Halı Sanatı | Türk Halı Sanatına Genel Bakış | Selçuklu ve Osmanlı Halı Sanatı

Halı, yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara asılmak için çeşitli düğüm teknikleriyle yapılan, çoğu yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı dokumaya verilen isimdir.

Bitkisel ve hayvansal malzemelerle yapılan dokumaları, göçebe toplumlar giyinme amacının dışında çadır ve barınak gibi mekânlar oluşturmada da kullanmış; ayrıca kilim ve halı gibi çeşitli dokuma türleriyle yaşadıkları yerleri süslemişlerdir.

Halıyı meydana getiren ve halının esas ögesi olan düğüm-ilmik, koyun, keçi gibi hayvanların yününden elde edilen ipliktir. Halılar düğümlerinin atılışlarına ve sıklığına göre adlandırılır.

Türk halılarında sine (İran) (Çizim 03.01), Gördes (Türk ) (Çizim 03.02) düğümleridir. Sıklık, halının değerlendirilmesinde yüzyıllardan bu yana önemli bir ölçüttür.

Çizim 03.01-03.02

Selçuklu ve Osmanlı halılarında ipler ceviz, ayva, nar, cehri, palamut gibi renk veren bitkilerden elde edilen kök boyalar kullanılıyordu. Günümüzde özel dokuma tezgâhlarında makine halısı adı verilen fabrika yapımı halılar da dokunmaktadır.

  1. Türk Halı Sanatına Genel Bakış:

En eski düğümlü halı örneği Rus Bilgin Rudenko’nun 1949’da Altay Dağları Vadisi’ndeki İskit mezarlarında bulduğu Pazirik halısıdır. Türk düğümüyle santimetre karesinde otuz altı düğüm bulunan yünden dokunmuş halı, günümüzde St. Petersburg Emitaj Müzesi’nde sergilenmektedir. (Resim 03.01 )

Zaman içinde Orta Asya’dan batıya doğru yayılmış halıcılığı Anadolu’ya Selçuklu Türkleri getirmiştir.

Resim. 03.01: Orta Asya Pazirik halısından ayrıntı
  1. Tarihsel Gelişimi İçinde Türk Halı Sanatı:

DOKUMA SANATI

Anadolu’da Selçuklu döneminde çok değerli kumaşların üretildiğini daha çok seyyah ve yazarların verdiği bilgiler ışığında öğrenmekteyiz. Günümüze kadar kalabilmiş çok az sayıdaki örneklerden en önemlisi Alâeddin Keykubad için dokunmuş bir kadife kumaştır.

Osmanlı döneminde dokumacılık çok daha ileri gider. Diğer üretim dallarlında olduğu gibi dokumacılık da sıkı bir lonca denetimi altında hayata geçirilmiştir. Bu disiplin içinde üretilen malların üstünlüğünün titizlikle denetlenmesi, Türk kumaşlarının bütün dünyada uzun bir süre en kıymetli mallar arasında sayılmasına yol açmıştır.

15. yüzyılın tanınmış dokuma merkezi ise Bursa’dır. İstanbul ve Bilecek kadife dokumalarıyla, Bergama ve Denizli pamuklularıyla, Ankara yünleriyle, Amasya desenli kumaşlarıyla büyük bir ün kazanmışlardı.

Dokumacılıkta en büyük hamle 16. yüzyılda gerçekleşir. Özellikle saray tezgâhlarında sırma ve simle dokunan kıymetli kumaşlar, kadife ve ipekliler üretilir. Osmanlı dokumalarında çoğunlukla yinelenen motifler lâle, karanfil gibi bitki motifleridir. Dokumalar içinde en tanınmışlar çatma, saraser, kemha, serenk, diba, sof ve canfestir.

a. Selçuklu Halı Sanatı

11. yüzyıldan sonra Anadolu’da yayılan halı sanatının öncüleri Selçuklulardır. Renk ve motif zenginliği taşıması yönünden şaşırtıcı kalitedeki Selçuklu halıları, aynı rengin tonlarıyla elde edilen renk uyumları ve geometrik desenleriyle, bitki motifleriyle Türklerin bu sanatta ulaştığı düzeyin en açık göstergeleridir.

12. ve 13. yüzyıllara ait olduğu bilinen halılar, Anadolu Selçuklu Döneminden günümüze kalanlardır. Konya Alaeddin Camisi’nde (Resim 03.02) bulunan sekiz, Beyşehir Eşrefoğlu Camisi’ndeki üç, halının bir bölümü İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi ile Konya Mevlana Müzesi’nde sergilenmektedir.

Resim. 03.02: Konya Alaeddin Camisi halısından ayrıntı

13. yüzyıl seyyahlarından Marco Polo, Anadolu’da çok ince işçilik gösteren halıların dokunduğunu yazar.

Selçuklu halılarına benzeyen örneklere Rönesans ressamlarının tablolarında da rastlanmaktadır.

