Filozoflar ve Felsefenin Temel Disiplinleri

Felsefe; varlık, ahlak, bilgi, güzellik, din, bilim, siyaset, insan, doğa gibi konularla ilgilenmiş ve bu konulara ilişkin sorulara cevaplar bulmaya çalışmıştır. Bu çaba sonucunda belli başlı felsefe disiplinleri ortaya çıkmıştır.

Filozoflar ve Felsefenin Temel Disiplinleri

1. Metin: Elealı Zenon (MÖ 490-430) ve Hareketin Yokluğu

Zenonʼun hareketin gerçekliğine yaptığı eleştiri için verdiği örneklerden biri Aşil paradoksudur. Bu paradoks, zamanın hızlı koşucusu ile kaplumbağanın yarışmasını varsayan hikâyedir.

Aşil, yarışa kendisinden önce başlaması için kaplumbağaya izin verir. Bir müddet sonra da kendisi yarışa başlar ancak açılan arayı kapatmak zorundadır. Bunun için Aşil, kaplumbağanın koştuğu mesafenin yarısını ve onunda yarısını koşmak zorundadır. Bu yarılar hiç bitmeyecektir. Aşil, koşarken kaplumbağa da belli bir yol katetmiştir. Aşil, kaplumbağanın geride bıraktığı mesafeyi koşmak için yeniden bir zamana ihtiyaç duyar. Aşil, hiçbir zaman kaplumbağaya yetişemeyecektir. Bu böylece sürüp gider.

Zenon, paradoks olarak sunduğu bu hikâye kanıtı ile uzay ve zamanın sonsuz bölünebileceği tezinin içinde taşıdığı çelişkileri ve hareketin yokluğunu anlatır.

2. Metin: Bertrant Russell (Bertrant Rasıl, 1872-1970) ve Realite Teorisi

Çok yönlü bir filozof oluşuyla bilinen ve kendi sistemini geliştiren Russell, fizik dünyanın asılları olarak atomları görmemekteydi. O, Einstein (Aynştayn)ʼın etkisi ile “olaylar”ın son birimler olduğunu düşünüyordu. Russell, maddeyi olayların bir araya toplandığı bir biçim olarak görüyor ve madde için mutlak olan (değişmeyen) bir şeyin bulunmadığını söylüyordu.

3. Metin: Farabi (870-950) ve Erdemli Şehir

Farabi, Medinetül Fazıla (Erdemli Şehir) adlı eseriyle İslam dünyasında siyaset felsefesinin en önemli temsilcisi olarak bilinir. Ona göre mutlu bir toplum, erdemli insanlardan oluşur ve erdemli şehrin başkanının da on iki tane özelliği olmalıdır.

Farabiʼye göre başkan bir peygamber veya onun vekili ya da fizolof olmalıdır ki o etkin akıl ile bağ kurabilsin. Bu başkan sağlam ve sağlıklı bir vücuda, kuvvetli bir hafızaya, keskin bir zekâya, üstün bir kavrayışa, öğrenme ve öğretme özelliğine sahip olmalı, güzel konuşmalı, doğruluğu sevmeli, yalandan nefret etmeli, eğlence ve mala düşkün olmamalıdır. Ayrıca başkan uyanık olmalıdır.

Farabi, bu özellikleri taşıyan bir başkanın zor bulunabileceğini dikkate alarak onun yerine ikinci başkanın filozof olmakla birlikte altı özelliğe sahip olması gerektiğini söyler. Böylece Farabi daha gerçekçi bir yaklaşımla sorunu çözmüş olmaktadır.

4. Metin: Benedetto Croce (Benedetto Kroçe, 1866 – 1952) ve Sanat

Croce sezginin, bize sanatı tanıtan ve ona ışık tutan özel bir yönü olduğunu; gerçeğin anlatılmasında aracılık ettiğini düşünüyordu. Ona göre sanat eseri, sanatçısının sezgi marifetiyle ortaya çıkan düşüncesinin somutlaşmış hâlidir. Croceʼye göre sanatın ilimden önce ve ondan değerli oluşunun nedeni, alanının daha geniş ve gerçeğin büyük ölçüde açık bir görüntüsünü bize vermesidir. Bu yönüyle sanat eseri manevi bir yaratma, sanat ise evrensel bir faaliyettir.

5. Metin: Jeremy Behtham (Ceremi Bentam, 1748-1832) ve Mutluluk

Faydacılığın ilk temsilcisi ve kendini varolan hukuk ile toplum dizgelerini eleştirmeye adamış bir filozof olan Bentham, ahlaki eylemin ölçütünü çok sayıda insanın mutluluğunda görür. Ona göre “en çok sayıda insana ve olabildiğince yüksek düzeyde mutluluk” ahlakın temel ilkesidir. Bu ilke kişinin davranışını düzenler. Birey çok sayıda insana mümkün olduğu kadar çok mutluluğu sağlayacak oranda davranışta bulunmalıdır. Bu ilke hem kişiye hem de olabildiği kadar çok insana mutluluk getirecektir.

6. Metin: Rene Descartes (Röne Dekart, 1596-1650) ve Metodik Şüphecilik

Düşünceleriyle çağdaş felsefenin, modern rasyonalizmin ve analitik geometrinin kurucusu sayılan Descartes, gördüğü, duyduğu, öğrendiği ve inandığı bütün bilgilerden şüphe duymaya başlar. Ancak o bir şeyden emindir, o da şüphe ediyor oluşudur. “Mademki herşeyden şüphe ediyorum, öyleyse düşünüyorum; mademki düşünüyorum, öyleyse varım.” diyen Descartes, bilgiye sağlam bir temel bulmuş ve doğru bilgiyi ortaya çıkarmış olmaktaydı. Onun şüpheyi temel alan bu yöntemine “metodik şüphecilik” denilmektedir.

7. Metin: İbni Sina (980 – 1037) ve Evrenin Yaratılışı

İbni Sinaʼya göre yaratma Allahʼın kendi zatını idrak etmesi şeklinde tanımlanır. İbni Sinaʼya göre Allah, zatiyle vacip (zorunlu)tir ve ona hiçbir şey ortaklıkta bulunamaz. Külli ve cüzi (tümel ve tikel) alanın da âlimidir, her şeyi bilir.

Yorum yapın