Geleneksel Sanatlarımız Genel Bakış Özet

Mimaride yüzey kaplama olarak kullanılan fırınlanmış, çeşitli motif ve renkteki sırlı pişmiş toprak malzemeye “çini” denir.

Çininin sırlı veya sırsız kap kacak olarak yapılanlarına da “seramik (keramik)” adı verilir. Çininin hazırlanması ve kullanılan malzeme farklılıklarıyla değişik teknikler oluşturulmuştur. Bunlar renkli sır, sır altı,  sır üstü, çini mozaik, minai, lüster,  sırlı tuğla ve kabartma adını taşıyan tekniklerdir.

Türk mimarisinde çininin kullanılmasının geçmişi Uygurlara kadar gitmektedir. Karahoça’da gri ve mavi renkli sırlı tuğlalar ve üzerlerinde stilize bitkisel motifler bulunan sırlı zemin döşemeleri ortaya çıkarılmıştır. Büyük Selçuklu yapılarında tek renk firuze çiniler kullanılmıştır. Kümbetlerde tuğla, mozaik, sırlı tuğla ve çini süslemeler yer almaktadır.

Anadolu Selçuklu çinilerinde sır altı ve sır üstü olmak üzere iki teknik kullanılmıştır. Anadolu Beylikleri çini sanatında iç mekanlarda ve minarelerde sırlı tuğla kullanımı azalmıştır. Birgi Ulu Camisi ve Selçuk İsa Bey Camisi bu dönem özelliklerini taşır. 17. yüzyıldan sonra seramik merkezi olma özelliğini yitiren İznik, yerini Kütahya’ya bırakmıştır. Kütahya seramiklerinde mor, kırmızı, mavi, sarı, yeşil renkler öne çıkmıştır.

Halı serilmek veya duvara asılmak üzere çoğunlukla yün, bazıları ipek veya pamuk iplikten yapılmış; kısa tüylü nakışlı dokumalara verilen addır. Selçuklu ve Osmanlı halılarında ipler, kök boyalar ile boyanıyordu. Türk halılarında kullanılan düğüm tipleri Sine ve Gördes’tir. Pazirik kurganı ve Doğu Türkistan mezarlarında bulunan Türk düğümlü halı parçaları bu sanatın Türklerde yaygın ve gelişmiş olduğunun göstergeleridir.

Güzel yazı yazma sanatı olarak tanımlanan hat, sadece kitaplarda değil; kitabe, seramik kaplar, madenî eşyalar ve mimari eserlerin süslenmesinde de karşımıza çıkar. Selçukluların kûfî adı verilen, köşeli şekillerin egemen olduğu yazı türü önde gelir. Sülüs yazı ise kitabe ve güzel yazılı levhalarda kullanılmıştır. Dinî ve bilimsel yazmalarda yuvarlak hatlı yazıya “nesih” adı verilir. Hat sanatında kullanılan bu yazıların dışında diplomalarda rika, fermanlarda divanî, Osmanlı Mali kayıtlarında ise siyakat yazısı kullanılmıştır.

Türk hat sanatını geliştirenler arasında Amasyalı Yakut, Şeyh Hamdullah, Ali  Bin Yahya Sofi, Ahmet Karahisarî ve Hafız Osman ilk sıralardaki sanatçılardır.

Minyatür, el yazması kitaplardaki çok renkli, küçük boyutlu resimlerdir. Minyatürlerde derinlik etkisi (perspektif), ışık-gölge ve uygun renk kullanımı gibi kurallar yoktur.

Yapılan araştırmalarda Uygur minyatürlerine rastlanmıştır. Anadolu’daki en eski minyatürlü yazma, Dioskorides’in “Materia Medica” adlı botanik ve zoolojiye ait eseridir.

Selçuklu minyatürlerinde dönemin kıyafetleri, kullanılan eşyalar, günlük yaşam sahneleri bulunur. “Otomata” isimli kitapta su saatleri, robotlar, tulumbalar ve kan ölçen aletler gösterilmiştir.

Kelile ve Dinme minyatürlerinde iki çakalın başından geçen serüvenler anlatılmıştır.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethedip başkent yaptıktan sonra Bellini ve Sinan Bey’e portresini yaptır-mıştır.

Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergilenen yazmalar içinde Fatih portreleri bulunan Fatih Albümü içinde Mehmet Siyah Kalem adlı bir ressamın yaptığı resimler çok dikkat çekicidir. Bu minyatürlerde göçebe toplumun yaşayış şekli, insan-hayvan karışımı yaratıklar Şamanizm, Budizm ve Maniheizm ile ilgili konular işlenmiştir. Dönemin önemli eserleri içinde“Cerrahiye-i İlhaniye” adlı resimli tıp kitabı bulunmaktadır.

Osmanlı minyatür sanatı en parlak dönemini Kanuni Sultan Süleyman Döneminde yaşamıştır. Bu dönemin en tanınmış sanatçıları Matrakçı Nasuh ve ünlü portre ressamı Nigarîdir.

Nakkaş Osman, “Surname” minyatürlerinde Sultan III. Murat’ın oğlu Şehzade Mehmet’in sünnet törenini betimleyen ayrıntılı minyatürler yapmıştır.

Bir 18. yüzyıl ressamı olan Levnî, eserlerinde Osmanlı sultanlarının portrelerini ve dönemin moda giysilerini “Silsilename” adlı eserinde göstermiştir.

Sultan I. Mahmut Döneminin Nakkaşı Abdullah Buharî, yaptığı çiçek ve figür tasvirlerinde minyatürden resme geçişte öncülük yapmış bir sanatçı olarak kabul edilmektedir.

Yorum yapın