İhşidoğulları Devleti | İhşidilerin Türk Tarihindeki Önemi

Mısır’da Tolunoğulları Devleti’nin yıkılmasından sonra, ihşidoğulları Devleti’nin kurulmasına kadar geçen dönemde yönetimde valiler bulundu. Valiler, Bağdat’tan direkt olarak atandılar ve Abbasi Devleti’ne bağlı kaldılar. Ancak, Tolunoğulları devrindeki emniyet, refah ve huzuru devam ettiremediler.

İhşidoğulları Mısır’da kurulan ikinci Türk-İslam devletidir. İhşidlerin atası Cuff adında Ferganalı bir Türk idi. O dönemde fergana hükümdarlarına “ihşid” derlerdi. “ihşid,” prens veya hükümdar demektir. Bundan dolayı devleti kuranlara “İhşidiler” denilmiştir.

Cuff, Halife Mutasım (833-842) zamanında İslam Devleti’nin hizmetine giren Türklerdendi. Samarra’da yetişen Cuff, kabiliyeti ve faaliyetleri ile kısa zamanda hızla yükselmiş ve çeşitli rütbeler almıştı. 861 yılında ölen Cuff’un oğullarından Toğaç (Tugaç) Mısır’a giderek önce Tolunoğulları Devleti’nde, bu devletin yıkılması ile de Abbasilerin hizmetinde bulundu. Fakat Bağdat’taki iktidar mücadeleleri sırasında yakalandı ve hapsedildi. Hapisteyken de öldü.

Toğaç‘ın oğullarından Muhammed, Suriye valiliğinden sonra 935 yılında Mısır valiliğine tayin edildi. Mısır’ın idaresiyle beraber her türlü iktisadi kontrol yetkisi de kendisine verildi. Halife, Muhammed’e hilat ve menşur vermekten başka önemli bir unvan olan “ihşid” unvanını da verdi.

Mısır’da idareyi ele alan İhşid Muhammed, burada çok nüfuzlu bir aile olan Mazerailerle mücadele etti. Sonuçta onların nüfuzunu kırdı, mallarını da müsadere etti.

İhşid Muhammed, Bağdat’da halifelikten sonra en yüksek rütbeyi almış olan Muhammed Bin Raik’le nüfuz mücadelesi yaptı. Bu mücadele özellikle Suriye hakimiyeti üzerinde oldu. Raik, bu mücadelede Suriye’nin bir kısmını elde ettiyse de  bir müddet sonra öldürüldü. Onun ölümü üzerine İhşid (943) Suriye’nin tamamına tekrar hakim oldu. Bundan dolayı kendisine güveni artan İhşid Muhammed, Mısır’da oğlu Ebu’l Kasım Unucur’u kendisinden sonrası için veliaht ilan etti. Bu kararını ayrıca bütün komutanlarını toplayarak kabul ettirdi. Abbasi Halifeliğine rağmen böyle bir icraat onun dolaylı olarak bağımsızlığını ilan etmesi demekti. Halifelik bu duruma müdahâle etmemiş veya edememiştir.

Daha sonra ise iyi ilişkiler kurduğu Abbasi Halifeliği onun Mısır hakimiyetini ve oğlunun veliahtlığını tanıdı. İhşid, 940 yılından itibaren Mısır’da kendi adına para bastırmış ve paraya kendinden önce halifenin adını yazdırmıştı.

İhşid, hayatının son yıllarında El Cezire’de (Suriye’nin kuzeyi) yeni bir siyasigüç olarak ortaya çıkan Hamdanilerle mücadele etti. Onlarla özellikle Suriye üzerinde hakimiyet mücadelesi yaptı. Hâlep’te yapılan savaşı kazandı. Böylece Suriye’deki haklarını korumaya muvaffak oldu. Buradan Dımaşk’a döndü, orada hastalanarak öldü.

ihşidoğulları
Harita 02.02: İhşidiler

İhşidoğulları Devleti’nin Yıkılması

İhşid’in ölümünden sonra yerine oğlu Ebu’l Kasım Unucur tahta oturdu. Unucur, tahta çıktığında on beş yaşındaydı. Devletin her tür sorumluğunu ve işlerini babasının sadık bir adamı olan ve devlet işlerini çok iyi bilen Kâfur yürüttü. Kâfur Muhammed bin Toğaç tarafından çocukları için saltanat naibi olarak görevlendirilmişti. Kâfur, İhşidoğulları Devleti’ni sadakat ve doğrulukla idare etti.

