Felsefi Soru Oluşturma | Soru ve Cevap

Soru sormak; bilme, anlama, bulma, merak giderme, bir ihtiyacı karşılama vb. isteklerin karşılanması için yapılan bilgi edinme eylemidir.

Sorular, insanı cevap arayışına yönlendirir; bulunan cevaplar da yeni soruları üretir. Böylece her soruda cevabın izleri, her cevapta da sorunun izleri bulunur.

Bilgi, mevcut sorulara yeni cevaplar bulundukça ve mevcut cevaplara yönelik yeni sorular oluştukça ilerler ve artar. Sorun bilinci ve bilgi birikimi arttıkça farklılaşan bilgi ve problemlere yönelik farklı alanlar, farklı yol ve yöntemler, farklı uzmanlıklar gelişir (Şekil 2.3).

Soru cevap ilişkisi
Şekil 2.3: Soru cevap ilişkisi

Bilim, daha çok somut olguyla problemlerin bilgi ve teorisine yönelirken felsefe sorusu, kavrama yönelik “problematik” düşünme biçimlerinden biridir. Burada “problem”, zihnin sezdiği ya da çözmeyi düşündüğü bir güçlüğe uğraması hâlidir.

İnsanı konuşan bir canlı olmasıyla tanımlama bir önermedir ancak “Konuşan canlı olması insanın özü müdür?” sorusu bir sorunu ortaya koyar. Maddenin yapısının ne türde olduğu fizik probleminin, dairenin çokgen olup olmadığı geometrinin, evrenin başlangıcının olup olmadığı kozmolojinin, erdemin öğretilip öğretilemeyeceği felsefi etiğin problemidir.

Problem çözme girişimleri; empirik düzeyde mevcut yaşantılar, kalıp yargılar, kanaat veya görüş oluşturmayla sınırlı kalabileceği gibi felsefi düzeyde kavrayışlar, kavram çözümlemeleri, yorum ve kanıtlama veya çürütmeler biçiminde, sistematik ya da eleştirel, betimleyici ya da kanıtlayıcı biçimlerde de olabilir.

Sorular, sorulduğu alanda ve soruya verilen cevapların niteliğine göre sınıflandırılır. Bilimsel sorulara verilen cevapların olgusal kanıtlanabilirlik veya yanlışlanabilirlik taşıma koşulu vardır. Felsefede ise bilim temelli teori ve genellemeler, felsefi bir anlayış için eleştiri ölçütü veya başlangıç varsayımları bakımından refleksiyona (üzerinde düşünmeye) konu olabilir: Galilei’nin (Galile) astronomideki bulgu ve yöntemleri başta Descartes’ın olmak üzere pek çok doğa ve fizik tezlerine, biyoloji ve genetikteki gelişmeler ise yaşam felsefelerine temel oluşturmuştur.

İnsan beyninin bilgisinin çağdaş nörolojik araştırmalarca ilerletilmesi, sibernetik ve sanal iletişim sistemlerinin tasarlanabilmesine bu da yapay zekâ ve sibernotlarla insanı karşılaştırmaya dayalı felsefi problemlere esin kaynağı olmuştur. Felsefi sorulara verilen cevapların öznellik taşıması, çoğu kez savlarının farklılığından ve soruna yaklaşımlarındaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır.

Buradaki öznellik, “kişiye görelik” anlamında değil özne olarak filozofun sorunu düşünme, kavrama, yorumlama ve çözümleme gibi felsefi etkinliğe kendi yetilerini (duyumlama, idrak, anlayış ve akıl gibi) ve onların bütünsel işleyişlerini esas almasındadır. Kant’ın “Düşünüyorum.” demesi bir öznellik gibi görünmekle beraber “düşünmek” tüm akıl yürütmelerin doğrudan ana ilkesi olması bakımından bilginin nesnellik temelini göstermektedir.

Felsefe soruları çoğunlukla varlık, bilgi ve değer gibi alanlara aittir. Yöneldiği konunun ayrıntılarına inmeyi sağlayan tiptedir. Ayrıca felsefe soruları, farklı zamanlarda tekrarlansa da hiç eskimez ve cevapları sürekli çoğalır (Şekil 2.4).

Felsefi sorular
Şekil 2.4: Felsefi sorular

“Felsefi Soru Oluşturma | Soru ve Cevap” üzerine bir yorum

  1. merhaba size iki sorum olacak.
    1)bilim felsefesinde indirgeme problemi nedir?başka hangi problemlerle ele alınmalıdır.
    2)bilimsel kuramların teleolojik açıklamaları(amaçsallık,ereksellik)neden dışlaması gerektiğine ilişkin tartışmayı mümkünse taraf tutarak belirtiniz.

    acilen sadece bu dönem geçmek için çok uzun olmayan cevaplar yazarsanız sevinirim.

    Cevapla

Yorum yapın