekli yenileşme ve kalkınmayı amaçlamıştır. Çünkü inkılapçılık yeniliklere açık olmayı, toplumun sosyal, siyasal ve kültürel alanda ilerlemesini sağlamayı temel almaktadır.

İnkılapçılık ilkesi, Atatürk inkılaplarının korunmasını amaç edinmektedir. Böylece Türk milleti, çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkabilecektir. Atatürk, yaptığı yeniliklerin, çağın şartlarına uygun ve sürekli gelişmeye de açık olabilmesi için inkılapçılık ilkesini benimsemiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ikinci maddesinde, inkılapçılık ilkesi başta olmak üzere Atatürk ilkeleri yasalarla güvence altına alınmıştır.

Yorum yapın