Bazı tahrikçiler yüzünden Unucur ile Kâfur’un arası açıldıysa da hükümdarın annesi aracılığıyla barıştılar. Kâfur idareciliği esnasında devletin içinde İsmaili propagandası ve eksik tahıl üretiminin doğurduğu ekonomik güçlüklerle uğraştı. Dışta ise Karmatilerin, Sudanlıların, Hamdanilerin ve Fâtımîlerin baskılarıyla mücadele etti. Tarihçiler Kâfur için “Mahir bir siyasetçi, anlayışlı, zeki, akıllı ve dâhi bir idareci” özelliklerini sayarlar.

Unucur’un 961 yılında ölümünden sonra devletin başına kardeşi Ebu’l Hasan Ali geçti. Bu dönemde de devlet işlerini yürütmede yine Kâfur birinci planda yer aldı. Fakat bu dönemde Mısır’da işler iyi gitmedi. Devlet, içerde ve dışarda çeşitli karışıklıklarla uğraşmak zorunda kaldı. Batıdan Fâtımîler, güneyden Nubyalılar, Suriye’den Bizanslılar ve Karmatiler İhşid Devleti’nin topraklarına tecavüz ettiler. Ebu’l Hasan Ali’nin saltanatının sonuna doğru Kâfur devlete iyice hakim oldu. 966 yılına Ebu’l Hasan Ali’nin ölümünden sonra Kâfur, devleti üç yıl daha idare etti.

İhşidiler Devleti’nin başında bulunan en son hükümdar Ebu’l Hasan  Ali’nin oğlu Ebu’l-Fevaris Ahmed (968-969)’dir. Onun döneminde ülkede düzen bozulmuş  ve Kuzey Afrika’da uzunca bir süredir gözlerini buraya çevirmiş olan Şii Fâtımîlerin beklediği fırsat çıkmıştı. Fâtımîlerin başarılı komutanları Cevher, Fustat’a girerek buraları Fâtımî Devleti hesabına zapt etmiş ve İhşidiler Devleti’ne son vermiştir. (2 Temmuz 969).


İhşidilerin Türk Tarihindeki Önemi

Otuz dört senelik kısa ömre sahip olan İhşidiler Devleti’nin millî tarihimiz açısından önemi, Tolunoğulları örneğinde olduğu gibi, ırk itibarıyla yabancı bir ülkede, kuvvetli ve teşkilatçı bir Türk valinin devlet kurmuş olmasıdır. Bununla birlikte bu

kısa dönemde Fustat, kaybetmiş olduğu başşehir olma özelliğine tekrar kavuşmuş, İhşidiler Sünni olmaları dolayısıyla hilafet merkezini batıdan gelen Fâtımî tehlikesine karşı, dayanabildikleri sürece korumuşlardır. Bilindiği gibi 909’da İfrîkiye’de Ubeydullah El-Mehdi tarafından kurulan Fâtımî Hilafeti (909-1171) kendisi için istikbalin doğuda olduğunu düşünüyordu ve baştan itibaren Mısır’ın fethini değişmez siyase ti yapmıştı. Nitekim bu yönde ilk iki silahlı girişim birinci halife Mehdi zamanında ve 913 ve 919 tarihlerindedir. Onun oğlu Kâim-Bi-emrillah (934-946) benzer girişimleri devam ettirmiştir. Mısır’ın Fâtımîleradına fethi ise dördüncü halife Muiz-Lidinillah (953-972) zamanında Cevher es-Sıkılli’nin eliyle mümkün olmuştur. Şüphesiz bu gecikmede İhşidilerin Mısır’da kurmuş oldukları idarenin gücünü ve bölgeyi Fâtımî tehlikesinden koruma azimlerini görmek gerekmektedir. İhşidilerle ilgili bir diğer husus da, azat edilmiş bir köle olan Kâfur’un, idareyi ele geçirip yirmi sene naip olarak , iki sene de asaleten devleti yönetmiş olmasıdır.

İhşidiler Bağdat Abbasi halifeleri ile iyi geçinmişlerdir. Bu dönemde Mısır ve Suriye’de hutbeler halife adına okunmuştur. Bu ülkelerde İhşidilerin hâkimiyetini de Abbasiler kabul etmişlerdir. Hamdanilerle Suriye için savaş yapmışlardır. Aynı bölge için Bizanslılarla da harp etmişlerdir. İhşidilerin savaş yaptıkları başka bir millet de Nubya (Sudan)’lılardır. (Nesimi Yazıcı, İlk Türk İslam Devletleri Tarihi,S,105)

Yorum yapın