Halifeliğin Kaldırılması – 3 Mart 1924 Tarihinde Yapılan Değişiklikler

Hz. Muhammed’in ölümünden sonra, onun yerine geçen ve devlet yönetimini üstlenen idarecilere halife unvanı verilmişti.

Dört Halife Dönemi’nde halifeler bir şûra tarafından seçilerek devlet yönetimine geliyorlardı. İslam devletlerinde siyasi bir kurum olan halifelik, Emevilerden itibaren babadan oğula geçerek saltanata dönüştü.

Abbasiler Dönemi’nde birden fazla İslam devletinin bulunması ise aynı anda birkaç halifenin de ortaya çıkmasına neden oldu. Abbasiler eski güçlerini elde edebilmek için halifeliği dinsel bir kurum hâline getirdiler.

Yavuz Sultan Selim, Mısır’ı ele geçirince halifelik unvanı Osmanlı Devleti’ne geçti ve Osmanlı padişahları zaman zaman halifeliğin dinî yönünü kullandılar. Böylece diğer İslam devletlerine dinsel açıdan egemen olmak istediler.

Özellikle Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde halifelik makamından daha çok yararlanmak için yeni politikalar belirlediler, İslamcılık politikası ile halifelik kurumunu kullanarak Müslüman milletler üzerinde etkili olmaya çalıştılar.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı halifesi, İtilaf Devletlerine karşı cihat (kutsal savaş) çağrısı yaptı. Fakat bu dönemde halifelik eskisi kadar güçlü bir etkiye sahip olmadığı için istenen sonuç elde edilemedi.

1 Kasım 1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisi, halifeliği saltanattan ayırarak saltanatı kaldırdı.

Halife Abdülmecit Dolmabahçe Sarayı’na gelirken (1922)

Halifelik, dinsel bir anlam kazanmış olmakla beraber, aslında politik bir kurumdu. Saltanat kaldırılırken bütün siyasal yetkilerine son verilmiş olan halifelik, tamamen işlevsiz bir hâl aldı. Artık Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleriyle bağdaşmayan halifeliğin kaldırılmasına sıra gelmişti.

Son padişah Vahdettin’in ülkeyi terk etmesiyle birlikte TBMM tarafından Abdülmecit Efendi halife seçildi. Kendisine sadece Müslümanların halifesi unvanını kullanması bildirildi. Halife olan Abdülmecit Efendi, bir süre sonra saltanatın geri gelmesini isteyenlerin kışkırtmalarıyla kendisini TBMM’den üstün görmeye, bazı milletvekillerini kabul edip siyasi demeçler vermeye başladı.

Bunun yanı sıra birtakım milletvekilleri halifeye bağlı olduklarını ifade etmeye başladılar. Bu durum rejim için huzursuzluklara neden oluyordu. Yaşanan gelişmeler karşısında derhâl önlem alınması gündeme geldi. Diğer yandan inkılapların yapılabilmesi için halifeliğin kaldırılması zorunlu hâle gelmişti.

Daha önce saltanat kaldırılmış fakat halifeliğin devamına karar verilmişti. Çünkü henüz halifeliğin kaldırılması için toplumsal zemin oluşmamıştı.

Halifelik, siyasal açıdan cumhuriyetçi ve laik yönetim biçimiyle bağdaşmıyordu. Cumhuriyetin ve yapılacak yeniliklerin önündeki bu engelin bir an önce kaldırılması gerekiyordu. Halifeliğin ülke için zararlı bir konuma geldiğini gören Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ve çağdaş bir yapıya kavuşması için halifeliğin kaldırılmasına karar verdi.

TBMM’de yapılan görüşmeler sonucunda 3 Mart 1924 tarihinde halifeliğin kaldırılması kabul edildi. Böylece çağdaş ölçüler baz alınarak kurulan cumhuriyetin temelleri güçlendirildi. Türk milletinin uygarlık yolunda ilerleme çabaları hızlandı. Aklın ve bilimin esas alındığı demokratik ve laik toplum düzeninin oluşturulması yolunda önemli adımlar atılmış oldu. Halifeliğe son verilmesi ile eğitim, aile, kadın hakları, ekonomik ve kültürel alanda modernleşme çabaları için gerekli ortam hazırlandı. Çağdaş dünya ile uyum içinde yaşamak için bütün engeller ortadan kaldırılmış oldu.

Yorum yapın