Selçuklu halılarında en çok kullanılan renkler kırmızı, mavi, kahverengi ve yeşildir. Bu büyük boyutlu halıların kenar sularında geometrik motifler, yazıya benzer şekiller vardır. Zeminde ise üçgen, sekizgen desenler, “eli belinde” denilen süslemeler görülmektedir. Selçuklu halılarının bir özelliği de desenin bir yerde bitmeyip sürekli yinelenerek çoğalmasıdır.

14. yüzyılın başlamasından itibaren Anadolu halılarında tek  ve çift başlı kartallar, hayat ağacı, kuşlar ve geyikler stilize edilmiştir. Bu tip halılarda zemin genellikle karelere bölünmüş ve hayvan figürleri bu kareler içinde tek ya da karşılıklı bir çift olarak yerleştirilmiştir. Ejder ve kuş figürleri çoğunluktadır.

15. yüzyılda hayvan figürlü halıların yerini genellikle zeminde mavi ve kırmızı renklerin egemen olduğu geometrik ve stilize edilmiş bitki motifli halılar almıştır.

b. Osmanlı Halı Sanatı:

Osmanlı halı sanatı Selçuklu geleneğini de devralmıştır. 13. yüzyıla tarihlenen“Konya halıları”olarak adlandırılan Selçuklu halı grubu, halı tarihinde özel bir yere sahiptir.

15. yüzyıldan başlayarak Avrupa resmine girmesiyle ressamların adıyla anılan Anadolu halıları içinde “Memling halıları”, “Bellini halıları”, “Holbein halıları”, “Lotto halıları” bulunmaktadır.

Osmanlı halıları özelliklerine ve yapıldıkları yerlere göre gruplandırılmıştır.

Uşak Halıları: 16. yüzyılın en önemli merkezlerinden Uşak’ta üretilen halılar, Klasik Dönem halılarının en gözde olanlarıdır. Kenar bordürleri, Çin bulutu ve bitkisel motiflerle, zemini madalyon ve yıldızlarla boşluk bırakılmadan süslenen Uşak halıları çoğunlukla üzerinde taşıdıkları motiflere göre üç grupta toplanmaktadır:

  1. Madalyonlu Uşak Halıları: Bu halıların özelliği bitkisel motiflerin ortasında daima bir bütün madalyonun yer almasıdır.
  2. Yıldızlı Uşak Halıları: Madalyonlar ortadan kalkmış, koyu zemin üzerine sekiz kollu yıldızlar işlenmiştir.
  3. Kuşlu Uşak Halısı: Bu grup içinde yer alan halılar, beyaz zemin üzerine tersli yüzlü yerleştirilen iki stilize dişli yaprağın kuş motifine benzemesinden ötürü “kuşlu Uşak halısı” olarak (Resim 03.03)
  4. Bergama Halıları: Çoğunluğu 19 ve 20. yüzyılda üretilen Bergama halıları, Holbein halılarının bir çeşididir. Anadolu Selçuklularının geometrik ve stilize edilmiş bitkisel motiflerinin bu halılarda yinelendiği görülmektedir. (Resim 04) Halılarda çoğunlukla koyu kırmızı, mavi, sarı, lacivert, yeşil ve beyaz renkler kullanılmıştır.
Resim. 03.03: Kuşlu Uşak halısından ayrıntı
Resim. 03.04: Bergama halısı

     Saray Halıları: Mısır’ın fethi Osmanlı halı sanatında “Saray halıları” olarak adlandırılan yepyeni bir stilin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Tarihler I. Selim’in Kahire’den bazı sanatçıları İstanbul’a gönderdiğini yazmaktadır.

     Seccadeler: 16. yüzyıl ortalarından başlayarak saray için küçük ölçülü ince dokunmuş bir çeşit halı olan seccadeler üretilmiştir. Mihrap işlemeli seccadelerde, mihrapların içinin bazen boş bazen de çiçek motifleriyle doldurulduğu görülmektedir. Yün, pamuk ve ipek ipliklerin de kullanıldığı seccadelerin ana rengi parlak kırmızı ve mavidir.

Kula seccadelerinin mihrapları daha sade, renkleri ise daha mattır. Bordürleri ise birkaç ince şerit hâlindedir.

Milas seccadelerinde mihrap yuvarlak değil, basamaklı sivri kemerlidir. En çok koyu kırmızı ya da kahverengi zemin üstüne sarının çeşitli tonları kullanılmıştır. Bordürleri çok geniştir.

Ladik seccadeleri parlak renkli olup ayak basılacak kısımda sıralanan uzun saplı haşhaş çiçekleri en önemli özellikleridir. Kula seccadeleri ile benzerlik gösterirler.

Kırşehir ve Mucur da seccadeleri ile ün yapmış önemli halı merkezleridir. Hayvan postu motifi ile yapılmış seccadeler de çok karakteristik bir grup içinde yer alırlar. İçlerinde benekli pars postu şeklinde olanlar en çok beğenilenler içindedir. Bu çeşit seccadelerin en eskileri 17. yüzyıldan kalmadır.

Yorum yapın