Fâtımîlerin Tarihteki Önemleri ve Bâtınîlik Propagandaları

Fâtımîlerin, İslam tarihindeki etkileri büyüktür. Çünkü İslam dünyasındaki ayrılıklarda onlar büyük rol oynadılar.

765 yılında Hz. Ali soyundan olan 6.İmam Cafer Sadık ölmüştür. Yerine büyük oğlu İsmail’in imam olması kararlaştırılmış ancak tam bilinmeyen sebeplerden dolayı bundan vazgeçilmiştir. İsmail’in küçük kardeşi Musa’nın imam yapılması Şiiler arasındaki ilk kesin ayrılığa sebep olmuştur. Musa’nın tarafını tutanlar, Şiiliğin ılımlı bir kolunu teşkil etmişlerdir. İsmail’in tarafını tutanlar ise “İsmaililik” adı altında toplanmışlardır.

Bâtınîlik

İsmaililer, Kur’an-ı Kerim’in açık manalarına inanmayıp kendilerine göre baş ka manalar çıkarmışlardır. Onlara göre Kur’an’ın, görünen açık manaları yanında bir de bâtın yani iç, gizli manaları vardı. Bu çerçevede Kur’an’a tamamen ters ve sapık inançlarla hareket eden İsmaililere Bâtıniler de denmiştir.

IX. yüzyılın ikinci yansından itibaren Bâtıniler, fikirlerini yaymak için her tara fa dâiler (propagandacılar) gönderdiler. Onlar vasıtasıyla İslam dünyasında taraftar kazanmaya çalıştılar. Şiilerin (Bâtınilerin) ilk büyük başarıları da fazlaca taraftar buldukları Kuzey Afrika’da Fâtımî Devleti’ni kurmaları oldu. Fâtımî Devleti’nin kuruluşu ile İslam dünyası fikri akımlar yanında, fiilî olarak da ikiye ayrıldı. Çünkü Sünniliğin temsilcisi olan Abbasi Devleti gibi, Fâtımîler de halifeliği kendilerinin temsil ettiklerine inanıyorlardı.

Fâtımîler, Şiiliği yaymak için propagandacılar yetiştirmek üzere Dârül-Hikme adında yüksek öğretim müesseselerini kurdular. Dâilerini de daha ziyade Sünniliği ve dolayısıyla Abbasi Halifeliğini tutan Selçuklu ülkelerine gönderdiler. Selçuklu Devleti de Fâtımîlere aynı metodla karşılık verdi. Ülkede çok sayıda medreseler açtı. Hatırlanacağı gibi, Selçuklularda medreselerin kurulma sebeplerinden birisi de onların çevrelerindeki dinî-siyasi propagandalara karşı koymak ihtiyacı duymaları idi.

Bâtınilik görüşünü benimseyen en ünlü dâilerden birisi Hasan Sabbah’tır. İran’lı olan Hasan Sabah 1072 yılında özel surette yetiştirilmek üzere Fâtımî Halifesi’nin yanına gönderilmiştir. Hasan Sabbah 1081 yılında  İran’a  geri  dönmüştür.  Özel likle Alamut Kalesi’ni ele geçirdikten sonra faaliyetini artırmıştır. Hasan Sabbah, Fâtımî Devleti’nin dıştan yaptığı mücadeleyi Selçuklu ülkesinin içine nakletmiştir.

Fâtımîlerle ilgilisini kesen Hasan Sabbah, Selçukluların kurdukları siyasi ve sosyal düzeni yıkmak için çalışmıştır. Bâtıniliğin yayılmasını önlemek için çalışan devlet adamlarını hançerleterek öldürtmüştür. Bu yönüyle, gizli ve sert metotları ile Bâtıni hareketi ihtilalci bir karakter kazanmıştır. Hasan Sabbah, adamlarının cesaretlerini artırmak için onlara haşhaş (afyon) içirerek her istediğini yaptırmıştır. Bu yüzden Bâtıni hareketi taraftarlarına Haşhaşiler de denilmiştir.

Selçuklu sultanları ve vezir Nizamülmülk, Bâtınilere karşı büyük mücadele vermişlerdir. Çünkü Bâtıniler, büyük şehirlerde fakir halk üzerinde etkili olarak sosyal düzeni sarsmaya başlamışlardır. Sultan Sancar döneminde, Bâtınilerle mücadele devam etmiştir. Ancak bu dönemde Bâtınilik bir mezhep olarak da kabul edilmiştir. Bunun sonucunda halk Şiiler ve Sünniler olarak iki düşman sınıfa ayrılmıştır. Bu durum ise Selçuklu Devleti’nin yıkılmasında büyük rol oynamıştır.

Bu bilgilerde anlatıldığı gibi Fâtımîlerin propagandaları, Büyük Selçuklu Devleti’ni de etkilemiştir. Bâtıniliğin beyni ve yayılma merkezi olan Alamut Kalesi ise, Moğollar zamanına kadar yaşamıştır. İlhanlı Hakanı Hülâgü 1256 yılında kaleyi zapt edip Bâtınilerin faaliyetlerine son vermiştir.

 

Fâtımîler Devleti
Fâtımîlerde Kültür ve Uygarlık
Fâtımîlerin Tarihteki Önemleri ve Bâtınîlik Propagandaları

Yorum yapın