İkinci Dünya Savaşında ve Öncesinde Yaşanan İnsan Hakları İhlalleri

II. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında yaşanan olaylar tarih boyunca hiçbir dönemde görülmeyen büyük bir manevi yıkıma yol açtı.

Savaş sırasında uluslararası antlaşmalar, sözleşmeler, savaş hukuku ve insan hakları askıya alındı. Devletlerin başvurduğu gayri insani uygulamalar ürkütücü boyutlara ulaştı. Özellikle Almanya, SSCB ve Japonya savaş esirlerine kötü muamele, işgal ettikleri topraklarda talanlar, yargısız infazlar ve askerî neden olmaksızın gerçekleştirdikleri yıkımlarla birçok defa insan haklarını ihlal ettiler.

Auschwitz (Authitz) kampının girişi

Ayrıca savaşın küresel, teknolojik ve ideolojik boyutuyla neden olduğu yok etme isteği soykırımların yaşanmasına neden oldu. Nazi Almanya’sında başta Yahudiler olmak üzere, Romanlar, engelliler ve komünistler siyasi görüş, ırk ve dine dayalı gerekçeklerle toplu sürgüne, toplama kamplarında yaşamaya ve yargısız infazlara maruz kaldılar.

Çeşitli nedenlerle hayatını kaybeden Yahudilerin sayısı üç milyonu aştı. İnsan hakları ihlallerinin önüne geçmek için 1945’ten başlayarak önemli adımlar atıldı. Müttefik Devletler, Potsdam Konferansı’nda savaş suçlularının yakalanıp cezalandırılmasına karar verdiler.

Auschwitz’in çocuk tutukluları (1945)

Yargılama sırasında takip edilecek usul ve esaslarla ilgili yedi maddelik uluslararası bir sözleşme hazırlandı. 8 Ağustos 1945’te Londra Antlaşması ile barışa karşı işlenen suçlar, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlara bakmak üzere Nürnberger Mahkemesi kuruldu.

20 Kasım 1945 ile 1 Ekim 1946 arasında Nazi liderleri yukarıdaki suçlardan yargılandılar. Kararları eleştirilere neden olan bu mahkeme; suçlu bulduğu sanıklara hapis, müebbet hapis ve idam cezaları verdi. Japon yöneticiler ise 1946’da Tokyo’da kurulan bir mahkemede yargılandılar.

Nürnberger’de kurulan Uluslararası Mahkeme (1946)

9 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme” kabul edildi. Bu sözleşmeye taraf olan devletler gerek savaş gerekse barış zamanında işlenen “soykırım” suçunu bir uluslarası suç saymakta ve bu suçu önlemeyi bir yükümlülük kabul etmektedir. 19 Mart 1950’de Türkiye’nin de taraf olduğu sözleşmenin ikinci maddesinde “soykırım” tanımı ve sayılan fiiller şu şekilde yer almıştır:

Madde 2: Bu sözleşmede soykırım ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu, toptan ya da onun bir bölümünü yok etmek niyetiyle aşağıdaki eylemlerden herhangi birine başvurulmasını kapsamı içine alır.

  • Grup üyelerinin öldürülmesi,
  • Grup üyelerinin fizik ya da akıl bütünlüğünün ağır biçimde zedelenmesi,
  • Grubun fiziksel varlığının tümü ya da bir bölümü ile yok edilmesi sonucunu verecek yaşam koşulları içinde tutulması,
  • Grup içinde doğumları engelleyecek önlemler alınması,
  • Bir grup çocuklarının başka bir gruba zorla geçirilmesi.

Savaş sırasında gerçekleşen insan hakları ihlalleri, Birleşmiş Milletlerin bu konuda çalışma yapmasını zorunlu kılmıştır. Ekonomik ve Sosyal Konsey’in iki yıllık çalışması sonucu hazırlanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 10 Aralık 1948’de kabul edildi. Tavsiye niteliği taşıyan beyanname otuz maddeden oluşmaktadır.

Yorum yapın